Mevsimlerden sonbahar…Henüz kışın eli kulağında değil. Güneş tam tepede seyretmese de içimizi de dışımızı da ısıtır durumda. Kalın yorganlar , battaniyeler çıkmadı.

Fakat içimizde bir değişik haller - anlamlandıramadığımız ve karşı koyamadığımız - ağlama isteği , nedensiz duygusallaşmalar, yalnızlık ve hüzün kol geziyor. İnsana özgü merakla neden böyle olduğunu anlamak istiyoruz!

Vedalaşılan  bir yazın sonudur sonbahar. Hazan ve gözyaşına gebedir adeta. Böyle olmasının sebebi öncelikle mevsimlerin değişikliğine vücudumuzun sağlamaya çalıştığı adaptasyon. Sıcak ve bunaltıcı havalar soğuğa dönerken adeta ölüm gibi bir terkedişle  güz ayını endişeli kılar. Bilindiği gibi  sıcakta genişleyen damarların havalar soğuyunca büzülmesi nedeniyle kalp krizi ve ve beyin felci geçirme riski yükseliyor. Özellikle sonbahar mevsiminde arttığı bilgisi de eklenince hazan hüzne dönüyor. Ayrılıklar ve aşkların bitişinin sonbahara denk gelmesi de  bilinç dışı anılara işlenmiş kodlar gibi hüküm sürüyor sanki…

Sonbahar depresyonu kimlerde görülüyor?

Bir de mutluluğumuzdan sorumlu seratoninin  durumu söz konusu. Azalan güneş ışınları nedeniyle düşüşe geçen seratonin hormonu depresyona sebep olabiliyor. Özellikle kişinin geçmişinde bir depresyon öyküsü ya da genetik bir  yatkınlığı varsa olasılık yükseliyor. Mevsimsel depresyon hepimizi hastalık olarak ele geçirmiyor tabii. Çoğu kişi kendini  depresif ruh halinde bulabiliyor ki  bu mevsim de neredeyse normal! Tatil sonrası işe veya okula başlamak, sınavlara hazırlanmak herkesi olduğu konumda bir miktar kaygılandırıyor yani   güne programlanıp motivasyonu sağlamada zorluk çekmeye sebep olabiliyor. 

Sonbahar depresyonunda önlem almak gereklidir.

Eğer enerji düşüklüğünden şikayet etmeye başladıysanız ve uzun sürüyorsa, artan ve azalan yeme eğilimleriniz baş göstermişse, uykusuzluk çekiyor ya da aşırı uyuyorsanız ,performansınız pek çok konuda düşüyorsa bunları bir sinyal kabul edip derhal önlem almak kendinizi daha iyi hissettireceği gibi iyileşme yolunda adım atmanıza yardımcı olur. Erken kalkmaya gayret etmek, şekerli gıdaların mutlu ettiğine dair efsaneleri  bir taraf bırakmak ve yürümek iyi bir başlangıç olabilir. Gün ışığına mümkün olduğu kadar kendimizi maruz bırakmak ve olumlu düşünmeye teşvik etmek önemlidir. 
  
 Duygularınızı ne kadar yönetebiliyorsanız o kadar güçlenirsiniz !

Zor duygular hepimizin hayatının bir parçasıdır. Zor zamanlarda duyguları yaşamak ve etkisinden kurtulmak daha da zorlaşabilir. Tuttuğumuz takımın başarılı olamaması ,haksızlıklarla karşılaşmamız gibi pek çok şey tahammülümüzün azalmasına neden olur ve baş etmesi zor duygularla birden kalakalırız. Korku, öfke ve nefret herkesi farklı derecede sarar.  Ölüm, kayıp, ve ayrılıkların yıldönümü sonbaharda daha da zorlaşabilir. Duygular onları kendimizden uzaklaştırmaya çalıştığımızda veya onlara yapışıp kaldığımızda daha yıkıcı hale geçebilir. Bilinmelidir ki bir duygunun içinden çıkamayıp kendi kendinin terapisti olmak veya çok güçlü olduğuna inanmak büyük fiziksel ve zihinsel acılara yol açabilir. Acı çekmekten keyif almaya başladığınızda ya da uyuştuğunuzda işler daha da sarpa sarmış ve kendi akışına bırakılmayacak hale gelmiş demektir. 

Yaşadığınız duygudan utanıyorsanız uzman desteği almalısınız !

İyi hissetmek yetmiyorsa, durup durup tetiklenme yaşıyorsanız, tükenme aşamasına gelmişseniz, konsantrasyon kaybı yaşıyor ve yaşamdan zevk almıyorsanız, duygularla baş etmekte güçlük çekiyorsanız, kendinizi nedenli nedensiz allak bullak hissediyorsanız, kötü biri olduğunuzu düşünüyorsanız, iyileşmek için bir uzman desteği almak size iyileşme yolunda önemli bir adım attıracaktır. Psikoterapi, psikolojik danışmanlık destekleri ile yaşadığınız sıkıntıların klinik boyuta geçip geçmediğini değerlendirebilirsiniz. 

Son olarak, duygular onlarla kavga ettikçe güçlenir. Yöntem ve teknikleri profesyonellerle uygulamak kendinize yapacağınız iyi bir başlangıçtır.