Bir zamanlar ekonomik olarak çok kazananların yaptığı lüks hareket olarak kabul edilen tatil modern yaşama geçişle ihtiyaç haline gelmiştir. Tatil, çalışma koşullarının yoruculuğu nedeniyle kendine ve ailesine yeterince vakit ayıramayanların biraz soluklanmasını sağlamıştır. Kültürel değerler ve gelenek görenekler de tatilde akraba ziyaretlerini gerçekleştirmek adına iyi bir fırsat sunmuştur. Tatil kavramı eğlence, mutluluk ve sınırsız özgürlüğü çağrıştırır. Çocuklar için eğlence anlamına gelen tatile ise bir türlü doyulmaz. Tatilin bitmesini istemeyen çocuklar reklamların da etkisiyle tatile çeşitli anlamlar yüklemektedir. Günümüzde tatili, şartlar ne olursa olsun vazgeçilmez kılan tatil anlayışını inceleyen araştırmalara göre, beş yaşından önce tatil algısı ailenin çocuğa yaşattığı ilk tatil deneyimine göre şekillenmektedir. Çoğunlukla deniz, güneş ve kumdan bahseden çocuklar dokuz yaşından sonra tatil denilince ilk akıllarına gelenin otel ve imkanları olduğunu belirtmiştir. Buradan havuz ve sürekli yemek hizmetinin sunulmasının cazipliğini düşünebiliriz. Ara öğün denilen atıştırmalıkları kapsayan hizmetleri de göz önüne getirince sanırım obeziteye ailece davetiye çıkarıldığını pek umursamıyoruz. Zaten tatilde kim neyi umursamak ister ki? Atılan kulaçlar ve oynanan oyunlardan sonraki yorgunluk … Ve gelsin uykunun kucağında teslimiyet saatleri… Eh, anne babalar da biraz sükunetin tadını çıkarsın değil mi? Büyükanne ve büyükbabalar tatilde kuralların esnetilmesi ile anlaşma yapmış gibiler! Anne babalar ise bazen bir kereden bir şey olmaz mantığından yola çıkıp görmemezlikten gelmeyi seçiyorlar. Tatil süresi uzadıkça kuralların algılanmaması zararsız çaresizlik duygusu yaratıyor. Nasılsa tatil bitince her şey düzelir ile mantığa büründürmeler başlıyor… Geç yatmak geç kalkmayı beraberinde getiriyor. Ve geç kahvaltı… Oysaki yeni alışkanlıklar bedeni ve uykuyu değiştirmekle kalmıyor eski düzene geçişi zorluyor! Tatil dönüşü genelde okulların açılışına denk gelmekte. Okula adaptasyon birkaç haftada kolayca gerçekleşecekmiş sanılsa da genelde tablo öyle seyretmiyor. Sebatsız, çabuk sıkılan, tatil olsa da dinlensek diyen mod, sinsice kişiliğe zarar veriyor. Bilindiği gibi pandemi koşullarıyla birlikte değişen sistemden en çok eğitim sistemi payını aldı. Online dersler içten yönetimli motivasyonun önemini ortaya çıkardı. Yani dur, sus, derse gir, haydi mola tarzı komutlar bu dönemde velileri ve öğrencileri zorladı. Hal böyleyken hayatı neredeyse hep tatil moduna çeviren koşullar üstüne fiziksel tatil koşulları eklenince disiplinin gerekliliğini ve eğitimdeki önemini hepimize gösterdi. Boş zamanın boşa geçen zaman olmadığı gibi tatil de her şeyi tatile alıp uzunca molalar vermek değildir. Tatil dinlenmek ve yeniden enerji kazanmak, ders tekrar etmek ve hatırlamak için bir fırsattır. Bir tazelenmedir. Biraz olanlara ya da olmayanlara farklı bakabilmek için geri çekilmek ve enerji toplamaktır. Değerlendirmek ve yeniden harekete geçmektir. Ömür boyu tatil, tatil tadında hayatlar insanı anlam arayışına ittiği gibi bir müddet sonra da mutsuz edebilmektedir. Çocukların, anne babalarının koyduğu düzenlemeler ve sisteme ihtiyacı vardır. Yaşayarak öğrenme fırsatı sunan her yaşantı iyi bir amaca hizmet eder. Sorumluluk tatilde dinlenmeye alınamaz. Bir hayvanın ya da bitkinin bakımı tatile giremez mesela! Dinlenirken öğrenmek, deneyimlemek ve sonuçları karşılamak çocuklara yetkinlik duygusunu tattırır. Bütün bunlar da müthiş bir öz değer katar. Çocuklarımızın tatil anlayışındaki sorumluluğumuzu hatırlatmak istedim sadece. Yoksa tatil kimin tatilidir sorusunu sormayacağım. İyi tatiller… Neslihan ASLIHAN Aile ve Çift Terapisti Psikoterapist
Neslihan Aslıhan
Okullar açılıyor.12 Eylül Pazartesi günü ilk ders zili çalacak. Pek çok evde okul hayatı yeni başlayan öğrencilerin tatlı telaşı hüküm sürmekte. Okul giysileri ve birbirinden renkli kırtasiye dünyasının içinde envai çeşit ürünlerle yeni yaşama hazırlık çarpıcı boyutta. İlk kez okula başlayacak çocuklarına okula sevdirmek için veliler imkanları zorlayarak veli olma yolcuğuna başlıyor.
