Belirsizlik, bireyin iyi oluş düzeyini olumsuz etkileyen bir durumdur. İyi oluşsa son yıllarda psikolojik zenginliğimize katkıda bulunan önemli bir kavram haline gelmiştir. Yaşamın anlamını sorgulayan insan somutlaştırabildiği ölçüde net bakış sağlayacağını düşünür. Netlik ihtiyacı insanı bulanık zihinden kurtardığı için önemlidir. Kadın ve erkek beyin yapısı ayrıntılı düşünce biçimleri ile belirsizliğe farklı tepki verebilir. Daha önce deneyimlenmemiş yaşantılar ya da bir şeyin ilk defa yaşanması herkesi etkiler. Bu açıdan bakıldığında ortak olan belirsizliğin yarattığı kaygıdır. Bir miktar kaygı normaldir. Kaygı ve yarattığı durumlar yaşamı zorlaştırıyor ve bu zorlukları ele alma biçimleri yüzünden yaşamın kalitesi bozuluyorsa kişinin ruhsal ve bedensel sağlığı da olumsuz etkilenebilir. Belirsizliğe tahammülsüz kişiler endişelenmek için kolayca zemin bulur ve endişenin yarattığı kaygıya fazlasıyla odaklanır. Netsizliğin verdiği sıkıntı o kadar dayanılmazdır ki, kişi bildiği ve tanıdığı sıkıntılara aşina olmayı daha katlanılır bulduğundan adeta stoklara yönelir. Bu seçeneklerin çoğu ya çocukken öğrenilmiş şemalar ya da kişinin geliştirdiği savunma mekanizmalarıdır. Belirsizliğe tahammül edemeyeni pek çok uyum sorunu kapıda bekler: Bunların başlıcaları, Sosyal kaygı ve sosyal fobi Obsesif-kompulsif bozukluk Depresyon Yeme bozukluklarıdır. * Hayata siyah ya da beyaz olarak bakanın dayanıklılığı azdır. * Belirsizliğe Tahammülsüz Olduğunuzu Nasıl Anlarsınız? Eğer gerçekleşme olasılığı düşük olan durumları bile aşağıdaki maddelerde belirtildiği şekilde ele alıyor ya da kendinizi bu tip değerlendirmeler yaparken yakalıyorsanız belirsizliğe tahammülünüz azalmış olabilir. 1- Tehdit edici algılıyorsanız 2- Anksiyeteniz artıyorsa 3- Rahatsızlık yaratan bir durum olarak görüyorsanız , 4- Reddedilmesi gereken bir durum olarak ele alıyorsanız 5- Üzülüyorsanız 6- Kendinizi eyleme geçme konusunda yetersiz hissediyorsanız 7- Belirsizliği adaletsiz buluyorsanız Ez cümle, bilinmeze tahammül edemeyen ya belirsizliğe tahammül etmeyi bilmiyordur ya da psikolojik sermayeye sahip değildir. Neslihan ASLIHAN Çift ve Aile Terapisti Psikoterapist
Neslihan Aslıhan
Okullar açılıyor.12 Eylül Pazartesi günü ilk ders zili çalacak. Pek çok evde okul hayatı yeni başlayan öğrencilerin tatlı telaşı hüküm sürmekte. Okul giysileri ve birbirinden renkli kırtasiye dünyasının içinde envai çeşit ürünlerle yeni yaşama hazırlık çarpıcı boyutta. İlk kez okula başlayacak çocuklarına okula sevdirmek için veliler imkanları zorlayarak veli olma yolcuğuna başlıyor.
Bu dönemde bilinmesi gereken en önemli konu kaygı konusu. İnsan yaşamında her yenilik kaygı yaratır. Güvenli yerden, aileden gün içinde ayrı kalmak çocuk için zorlayıcı olabilir. Anneyi ya da ona bakan kişiyi aramak, onunla sınıfta birlikte olmayı istemek yeni yaşama alışma dönemini zorlayıcıdır. Kurallarla tanışmak ve onlara uyum sağlamak bir süre gerektirir. Bu dönemde sabırlı olunmalı ve çocuğa okula kadar eşlik edilmelidir. Derslere öğrenci ile girilme konusunda ısrar okula uyumu zorlaştıracağı gibi kişilik gelişimini de olumsuz etkileyebilir. Vedalaşmalar sarılma, öpücük ve ağlaşma törenine dönmemeli mümkün olduğunca kısa olmalıdır.
Okula yüklenilen anlam ve bunun aile içinde ele alınma şekli çocuğu olumlu ya da olumsuz yönde etkiler. Korkutucu ya da idealize edilmiş cümleler çocuğun öğretmeni ve okulu anlamasını geciktirir. Çocuklar okulda eğlenirken kuralları öğrenecektir. Alışma döneminde zaman zaman duygusallaşıp evde olmak isteyebilirler. Oryantasyon dönemi okula hazırlık dönemidir ve derslere başlarken uyum sorunlarını geride bırakarak zamandan tasarruf etmeyi sağlar.
Evde yapılacaklar önemlidir. Çocuk okuldan geldiğinde heyecanla günü anlatmak isteyecektir. Onu kesmeden ve sabırla dinlemek önemlidir. Anlattıklarından bir anlam çıkarmadan sadece iyi bir dinleyici olmaya çalışılmalıdır.
Evdeki yaşamı düzenli ve bir rutin bir hale getirmek okula uyum sağlamada önemlidir. Sağlıklı beslenmek ve uyku düzeninin zihinsel performans ve ruh sağlığı üzerindeki katkısı tartışılmazdır.
Çocuğun okula gitmeme isteği ile dolu dönemleri şefkatle ve sabırla karşılanmalı asla pazarlığa girilmemelidir. “Okula gidersen akşam sana sevdiğin oyuncağı alırım” tarzındaki cümleler çocuğun okul algısını karıştırır. Bunun yerine okulda ne olduğunu sorup öğrenmeye çalışılmalı konuşmak istemiyorsa ısrar edilmemelidir.
Okul ve öğretmenle iş birliği yapmak adaptasyonu kolaylaştırır. Çocuğunuzun yanında öğretmeni eleştirmek güven duygusunun sarsılmasına neden olur. Okulu ve dersleri sevmek öğretmeni sevmekle yakından ilişkilidir. Çocuğunuzla dedikodu yapmayın. Sorun varsa bunu ifade etmeleri konusunda onları destekleyin. Öğretmenleri ile iletişime yönlendirin.
Veli olmak ebeveyn olmak gibi özen ister. Okulda yapılacakları bırakalım öğretmenler ve okul yapsın.
Neslihan ASLIHAN
Uzm. Psikolojik Danışman
Aile ve Çift Terapisti
- DEPREMİN PSİKOLOJİK ETKİLERİ 14.02.2023
- YENİ YILIN PSİKOLOJİK ETKİLERİ 04.01.2023
- ÇİFT İLİŞKİLERİNDE KADINA ŞİDDET 10.12.2022
- SONBAHAR FARKINDALIĞI 31.10.2022
- TEKNOLOJİK DÜNYADA AİLE OLMAK 06.10.2022
- OKULLAR AÇILIRKEN UYUM SORUNLARI 14.09.2022
- ÇOCUKLAR,AİLE,TATİL 02.08.2022
- COVİD-19 VE 2022 SÖMESTR TATİLİ 26.01.2022
Yorumlar