Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: UMUT EMRE GÖKBULUT

(İSTANBUL) - Türk sinemasının önemli isimlerinden Yılmaz Güney, ölümünün 40’ıncı yılında, Esenyurt’taki Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde Güney Kültür Sanat Edebiyat dergisi tarafından düzenlenen programla anıldı. Güney’in eşi Fatoş Güney, “Yılmaz Güney’i anarken onun mirasını yaşatmak, yeni nesillere aktarmak sorumluluğunu taşıyoruz hepimiz. Yoksulların umudu, susturulmaya çalışılanların haykırışı oldu” dedi.

Organize suç örgütlerinin nefesleri 'Kuyu'da kesildi! Organize suç örgütlerinin nefesleri 'Kuyu'da kesildi!

“Çirkin Kral” lakâplı Yılmaz Güney, ölümünün 40’ıncı yılı nedeniyle Güney Kültür Sanat Edebiyat dergisi tarafından bugün düzenlenen programla anıldı. İstanbul’un Esenyurt ilçesindeki Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapılan etkinlikte sanatçılar Devrim Kavalli, Rewşan ve Nuriye Aslan sahne aldı.

Programın açılış konuşmasını yapan Güney dergisi sorumlu yazıişleri müdürü Tuncay Özkaradeniz, şunları söyledi:

“Savaşa karşı barışı savunmak için daha kararlı olmalıyız. Şu lanetli ortamda kültür, sanat, edebiyat cephesinde Güney’i güçlü bir mevzi hâline getirmekten başka çaremiz yoktur. Bizim kavgamız, ezilen ve baskı altında tutulan halkların kendi kaderlerini kendilerinin belirledikleri düzenin kurulması kavgasıdır. Sözlerimi Yılmaz Güney’in sözleriyle noktalamak istiyorum; ‘Dost ve düşman herkes bilsin ki, kazanacağız. Mutlaka kazanacağız. Bir köle olarak yaşamaktansa özgürlük savaşçısı olarak ölmek daha iyidir’.”

“Filmleri zulümle mücadelenin manifestosu niteliğinde”

Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek katılamadığı etkinliğe telefonla bağlandı. Güney, duygularını şöyle dile getirdi:

“İçimizde güzel günlere olan inanç ve umut tükenmez. Umut hiçbir zaman tükenmez, sürer. Yaşasaydı ya hapishanede ya da sürgünde olacaktı. Bugün burada Yılmaz Güney’i anarken onun mirasını yaşatmak, yeni nesillere aktarmak sorumluluğunu taşıyoruz hepimiz. Yoksulların umudu, susturulmaya çalışılanların haykırışı oldu. Filmleri adaletsizlikle, baskıyla ve zulümle mücadelenin bir manifestosu niteliğindedir. Bizler de onun eserlerinden, mücadele ruhundan ve direnişinden ilham alarak onun açtığı yolda yürümeye devam ediyoruz. Yılmaz’ın hatıraları önünde aşkla ve minnetle eğiliyor ve onu saygıyla, özlemle bir kez daha anıyorum.”

Kaynak: anka