Zamanda yolculuk yapsak ve 2022’ye geçmişten yahut gelecekten gelip şöyle bir baksak; bakmayıp geri mi dönsek! Geldik bir kere diyelim, ne düşünürsünüz o vakit? Bu zamanda kalmak ister misiniz? Yoksa geri dönmeyi mi yeğlersiniz? Haydi bir bakalım o halde ne var ne yok 2022’de…

Bir yöne bakıyorsunuz geride bıraktığınız ayda katledilen kadın sayısı bıçak gibi saplanıyor kalbinize

Daha seneyi bitirmedik ama her ay ortalama 25 kadın cinayete kurban gitti. 10 ayda ise toplamda 246 kadın sevgilileri ve kocaları tarafından hiç yoktan yere katledildi. Katillerin cinayet sebepleri genelde hep kıskançlık. Yani aşırı sevgiymiş, yere batsın sizin sevginiz…

Bir başka yöne bakıyorsunuz bir simit bile alamayan öğrencinin katlandığı çile

AKP’nin uyguladığı neoliberal ekonomi politikaları ülkemizin geldiği nokta ortada. Milyonlarca insan her gün evinden akşam nasıl ekmek götüreceğim düşüncesiyle çıkıyor. Akşama kadar bir öğün yemek parası için çalışıyor. İş o duruma gelmiş halde ki geleceğimiz çocuklarımız karnını doyurmak için bir simit bile alamıyor. Koskoca ülke geleceğine böyle yatırım yapıyor işte...

Bir bakıyorsunuz asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlarca aile

Türkiye’de asgari ücretle çalışanların oranı neredeyse ülkenin 10’da 1’i durumunda. Aileleriyle beraber değerlendirirsek neredeyse Türkiye’nin yarısı asgari ücretle geçim derdinde. Ekmek olmuş 5 lira. 1 Domates 1 soğan olmuş 4 lira. Faturalar, kira cabası. Nasıl geçinsin bu insanlar…

Bir bakıyorsunuz farkında olmadan ödediğiniz, şişirilmiş vergiler

Tabii vatandaş her şeye yetişebiliyormuş gibi, şişirilen vergiler de vatandaşa ayrı yük. En basiti çocuğuna bir çikolata alıyorsun vergi, su alıyorsun vergi, yol parası veriyorsun vergi, fatura ödüyorsun vergi, sonra hiçbiri yetmezmiş gibi alınan verginin de vergisi. El insan yahu…

Bir bakıyorsunuz ulaşımın pahalılığından evden çıkmaya korkan yürekler

İnsanız daraldın bunaldın iki çıkıp hava alayım dedin. Tabana kuvvettt, öyle yok minibüse, metroya falan binmek! Gezmek tozmak da insan hakkı ama bırakın gezmeyi diyelim ki hastaneye gideceksiniz ya hastaneye, indi bindi parası olmuş bir ekmek parası.

Bir bakıyorsunuz maaşınızdan daha fazla fiyatta ödediğiniz ev kiraları

Barınma, yeme, içmeden sonra en temel insan ihtiyaçlarının başında geliyor. Gel gelelim mümkün mü peki? Bugün 20 milyondan fazla insanın ayakta kalma mücadelesi verdiği İstanbul’da kiralar, maaşları geçmiş durumda… Güncel asgari ücret 5.500 lira. Ev kiraları şaka değil! İstanbul’un en ücra köşesinde maaşınızla kafa kafaya. Vatandaş yemek mi yesin? Ev kirası mı ödesin? Gel de çık işin içinden…

Bir bakıyorsunuz açılan üniversitelerin çokluğu, eğitim kalitesinin yerle bir oluşu

Eğitimin içler acısı durumu da ortada. Üniversite mezunu gençlerimiz alanlarıyla ilgili bilgilerden bihaber. Bunda gençlerin suçu ne peki? Onların ilgi ve yeteneklerini keşfetmeyen eğitim sisteminde sorun. Herkesi aynı sınava tabi tutan eğitimcilerde sorun. Fil, yılan ve karıncayı aynı sınava sok. Sonra karıncadan ağacı kaldırmasını bekle. Bu eğitim sistemi doğanın yapısına ters doğanın…

Bir bakıyorsunuz ülkedeki mültecilerin kapladığı alanın, Türklerin alanını geçtiği gerçeği; ülkemize yabancılaştığımızın tokat gibi çarpışı

Suriye’de uygulanan yanlış dış politikanın sonucunu şu an hepimiz çekiyoruz. Birileri yanlış politikalar uyguluyor, cefasını hepimizi birden çekiyoruz. Herhangi bir minibüse binin İstanbul’da ne yöne gideceğiniz hiç mi hiç önemli değil hem de. Kendinizi kendi vatanınızda hissedecek misiniz acaba? Bir bakıyorsunuz zaten görevleri olan fakat yapıldığında halka sunulan lüks gibi yere göre sığdırılamayan, öve öve bitirilemeyen köprüler Bir siyasi parti kurulduğunda amacı ülkede hükümete gelmek ve vatandaşa hizmet etmektir. HİZMET ETMEK! Bu amaçla gelinen bir iktidarda halkına yaptığı köprüleri, yolları sanki bir lütufmuş gibi sunan başka bir hükümet gelmedi daha Türkiye’ye hem de yandaş müteahhide kamu parasıyla yaptırdığı köprü ve yollarla…

Bir bakıyorsunuz Atatürk ilkelerini tarihin tozlu raflarını kaldırmak isteyenler, yeni kahramanlıklarla tarihe geçmeye çalışanlar ama başarılı olamayanlar

Ülkenin kurucu değerleriyle bu kadar oynayan başka iktidar geldi mi ülkeye hayır! Fakat bunlar sinsice geldiler, gömlek değiştirdik diyerek geldiler. Ama gücü ellerine geçirdiklerinde asıl niyetlerini, hedeflerini gösterdiler açık açık hem de çekinmeden. Biraz gücünüz zor yeter buna ama hele bir deneyin siz bakalım neler oluyor sonrasında vatandaş o ilkelere daha çok bağlanıyor mu bağlanmıyor mu.

Bir bakıyorsunuz hiçbir bilgisi olmadan her konuda fikri olanlar; fikirlerini dayatanla çok bilmiş cahillerin oluşturduğu konferanslar

Bu eğitim sisteminin en kötü yanı da şu oldu günümüzde: Eğitimli cahiller. Adam doçent olmuş, profesör olmuş ne yazar. Kendi öğrencilerine bile hakaret etmeyi, çağ dışı düşünceleri savunan bir zihniyet bir güruh yaratıldı son yirmi yılda. Açın bakın televizyona her yerdeler.

Bir bakıyorsunuz gelir adaletsizliğinin açtığı yararlar

Alın teriyle çalışan işçi evine ekmek götüremezken yandaş müteahhitlerin çocukları pudra tozlarının içinde gezmekte. Bu konuda başka söze hacet var mı acaba? Bakmak istemeyip geri dönüyorsunuz…

Nasıl bir ülkeymiş bu yahu! Kim nasıl nefes alabilir burada!

Durun bi sakin olun. Anlıyorum yaşamak istemiyorsunuz ama çözüm terk etmek değil. Başkasına yar etmek hiç değil. Valla sizi bilmem ama ben bu zamanda kalmayı tercih ederim. Kaçmak değil; savaşmak gerek.

Nazım Hikmet’in dediği gibi, “Yok öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. Unutma aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak.”

Neticede “Bu memleket bizim”