SEYFİ ÇELİKKAYA

(YOZGAT) - Yıllık ortalama 1 milyon 750 bin ton üretimle Türkiye’nin şeker pancarı üretiminin yüzde 9,97’lik kısmının karşılandığı Yozgat'ta çiftçinin, girdi maliyetlerinin sürekli yükselmesinin ardından bu yıl kuraklık, sel, dolu yağışı ile gördüğü zarara şimdi de hasat öncesi şeker pancarında görülen hastalık eklendi. Kuralık nedeniyle birçok ekili alanda şeker pancarında mantar hastalığı oluştu. Birçok çiftçi hasat yapsa bile hastalık nedeniyle pancarını satamayacağı için tarlasına uğramaz oldu.

Türkiye’nin en çok şeker pancarı üretiminin yapıldığı bölgeler arasında yer alan Yozgat’ta geçen sezon 1 milyon 850 bin ton civarında üretim yapılan pancar, bölgedeki Yozgat Şeker, Boğazlıyan Şeker, Çorum Şeker fabrikalarına teslim edilerek işleniyor. Bu yıl kuraklık, sel, dolu, fare popülasyonunun artması ve ürünlerde hastalıklar görülmesi nedeniyle üretimin büyük oranda düşmesi bekleniyor. Yozgat çiftçisi yaşanan sorunlarla mücadele etmeye çalışırken, artan girdi maliyetleri karşısında verilen taban fiyatların da kendilerini daha da zora soktuğunu belirterek, bu yıl pancar fiyatının da düşük verilmesi halinde çiftçinin tamamen yok olacağını ileri sürdü.

“Tohumu geçen sene 11 bin liraydı, bu sene 25 bin liraya aldık”

Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Mahmut Arıkan: “Ekonomi sizlere ömür” Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Mahmut Arıkan: “Ekonomi sizlere ömür”

Yozgat merkez Osmanpaşa köyü çiftçilerinden Rıfat Yüksel, şeker pancarında görülen hastalık nedeniyle ciddi zarar gördüklerini belirterek, şöyle konuştu:

“Bu seneki ektiğimiz mahsullerde böyle bir hastalık meydana geldi. Şu anda da pancar fiyatları açıklanmadı. Tohumu geçen sene 11 bin liraydı, bu sene 25 bin liraya aldık, gübre keza öylesine, mazot öylesine. Buğdaydan öylesine, geçen sene biz buğdayı 8 bin 150 liraya sattık, bu sene 8 bin 100 liraya sattık. Bilmiyorum yani bu çiftçilik bu şekliyle nasıl olur, hükümet bize nasıl bir fiyat verir? Geçen sene bin 850 liraydı, bu sene ne olur? En az en az 3 bin lira olmasını bekliyoruz. 3 bin lira olmazsa zaten biz bunun maliyetine çalışıyoruz. Biz bundan kesinlikle zarar ettik. Ben günlük, aşağı yukarı 80 dönüm yerim var, 150 litre yakıyorum. Üçüncü aydan beri günlük sulama yapıyorum. Bu işin içinden çıkamıyoruz, bırakamıyoruz, çiftçiliği bırakamıyoruz. Başka yapacak bir işimiz yok. Biz şehre gitsek ne yapacağız? Şehirde bir mesleğimiz yok, ya amelelik yapacağız. Bu şekliyle devam ama nereye kadar bilmiyorum.”

“Eğer fiyatlar da böyle giderse zaten battık”

Girdi maliyetlerinin çok yüksek, alım fiyatlarının ise çok düşük olduğuna dikkat çeken Yüksel, şunları söyledi:

“Şu anda kuraklıktan dolayı kuyularımız düştü. Benim kuyum var iki tane. Kuyularımı ikişer metre, motorları aşağı indirdim. Ama yine de geçen seneki suyu alamadım. Geçen buraya kuyu vurmuştum, ekin suladım, suyumuz normaldi. Geçen sene bizim 15 fıskiyelik suyumuz varsa bu sene 9 fıskiyeye düştü. O yüzden de mazot maliyetlerimiz yükseldi. Mağduruz, çok mağduruz. Eğer bu fiyatlar böyle giderse bırakacağız. Bırakamıyoruz da çünkü borçlarımız var, Tarım Kredi'ye borçlarımız var, vatandaşa, petrole, traktörümüzün lastiği... Sanayiye gitmeye, bir traktör yağ değiştirmesi 7-8 bin lira olmuş, yapamıyoruz. Eğer fiyatlar da böyle giderse zaten battık, ya traktörümüzü satacağız ya tarlamızı satacağız. Böyle çiftçilik yapamayacağız herhalde.”

Kaynak: anka