SEYFİ ÇELİKKAYA
(YOZGAT) - Yozgat’ın Yerköy ve Şefaatli ilçeleri arasında yer alan Karanlıkdere Vadisi’nde kendine has tat ve aromasıyla dikkat çeken ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunan üzüm bağlarını yeniden canlandırma ve bağ bozumu geleneğini sürdürmeye yönelik etkinlikler devam ediyor. Bölgede ilki geçen yıl gerçekleştirilen bağ bozumu etkinliğinin ikincisine Yerköy ve Şefaatli ilçeleriyle birlikte Yozgat, Sorgun ve Ankara’dan da katılım oldu.
Yozgat’ta, bir zamanlar halkın önemli geçim kaynağı olan yaş üzüm bağlarının ıslahına yönelik çalışmalar devam ediyor. Yozgat’a özgü sofralık yaş üzüm üretimini teşvik etmek, geliştirmek amacıyla 1991 yılında hazırlanan proje kapsamında Yozgat Bozok Üniversitesi tarafından da alan taraması yapıldı, belirlenen özelliklere uygun bağ çubukları yetiştirilip, üreticilere dağıtıldı.
Bağ, bahçe ve doğal güzelliklerin yer aldığı bölgeye özgü 137 ayrı bitki türü tespit edilen Karanlıkdere Vadisi içerisinde bulunan meyve bahçeleri ve bağların yeniden ihya edilmesi yönelik de bazı çalışmalar gerçekleştirildi. Bazı çiftçiler, dededen kalma bağ ve bahçelerine sahip çıkıp, ıslah çalışmasıyla yeniden üretim faaliyetine başladı. Etkinliğe katılanlar, gönüllerince eğlenip, kendi elleriyle topladıkları, üzüm, meyve ve sebzeleri satın aldı. Sorgun ilçesinden etkinliğe katılan Derya Uymaz, “Bir grup arkadaşımla Karanlıkdere’de bağ bozumu yapan Sayın Ertuğrul Kapusuzoğlu ve diğerlerine destek vermek için geldik. Kültürün yaşatılması için verdiği emek için teşekkür ediyoruz” dedi.
Etkinliğe Yozgat’tan katılan Ayşe Korkmaz da “Yozgat'tan geliyorum. Yeniden yaşatılan bağ bozumu kültürünü tekrardan canlandırmak için buradayız. Burada bu üretimi yapan çiftçilerimize destek olmak için buradayız” diye konuştu.
“Karanlıkdere üzümüne bir el atılması lazım, onların yeniden üretilmesi, yeniden canlandırılması lazım”
Bağ bozumu etkinliğini organize eden araştırmacı yazar Ertuğrul Kapusuzoğlu, Karanlıkdere Vadisi’nin doğal yapısının korunarak kendisine özgü üzüm, meyve ve sebzelerinin yetiştirilmesine olanak sağlanması gerektiğine dikkat çekerek, şöyle konuştu:
"Burası Kahya köyüne bağlı bir arazi, bu bağ bozkırın ortasında bir tutam yeşil gibi. Burayı yapan arkadaş öyle güzel bir hizmet yapmış ki iddiasına göre bizim Karanlıkdere üzümlerinin köklerine hastalık gelmiş, o da bir proje çerçevesinde tutmuş buraya dünyanın en güzel üzümlerinden sıra sıra dikmiş. Burada beş altı çeşit üzüm göreceksiniz ve kimsenin haberi yok. Karanlıkdere, karanlık vadisi diyebiliriz burası öyle derin bir çukurluk ki yükseltiler arasında, ikindi vaktinde güneş batıyor, ikindi vaktinden sonra güneşi göremiyorsunuz. Dolayısıyla karanlıklığı oradan geliyor, akşam ya da gece değil biraz gölge diyelim, koyu bir gölge düşüyor. Karanlıkdere Vadisi’nin iklimi çok tatlı, Yozgat iklimiyle ilgisi yok. Buraya kolay kolay kar düşmez. Pek çok güzel meyve burada yetişir, nar dahil burada yetişir. Keklik yuvası, keklik deposu diyebilirim buraya. O kadar çok güzel keklik var ki; mesela şu anda kekliklerin yavrularını büyütme dönemi. Normal yoldan giderken bile zurbaz zurba keklikler fırlar. Keşke bir av yasağı konulsa da hayvanları kurtarsak. Bizim milli servetimiz. Buraları korumamız lazım. Her şey olduğu gibi, buranın doğal hayatını da korumamız lazım. Karanlıkdere üzümüne bir el atılması lazım, onların yeniden üretilmesi, yeniden canlandırılması lazım. Şu anda Karanlıkdere’deki bağların yarısı görülmedik bağ, üniversitemizin ilk işi burası olmalı, üniversitemizin ilgisi buraya geçmeli, çünkü burada endemik meyveler var. 60-70 kadar arkadaş Ankara'dan Yozgat'tan, Sorgun'dan geldik, bağ bozacağız. Bağcıya destek için bağını toplayacağız. Topladığımız üzümleri bugünün fiyatından satın alacağız. Peynir var, satın alacağız, yumurtası var, satın alacağız. Domates satın alacağız. Bağcıya katkımız olsun."
"Karanlıkdere'nin yerli üzümü tat olarak, aroma olarak dünyada iki yerde var"
Karanlıkdere üzümün farklı bir tat ve aromaya sahip olduğunu kaydeden ve bağ ve bahçeyi kendisinin ihya ettiğini bildiren bahçe sahibi Hayati Yılmaz, şunları söyledi:
"Çiftçilik yapıyorum, bir şeyler yapmaya uğraşıyorum burada. Üzüm yetiştiriyorum genellikle. Cevizlerim var, ceviz yetiştiriyorum. Şimdi de hayvancılığa merak saldım, onunla da uğraşıyorum. Babadan kalma bağları komple söktüm, buraya Amerikan çubuğu diktim, ‘acı’ çubuk dediğimiz. Katranlıdere’nin esas yerli üzümlü Hasandede üzümünü aşı yaptım. Bunu ben kendim yaptım, bana ne il tarımdan ne ilçe tarımdan kimse de yardımcı olmadı. Veyahut da ellerinden o iş gelmiyordu onu da bilemiyorum. Ben gittim Urfa'dan acı çubuk getirdim, Urfa'da o zaman biçerdövercilik yapıyordum. Oradaki köylülerden acı çubuk aldım, burada yetiştirdim, aşılamasını da kendim yaptım. Bir sene az tutturdum, bir sene çok tutturdum ama bu bağları komple aşılamasını kendim yaptım. Memnun muyum? Memnunum. Niye memnunum çünkü çevremdeki bağların hepsi kurudu, hastalığından dolayı. Bizim burada hastalık olsa bile bizim çubuklarımız acı çubuk olduğu için buna hastalık girmiyor. Onun için bizim bağlarımız şu anda güzel, memnunuz. Şu anda Yerköy'ün hemen hemen üzüm ihtiyacının belki de yüzde otuzunu karşılıyorum. Kendim 50 liraya satıyorum, marketlere 40 liraya toptan veriyorum. Hasandede üzümü bizim Karanlıkdere'nin yerli üzümü tat olarak, aroma olarak dünyada iki yerde vardır, bir Karanlıkdere’de var, bir de Kudüs'te var."