BBC’nin bir haberini aktaracağım şimdi sizlere. Britanya’nın Oxfordshire şehrinde yaşayan 10 yaşındaki Teddy, Apple’ın gözlüklü emojisinin kendilerini ‘dişlek ve inek gibi gösterdiği için’ imza kampanyası başlattı. Teddy, belirgin ön dişleriyle bu emojinin gözlük takan insanlar hakkında yanlış izlenim verdiğine inanıyor. ‘Saldırgan ve aşağılayıcı’ bulduğu bu emojiye alternatif hazırlayarak artık hazırladığı emojinin kullanılmasını istiyor.

BBC‘ye konuşan Teddy, bu emoji yüzünden gözlük takan insanların ‘inek ve dişlek’ olduğunun düşünüldüğünü belirterek şunları kaydetti: “Bunun değişmesini istiyoruz. Apple, gözlüklü insanlar için her şeyi korkunç hâle getiriyor. Bu durum beni çok üzüyor, bunu ben agresif buluyorsam dünya çapında binlerce insan da agresif buluyordur.”

Teddy, alternatif emojisinde gözlük çerçevelerini incelterek ağız kısmına bir gülümseme koymuş. Ve diyor ki:  “İnce camları ve ince çerçeveleri var, korkunç tavşan dişleri yerine de küçük bir gülen yüzü var. Gözlük takmayı seviyorum çünkü çok daha iyi görmemi sağlıyorlar, ayrıca güzel ve şık görünüyorlar.”

***

10 yaşındaki bir çocuğun dünyaya baktığı pencereyi görebiliyor musunuz?

İnsanların gündelik hırsları nasıl da gölgeliyor nahif insanları!

İnsanların ağrıları zaman zaman gelir gider; yoklar! Sızlatır yahut değip kaçar. Bu sancılı dönemlerde bireyler daha da öfke kusar. Kendi acılarının bencilliğiyle kavrulurlar; karşısındakinin ne acısıyla ne de mutluluğuyla ilgilenirler. Hayat kötüyse sadece onlara kötüdür ya da hayat güzelse onlar için geriye kalan her şey mükemmeldir.

Biri bir eksik görür; “Aman ben mi kurtaracağım bu dünyayı der” kafasını çevirir geçer. Biri bir eksik görür; “Sen yanmasan, ben yanmasam….” der ve elini taşın altına koyar.Kimileri küçük bir adım görebilir fakat kendi adına yaptığı aslında büyük bir girişimdir.

Britanya’lı Teddy’in başlattığı imza kampanyasını kimileri hor görebilir. Kimileri “ne gerek var” diyebilir. Kimileri “helal olsun çocuğa” diyebilir. İşte tam da burada kişiliğimiz ortaya çıkıyor. Bugün şöyle bir dünyaya bakıyorum da herkes kendi paçasını kurtarmanın derdinde. Sabahın köründe işe gitmek için koyulanlar, akşam eve gelip yemek yiyip dinlenip sabah işe gidenler… Geçim derdine düşüp dünyayı görmeyenler. Servet sahibi olup hiçbir şey ile ilgilenmeyenler. Siz de haklısınız. Herkes kendi davasında haklı. Fakat değinmek istediğim nokta şu: gündelik telaşların peşinden koşarken hayatı kaçırmıyor muyuz? Bugün bir fidan ekmek kaç kişiyi mutlu eder? Ya da kaç kişiyi sokaktaki çocuğun gülümsemesi mutlu eder? Bugün kaç kişi Teddy gibi her gün telefonlarda kullanılan gözlüklü ve dişlek bir emojiyi ‘saldırgan ve aşağılayıcı’ bulduğu, yarattığı olumsuzluktan dolayı imza kampanyası başlatabilir. Hem de 10 yaşında iken…

Herkes hayata aynı yerden bakmaz. Kimilerinin penceresi kirlidir. Baksa da göremez. Lakin pencereyi de yine kendisi kirletmiştir. Kendi doğrularıyla yine kendi doğrularını karar; ortaya çıkan malzeme ile de kendi egosunu okşar. Gördüm zanneder; aldanır! Gördüğü şey dünyanın kirinden ibarettir. Pencereyi silse farkına varacak hâlbuki. Fakat işte bazı insanlar gerçeği görmemek için körleşir. O pencereyi silmeye yeltenmez bile. Bu yüzden böyle değil mi bu dünya? Kimilerine yük, kimilerine lunapark!  

Bulanık bir kadrajdan bakar gibi hayallerin derine dalar insan. Daldığı yerde kalır; hakikate ulaşamaz! Çünkü hakikat sandığı; yalnızca kendi hayalleriyle oluşan denizin dibidir aslında. Okyanusu hiç görmemişti ne de olsa!

Bu yüzden diyoruz; derdi dert edinmek mesele olan!

***

Teddy’den konuşarak başladık. Geri dönelim konumuza.

Ben seni bu girişimin ve farkındalığın için kutluyorum Teddy. Böyle bir toplumun içinde; kirli pencerelerinden arınamayanların arasında bir farkındalık oluşturduğun için seni tebrik ediyor ve kucak dolusu sevgilerimi iletiyorum.

Sana ve içinde bulunduğumuz dünyaya bakınca aklıma sadece Goethe’nin şu sözü geliyor:

“DÜNYA HASSAS KALPLER İÇİN BİR CEHENNEMDİR.”

 

Hande Balcan

[email protected]