Türk sinema ve dizi tarihi birçok usta yönetmeni içinde barındırmış, yönetmenlerin akıllarda iz bırakan eserleri seyircilerin vazgeçilmezleri olmuştu. Eskiden Metin Erksan, Halit Refiğ, Atıf Yılmaz, Ömer Kavur, Yavuz Turgul, Memduh Ün gibi isimleri duyunca heyecanlanırdık. Usta yönetmenlerin filmlerini izlerken kendimizi yarattıkları karakterlerde bulur ve onların acılarına, sevinçlerine ortak olur, filmlerinin etkisinden haftalarca çıkamazdık. Usta yönetmenler diyorum çünkü günümüzde yönetmenlik kavramı şekil değiştirmeye başladı. Yaratıcı yönetmenler, filmlerinde derin anlamlar ve temalar keşfederler. Ancak ticari baskılar nedeniyle, bu derinlik ve karmaşıklık çoğu zaman göz ardı edilir veya geçiştirilir. Sonuç olarak, izleyiciye daha derin bir düşünce ve tartışma fırsatı sunan yapımlar yerine daha yüzeysel içerikler ortaya çıkmaya başladı. Bununla birlikte standartlaşmış yapılar, karakterlerin de stereotip hale gelmesine yol açtı. Örneğin, birçok film ve dizi, benzer kişilik özellikleri ve gelişim yollarına sahip olan karakterlerle do. Bu durum, izleyicinin bağ kurma ve karakterlerin daha zengin ve derin olmasını zorlaştırıyor. Durum böyle olunca yönetmenlik yapmak yerine yönetmenlik hizmeti vermeye başlıyorsunuz. Çünkü kimse sizden yaratıcı ve vizyoner bir ürün ortaya koymamanızı beklemiyor. Günümüzde fırsat verilmeyen çoğu yönetmen yapımlarla aylık bir maaşa anlaşıyor, günlük belli bir saati doldurup film ya da dizi çektim diyorlar. Bu durum Türk sinemasına ve dizi sektörüne zarar veriyor ancak kimse bunu düşünmüyor. Umarım tek tip dizi ve film çekmenin bedelini ağır ödemeyiz.