Yurt

Yozgat’ta çiftçiler, maliyetleri bile karşılayamamaktan yakınıyor

Yozgat’ta çiftçiler, bu yıl hiçbir üründe fiyatların maliyetleri karşılamamasından yakınıp zarar ettiklerini belirtti. Yozgat Ziraat Odası Başkanı İsmail Açıkgöz, 2024 yılının çiftçinin hüsran yılı olduğuna vurgu yaparak, “Çiftçi şu saatten sonra konuşuyor, konuşacak. Çünkü cebinden parası gitti, emeğinin karşılığını alamıyor. Artık kendi çalıştığını bırak, girdi maliyetlerini karşılayamıyor” dedi.

SEYFİ ÇELİKKAYA

(YOZGAT) - Yozgat’ta çiftçiler, bu yıl hiçbir üründe fiyatların maliyetleri karşılamamasından yakınıp zarar ettiklerini belirtti. Yozgat Ziraat Odası Başkanı İsmail Açıkgöz, 2024 yılının çiftçinin hüsran yılı olduğuna vurgu yaparak, "Çiftçi şu saatten sonra konuşuyor, konuşacak çünkü cebinden parası gitti, emeğinin karşılığını alamıyor. Artık kendi çalıştığını bırak, girdi maliyetlerini karşılayamıyor" dedi.

Türkiye’nin önemli tarım bölgelerinden Yozgat’ta, yanlış tarım politikaları, iklim krizi ve artan maliyetler üretim yapan çiftçiyi zor durumda bıraktı. Her üründe zarar ettiklerini belirten bölge çiftçisi, artan girdi maliyetlerine karşılık verilen düşük ürün fiyatlarını karşısında ne yapacaklarını şaşırdıklarını, sattıkları ürüne karşılık ellerine geçen paranın tohum maliyetini bile karşılamaktan uzak olduğunun altını çiziyor. Yozgat’ta birçok tarımsal üründe hasat tamamlandı, bazı ürünlerde de hasadın sonuna gelindi. Yeni sezon için hazırlık yapmaya hazırlanan çiftçi, tarlasını ekip, ekmeme konusunda tereddüt yaşıyor.

"2024 yılı çiftçinin hüsran yılı oldu"

Yozgat Ziraat Odası Başkanı İsmail Açıkgöz, şöyle konuştu:

"Türk çiftçisinin ürettiğinin tamamında ya kota var ya fiyat düşüklüğü var. Domatesin ihracatını kapattı, patates yerlerde sürünüyor. Hububat çiftçi elinden çıkartamadı, bedava çıkarttı, 7.5 ila 9 lira arası buğday sattı, bin 700 lira hariç. Bizim maliyetimiz belli. Gübre 22 liradan, 20’ye 20 süper 15 bin 800 lira. Bir ton tohum 22 lirayla 19 lira arası seyrediyor. Üç kiloya yakın buğday vereceğim, bir kilo buğday alacağım. Daha evvel bir römork buğday götürüyordum yaklaşık bir römork gübre getiriyorduk. Bugün bir römork buğday götürüyorsun bir ton gübre getiriyorsun, çiftçi bu hale geldi, elinden dörtte üçü gitti. Bu şekilde nasıl çiftçilik yapacağız? Nasıl üretim yapacağız bunu merakla izliyorum. Türkiye'de artık mısır patlağı gibi çiftçi patlıyor, her gün bir ilde eylem oluyor. Belki burada da olacak, belli bir süre içerisinde burada da aynı şekilde yapılacak. Ama bunu hala yetkililerimiz duymuyor. Sayın Bakanımız kulağını kapattı, çiftçiden yana dönüp bakmıyor. Bu ne olacak? Bir ara ihracat yaptı, buğday getirdi, şimdi ithalatı açtı, tüccara yaratıyor üreticiye yaratmıyor. İhracat da yapacaksa devlet yapması lazım, ithalat da yapacaksa da devlet yapması lazım, biz devletin evladıyız, tüccarın evladı değiliz. Bizi de tüccara boğdurdular. Nohut geldi, dikkat edin 58 liraya, 50 liraya, 45 liraya tohum aldık nohut ektik, 35 lira, 30 lira şu an. Mercimek ekildi 65 liradan aşağıya tohum alınmadı, bugün 28 lira. Yani bu çiftçi ne yapacağını artık şaşırdı. Patates dediğim gibi yerlerde sürünüyor, soğanın istikbali belli değil. Çiftçi hangi ürünü üreteceğini şu an artık gözü görmüyor, göremiyor. Çünkü hangisine elini atsak girdi maliyeti çok yüksek. İlaçlar alabildiğine gitti, yüzde 150 arttı. Gübre hakeza öyle, tohum hakeza öyle ama çiftçiye verilen hububatta yüzde 12, bu içler acısı, artık hükümet bizi duyması lazım."

"Artık kendi çalıştığını bırak, girdi maliyetlerini karşılayamıyor"

Girdi maliyetlerinin çok arttığını buna karşılık ürün fiyatların maliyetlerin çok gerisinde kaldığına vurgu yapan Oda Başkanı Açıkgöz, açıklamasını şöyle tamamladı:

"Yurt dışını araştırıyoruz, gübre 300 dolar, burada 800 dolar, 760 dolar, yazık yani. Bunlar kimlerin cebine gidiyor? Kimler bundan rant alıyor da çiftçi bu kadar mağdur ediliyor? Tarım kredi ne işe yarıyor? Tarım kredi evveliyatta gübrenin babasıydı. Şu an tarım kredi uşaklık yapıyor bir yerlere. Bir tüccara veriyorlar aynı piyasa gibi piyasanın da üstünde gübre satıyor. Ya bu kuruluş benim paramla kuruldu, çiftçimin parasıyla kuruldu. Bu çiftçinin parasıyla kurulan kuruluş niye birilerinin elinde geziyor? Niye birilerine uşaklık yapıyor? Halen hayret ediyoruz. Artık bu çiftçinin susması mümkün değil. Çiftçi şu saatten sonra konuşuyor, konuşacak çünkü cebinden parası gitti, emeğinin karşılığını alamıyor. Artık kendi çalıştığını bırak, girdi maliyetlerini karşılayamıyor. Bu şekilde üretim yapmak mümkün değil. Devlet, pandemi oldu hemen afalladı gıdada sıkıntı var diye. Bunu o gün gördü, bugün niye görmüyor? iktidar, hükümet, yetkililer. Bu çiftçi bu kadar aciz mi? Bu çiftçi bu kadar devletin yani dışında biri mi? Suriyeliye verilen değer bize verilmiyor, yazık yani. Bu ülkenin gerçek evladı biziz, gerçek üretici biziz. Rahmetli Atatürk, çiftçi vatandaşın efendisi demiş ama bırak efendiyi biz kölesi de olamıyoruz artık."