0x0-1574066571466

Eskiler güzeldi.

Yüzlerine bakınca kalbe bir sıcaklık düşer, ruhu kaplar; samimiyetle yankılanırdı.

Eskiler güzeldi.

Konuştukları vakit, yüzlere bir tebessüm armağan ederdi.

Eskiler güzeldi.

Her zaman çocuk kalabilmeyi, saflığın uçup gitmeyeceğini hatırlatan iyi kilerdi.

Eskiler güzeldi.

Silinmeyecek izlere şahit eden, tutkuyu iliklere kadar hissettiren değerlerdi.

Eskiler güzeldi.

İnsan olduğumuzu unutturmayan, yeri geldiğinde tokat gibi yüze vuran yüreklerdi.

Eskilerden biri var ki bizlere tiyatro yoluyla insan olduğumuzu hatırlattı daima. Kahkahalarıyla geçti bu dünyadan. Güldüren, güldürürken düşündürebilen bir sanatçı…

Anadolu’yu karış karış gezen, çocuğundan gencine; gencinden yaşlısına her kesimi kucaklayan bir sanatsever…

İşine tutku ile sarılan; tiyatroyu ruhuna işleyen…

Bugün büyük usta Nejat Uygur’un doğum günü…

Altan Erbulak’ın şöyle bir sözü var:

“Nejat Uygur’u tanıyor musunuz? Tanıyın Nejat’ı. Görün, bilin, işitin, dinleyin. Halkın içinden yetişmiş gerçek bir halk sanatçısını görmüş olacaksınız.”

Evet, zaman ilerledikçe daha da iyi anlıyoruz halkın içinden yetişmiş sanatçıları. İçine yönelen insanların azınlıkta olduğu bu çağda; ruhtan çok bedene önem verenlerin arasında, samimiyetin kaldırım taşlarına sıkıştığı anlarda daha da özlem duyuyor insan. Eskiye; eskilere…

***

NEJAT BABA, BÜYÜK USTA!

İlmek ilmek işlediğin eserlerine gözyaşlarımı arkadaş ediyorum.

Doğum günün anısına açıp bir oyununu izlemek istedim. ‘Sizin ki can da bizim ki patlıcan mı’ oyununu tercih ettim; her zamanki gibi... Ve çok sevdiğim ‘Politikacılar şiiri’ ni başa sarıp sarıp dinledim. Söylediğin her cümlenin hala daha geçerli oluşu epey üzücü. Her dinlediğimde düşüncem değişmiyor. Ne acı değil mi?

Seni sahneden izleme şerefine eriştim. Çocuktum. Az da olsa anımsıyorum. Hala daha izliyorum. Ölmemek meselesi diyebilir miyiz? Daima içimizde olmak; her gün yaşamak; yeniden yeşermek! Oyunlarını açınca görüntü kalitesinin zayıflığı bile ayrı etkiliyor insanı. Eskinin tadı geliyor damağa.

Yorulur da evine dönersin ya hani; seni de hatırlamak öyle benim için. Bu zamanın kargaşası; nefreti, hırsı, kavgası, adaletsizliği… kötü neyi varsa hepsinden arınıp izlemek. Bir baba şefkati alıp zamanın tozunda kavrulmak. Büyüdüğünü hissetmek; bir yandan da çocuk kalmak için tekrar tekrar izlemek…

Oyunların, şiirlerin, fikirlerin daima yaşıyor. İyi ki geçtin bu dünyadan.

Ölmemek meselesi dedim ya; İYİ Kİ ÖLMEDİN NEJAT BABA!

SEVGİ VE SAYGIYLA…

Hande Balcan

Bahsettiğim ve çok sevdiğim Nejat Uygur’un ‘Politikacılar’ şiirini siz değerli okuyucularım için bırakıyorum.

Politikacılar!

Sizleri biz seçtik, ne çabuk unuttunuz?

Aramadınız, sormadınız

Hatta yolda karşılaşıyoruz tanımadınız

Biz de üzülüyoruz

Tabii yoruluyorsunuz, haklısınız

Ama çıkartıyorsunuz koltuklarınızın tadını

Unutturdunuz bize ucuzluğun adını.

Şimdi benim bu söylediklerim,

iftira mı?

yalan mı?

Sizin ki can da bizim ki patlıcan mı kardeşim?

 

Yok mu devlet aşından bir kaşık bize de

İsimlerimiz geçmez hiç pasaportlarda vizede

Sizler tabii görev dolayısıyla Londra’da Paris’te

Bizim tatilimiz kurak bir çorak bir toprak kuru bir göl mü?

Kusura bakma kızım sizin ki can da bizim ki patlıcan mı?

 

Ne güzel demiş şair

Neyimiz eksik sizlerden kardeşimiz

Boyumuz mu, posumuz mu, kaşımız mı, gözümüz mü?

Amcamız mı, dayımız mı?

Yoksa bilemediğimiz kötü bir huyumuz mu?

Sizin ki kırmızı da bizim ki siyah kan mı?

Sizin ki can da bizim ki patlıcan mı?

 

Politikacılar!

İnanın çok samimi söylüyorum

Çoğunuz başımıza taç oldunuz

Bir kısmınız da bağrımıza dert oldunuz

Ne istediniz yapmadık?

Vergi dediniz ödedik

Asker dediniz şehitler verdik, gaziler verdik

Karşılığında sizden ne istedik

Hani seçimlerden sonra televizyona çıktınız

Gururla sizi alkışladık ne istedik

Sözünüzde durun!

Sözünüzde durun ki artık analar babalar ağlamasın!