Bu dönemde bilinmesi gereken en önemli konu kaygı konusu. İnsan yaşamında her yenilik kaygı yaratır. Güvenli yerden, aileden gün içinde ayrı kalmak çocuk için zorlayıcı olabilir. Anneyi ya da ona bakan kişiyi aramak, onunla sınıfta birlikte olmayı istemek yeni yaşama alışma dönemini zorlayıcıdır. Kurallarla tanışmak ve onlara uyum sağlamak bir süre gerektirir. Bu dönemde sabırlı olunmalı ve çocuğa okula kadar eşlik edilmelidir. Derslere öğrenci ile girilme konusunda ısrar okula uyumu zorlaştıracağı gibi kişilik gelişimini de olumsuz etkileyebilir. Vedalaşmalar sarılma, öpücük ve ağlaşma törenine dönmemeli mümkün olduğunca kısa olmalıdır.
Okula yüklenilen anlam ve bunun aile içinde ele alınma şekli çocuğu olumlu ya da olumsuz yönde etkiler. Korkutucu ya da idealize edilmiş cümleler çocuğun öğretmeni ve okulu anlamasını geciktirir. Çocuklar okulda eğlenirken kuralları öğrenecektir. Alışma döneminde zaman zaman duygusallaşıp evde olmak isteyebilirler. Oryantasyon dönemi okula hazırlık dönemidir ve derslere başlarken uyum sorunlarını geride bırakarak zamandan tasarruf etmeyi sağlar.
Evde yapılacaklar önemlidir. Çocuk okuldan geldiğinde heyecanla günü anlatmak isteyecektir. Onu kesmeden ve sabırla dinlemek önemlidir. Anlattıklarından bir anlam çıkarmadan sadece iyi bir dinleyici olmaya çalışılmalıdır.
Evdeki yaşamı düzenli ve bir rutin bir hale getirmek okula uyum sağlamada önemlidir. Sağlıklı beslenmek ve uyku düzeninin zihinsel performans ve ruh sağlığı üzerindeki katkısı tartışılmazdır.
Çocuğun okula gitmeme isteği ile dolu dönemleri şefkatle ve sabırla karşılanmalı asla pazarlığa girilmemelidir. “Okula gidersen akşam sana sevdiğin oyuncağı alırım” tarzındaki cümleler çocuğun okul algısını karıştırır. Bunun yerine okulda ne olduğunu sorup öğrenmeye çalışılmalı konuşmak istemiyorsa ısrar edilmemelidir.
Okul ve öğretmenle iş birliği yapmak adaptasyonu kolaylaştırır. Çocuğunuzun yanında öğretmeni eleştirmek güven duygusunun sarsılmasına neden olur. Okulu ve dersleri sevmek öğretmeni sevmekle yakından ilişkilidir. Çocuğunuzla dedikodu yapmayın. Sorun varsa bunu ifade etmeleri konusunda onları destekleyin. Öğretmenleri ile iletişime yönlendirin.
Veli olmak ebeveyn olmak gibi özen ister. Okulda yapılacakları bırakalım öğretmenler ve okul yapsın.
Neslihan ASLIHAN
Uzm. Psikolojik Danışman
Aile ve Çift Terapisti
- DEPREMİN PSİKOLOJİK ETKİLERİ 14.02.2023
- YENİ YILIN PSİKOLOJİK ETKİLERİ 04.01.2023
- ÇİFT İLİŞKİLERİNDE KADINA ŞİDDET 10.12.2022
- SONBAHAR FARKINDALIĞI 31.10.2022
- TEKNOLOJİK DÜNYADA AİLE OLMAK 06.10.2022
- BELİRSİZLİK VE NETLİK 14.09.2022
- OKULLAR AÇILIRKEN UYUM SORUNLARI 14.09.2022
- COVİD-19 VE 2022 SÖMESTR TATİLİ 26.01.2022
Yorumlar