Son yıllarda ülkemizde birçok Arap dizisi çekildi ve çekilmeye devam ediyor. Bu durum yapımcıların ceplerini doldururken set emekçileri için aynı durum söz konusu bile değil. Türk yapım şirketleri anlaşmalarını dolar üzerinden yapıyor. Sermaye açısından güzel gözükse de Arap kanallarının kendi ülkelerinde çekecekleri dizileri bizim ülkemizde çok daha düşük maliyetle çekmeye başlamaları, ucuz iş gücünü bir kez daha göz önüne seriyor. Türk yapımcılar tarafından işçi haklarının ihlali veya düşük ücretlerin adil olmayan bir şekilde kullanılması ekonominin kötü olduğu bu günlerde set emekçilerinin geçimlerini daha da zorlaştırıyor. Bu durum toplumsal ve etik sorunlara sebep oluyor. Peki nedir bu toplumsal ve etik sorunlar?

●        Yoksulluk ve Gelir Eşitsizliği: Ucuz iş gücü uygulamaları, düşük ücretler nedeniyle set işçilerinin yoksulluk sınırının altında yaşamalarına neden oluyor. Bu da gelir eşitsizliğinin artmasına yol açarken toplumun daha zengin ve daha yoksul kesimleri arasında büyük bir uçurum oluşturuyor.

●        İnsan Hakları İhlali: Düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları, setlerdeki işçi haklarının ihlal edilmesine neden oluyor. Setlerdeki çalışma saatlerinin uzun olması ile birlikte iş sağlığı ve güvenliği standartlarının düşük olması gibi sorunlar, set işçilerinin insan haklarının çiğnenmesine yol açıyor.

●        Meslek Standartlarının Düşmesi: Düşük ücretler, set emekçilerinin daha az motivasyonla çalışmalarına ve meslek standartlarının düşmesine neden oluyor. Bu durum, uzun vadede toplumun ekonomik ve mesleki gelişimini olumsuz etkiliyor.
 

●        Rekabetin Bozulması: Ucuz iş gücü, diğer yapım şirketleri için rekabet avantajı sağlayabilir ancak aynı zamanda daha yüksek ücretler ödeyen işletmelerin zor durumda kalmalarına neden oluyor.

Bütün bu sorunlar Türk dizi ve sinema sektörünün gelişimini olumsuz etkilese de kimsenin umrunda değil. Bu durumun bir an önce düzeltilmesi gerekiyor, yoksa set emekçilerinin vay haline.