Hepiniz biliyorsunuz ekim ayına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü sorununu gündeme taşımasıyla hızlı bir giriş yaptık. 

Sanki Türkiye’nin bunca ekonomik ve siyasal sorunu yokmuş gibi…

Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan da “Ciddiysen gel. Başörtüsünü yasayla değil, anayasa ile çözelim” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunca ekonomik sorun dururken gündemi değiştirecek fırsatı hiç beklemediği bir anda buldu. Hiç durur mu? Yine el yükseltti. 

Bu sefer de başörtüsü için referandum çağrısı yaptı. 

Beyler tartıştığınız konular 21.Yüzyılın konusu değil…

20. yüzyıldan kalma tartışmalarınızla insanlara bıkkınlık verdiniz artık.

Türkiye’nin 21.yüzyıldaki sorunu başörtüsü değil, özgürlükler sorunudur. 
Zaten AKP, gerçekleri yazabilen birkaç gazete ve medya dışında kurum bırakmadı ortada.

Bu da yetmezmiş gibi insanların özgür haber alma hakkını gasp eden bir sosyal medya yasasıdır çıkardılar başımıza.

Basın ilan ve RTÜK sopasıyla medyayı susturma çabaları yetmedi, halkı da “sansür yasasıyla” susturmaya çalışıyorlar.

Bu yasayı bir de allayıp pulladılar dezenformasyonla mücadele için çıkarttık diye. 

Neymiş halkı yanıltıcı bilginin önüne geçilecekmiş. 

Daha bu yasa çıkar çıkmaz devletin ajansı Anadolu ajansı ile yandaş İhlas Haber Ajansı arasında savaş çıktı bile. 
İHA Çanakkale’deki 656 yıllık Murad Hüdavendigar Cami’ne PVC pencere takıldığını fotoğraflarıyla ortaya koyan bir haber yaptı. 

Hemen Anadolu Ajansı devreye girdi. Teyit hattı diye kurdukları yeni platformda, camiye PVC pencerelerin 20 yıl önce takıldığını ve restorasyon ihalesi sonrası pencerelerin söküldüğünü yazdı. 

Halbuki pencereler halen olduğu yerde duruyordu. 

Bu kadar basit bir bilginin yayılmasına bile tahammülleri yoksa siz varın düşünün gerisini.

Hele siz bir sınırı geçen kaçak sığınmacılarla ilgili bir görüntü, bilgi paylaşın, bakın başınıza neler geliyor. 

Bir yıldan üç yıla kadar hapis istemiyle hakimin karşısında buluyor musunuz bulmuyor musunuz kendinizi. 

Eyy muhteremler Türkiye’nin sorunu başörtüsü değil özgürlüklerdir. 

Zaten çağın gerekliliği olan özgürlükler halka verilse ortada ne başörtüsü sorunu ne de inanç ve ifade sorunu kalacak.

Amma velakin bu özgürlükler topluma verilir ve sorunlar ortadan kalkarsa ne olur?

AKP, 21 yıldır sömüre sömüre iktidarda kalmayı başardığı din ve başörtüsü gibi sorunları sömürememeye başlar.

Kurtlar Vadisi’nde Mehmet Karahanlı’nın söylediği çok güzel bir söz var: 

Büyük devletler küçük devletleri krizle yönetir. Altta daima kriz olacak ki üst daima kurtarıcı olarak görülsün!İşte tam da durum bundan ibaret toplumda bir kargaşa ve kutuplaşma olacak ki bu kargaşa ve kutuplaşmadan faydalanacak siyasi iktidarlar hep olsun!

Hiçbir iktidarın asıl gayesi toplumsal huzur ve barışı sağlamak olmadığı gibi,

AKP’nin de amacı toplumsal huzur ve barışı sağlamak değil, kargaşa ve kutuplaşmadan faydalanmaktır. 

İşte belli bir kesimin hak ve özgürlüklerini ön plana çıkaran, toplumun diğer kesimlerinin hak ve özgürlüklerini yok sayan AKP’nin karanlık yüzü de tam olarak budur.

Demokrasilerde hangi kesim çoğunluktaysa onların hak ve özgürlükleri kutsal, diğerlerininki tu kaka değil mi?