Ekonomi

Ziraatçılar Derneği Başkanı Demirtaş: Tarım meslek liseleri yeniden açılmalı

“UYGULAMALI EĞİTİM ALIYORDUK” Ziraat meslek okulları ve tarım liselerinin Türkiye'ye katkılarına ve önemine değinen Demirtaş, "Gerçekten harika okullardı. Benim okuduğum yıllarda sayısı 45’ti. Ama bu okullar daha sonra 2006 yılında Millî Eğitim Bakanlığı’na devredildi, Tarım Bakanlığı’ndan alındı. Uygulamalı bir eğitimdi. Çiftliklerde tüm hayvansal üretim ve bitkisel üretimde görerek uygulayarak eğitim alınıyordu. Tabi liyakatli hocalarımız da vardı o zaman" diye konuştu. “ÇİFTÇİYLE İÇ İÇEYDİ” Demirtaş, "Milli Eğitim'e devredildikten sonra bölüm olarak var. Ama ziraat meslek okulunun adı yok. Çok yazık oldu. Neden? Kırsalda yaşayan kırsal çocukları bu okullarda okuyordu o yıllarda. Sürekli çiftçiyle köylüyle iç içeydi. Maalesef şimdi bu okullar yok. Sadece Milli Eğitim bünyesinde bölüm olarak var" dedi. Demirtaş, tarım meslek okullarının yeniden açılması gerektiğini şu sözlerle anlattı: "Bizim tüm derdimiz Tarım Bakanlığı’na bağlı olarak bu TİGEM’lerde altyapısı var. Hala duruyor. Eğitim verilirse tarıma büyük bir hizmet vereceğine inanıyoruz. Bizim tüm talebimiz böyle okulların açılması liyakatli bir eğitim. Türkiye tarımı için bir değer kazanacağına inancım sonsuz benim." Demirtaş, tarım meslek liselerinin önemini ve geçmişteki fonksiyonunu şu sözlerle anlattı: "ÇİFTÇİYLE BERABERDİK: Yatılı okul olduğu için bizde mecburi hizmet vardı. Okullar parasız ve bir de paralı yatılı bölümler vardı. Ben parasız yatılı olarak okudum. Bir de mecburi hizmet vardı. Yani bir senet veriyorsunuz. Okuduğunuz okulun bir buçuk katı. Yani 3 yıl okuduğunuz için en az dört buçuk yıl çalışmak zorundasınız. Bitirdikten sonra kurayla Türkiye’nin 81 iline atanıyordu.  Urfa çıktı kurada. 5 yıl Urfa’da kaldım. Çiftçiyle her zaman beraberdik. Okullar kapatıldığında çiftçileri toplayıp eğitim veriyorduk. O ilin ya da bölgenin arazi potansiyeline göre eğitimlerimiz vardı. KÖY ENSTİTÜLERİ DÜZEYİNDEYDİ: Tarla bitkileri, süs bitkileri, ama meslek derslerinde örneğin matematik yerine zirai aritmetik alıyorduk. Keşfe gideceksiniz bilirkişi olarak ırmaktan geçemiyorsunuz, geometriyi de iyi bilmeniz gerekiyor. Her şey olmak zorundasınız. İşte o nedenle köy enstitüsü düzeyinde bir okuldu. Kırsal köyde ikamet eden çocukların bu okula girmesi çok çok önemliydi. KENDİ KENDİMİZE YETER ÜLKEYDİK: O zaman ithalat var mıydı? Yoktu. Zaten kendi kendimize yeten bir ülkeydik. Keşke bu okullar tekrar hayatta olsa hem ara meslek grubunun ihtiyacını karşılar hem de üreticinin yanında olur. Köyde imam varsa ziraatçı niye olmasın? Ama Tarım Bakanlığı’nın bünyesinde uygulamalı eğitim olmak kaydıyla, çiftliklerde. DOLU DOLU EĞİTİM: Laboratuvar gibiydi bizim yerimiz. Kendimiz peynirimizi kendimiz yapıyorduk. Yoğurdumuzu, sirkeyi kendimiz yapıyorduk. Hayvan sağımından tutun da yoğurt çalımına (mayalamak) kadar. Dolu dolu bir eğitim tarzımız vardı. ZİRAATÇI KÖYDE OLMALI: Akaryakıt fiyatları belli. Bugün ziraatçı köyde olsaydı. Çiftçi her şeyi çözecekti. Bitkisi mi hasta, ilaca mı ihtiyacı var? Her şeyi ziraatçı yönlendirir. O zaman tarımdaki girdilerin de fiyatı düşer. BİRİLERİ RAHATSIZ OLDU: Köy enstitüleri neden kapatıldı? Birileri rahatsız oldu. Tarım meslek liselerini de rahatsız oldukları için kapattılar. Türkiye’de feodalizm çözüldü bu ayrı konu ama Güneydoğu’da bu sıkıntı var hala. Oradaki çok topraklılar bundan rahatsız oluyor çünkü örgütleniyor çiftçiler, sebep o. EMPERYALİST ÜLKELER KOOPERATİFLERE ÖCÜ GİBİ BAKMIYOR: Türkiye’deki tarımın yapısal sorunları ile ilgili kooperatifçilik de çok önemli. Çiftçi üretiyor da malını gerçek değerine satabiliyor mu? Ama kooperatif olursa bırakın iç pazarı uluslararası arenada başka ülkelere de malını pazarlar. Bunun örnekleri var. Örneğin geçmişte Tire Süt Kooperatifi vardı. Devletin de kooperatifleri desteklemesi, üreticiyi de bağımsız hale getirmesi lazım. En büyük sorun, çiftçinin örgütlenme sorunu. Avrupa’da yüzde 85 kooperatifi var. Bugün kapitalist, emperyalist ülkeler bile bizim gibi kooperatiflere öcü olarak bakmıyor. BORÇ AL, KREDİ ÇEK: Yıllarca bizim ülkemizde örgütlenmeyi, kooperatifi öcü olarak göstermişler. Kooperatife çiftçi çekinceli duruyor ama yeni yeni öğreniyor. Bu yine neyle olur? Tarımsal eğitimle olur. İşte bahsettiğim okullar olsa çiftçiyi örgütler, çiftçiye bunu anlatabilir. Yok. Kamu bu işe bakmıyor artık. Sorun Türkiye’de 80 sonrası hızla uygulanan neoliberal tarım politikaları. Siz tarımı serbest piyasaya bırakamazsınız. Tarım stratejik bir konu. Bunu dünya anladı maalesef biz anlayamadık. Tüm alanlara ekonomik kalkınma paketi adı altında destekleme yapıldı. E peki çiftçi bunun neresinde? Borç al kredi çek. Çiftçi zaten borçlu. Çiftçi bankaya gittiği zaman çarpılıyor, üretim araçlarına el konulmuş, en büyük korkum çiftçinin topraklarını da kaybetmesi."