Gündem

Veli-Der: "Okulda olması gereken 2 milyon 9 bin 480 örgün eğitim dışında, çocuklarımızın yüzde 45,2’si açlığı, yetersiz beslenmeyi yaşıyor"

Öğrenci Velileri Derneği (Veli-Der), İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eğitim-öğretim raporunu açıkladı. Raporda, okulda olması gereken 2 milyon 9 bin 480 öğrencinin örgün eğitim dışına çıktığı, çocukların yüzde 45,2'sinin açlığı ve yetersiz beslenmeyi yaşadığı tespiti yer aldı. Öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek verilmesi ve okul bahçelerinde içilebilir su bulundurulması talep edilen açıklamada, "Finlandiya’dan Çad’a, Almanya, Fransa, Çin’den Kamboçya’ya 418 milyon çocuk ücretsiz okul yemeği hakkına ulaşabiliyorken kamuda tasarruf gerekçesiyle seçim öncesi söz verildiği halde ülkemizde ilk vazgeçilen çocuklarımız, çocuklarımızın ücretsiz okul yemeği hakkı oldu" denildi.

HABER: EDDA SÖNMEZ - Kamera: ONUR DURSUN 

(İSTANBUL)- Öğrenci Velileri Derneği (Veli-Der), İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eğitim-öğretim raporunu açıkladı. Raporda, okulda olması gereken 2 milyon 9 bin 480 öğrencinin örgün eğitim dışına çıktığı, çocukların yüzde 45,2'sinin açlığı ve yetersiz beslenmeyi yaşadığı tespiti yer aldı. Öğrencilere bir öğün ücretsiz yemek verilmesi ve okul bahçelerinde içilebilir su bulundurulması talep edilen açıklamada, "Finlandiya’dan Çad’a, Almanya, Fransa, Çin’den Kamboçya’ya 418 milyon çocuk ücretsiz okul yemeği hakkına ulaşabiliyorken kamuda tasarruf gerekçesiyle seçim öncesi söz verildiği halde ülkemizde ilk vazgeçilen çocuklarımız, çocuklarımızın ücretsiz okul yemeği hakkı oldu" denildi.

Veli-Der, her yıl yaptığı gibi bu yıl da hazırladığı eğitim-öğretim raporunu İstanbul'da açıkladı. Örgün eğitim dışına çıkan öğrenci sayısı ve beslenme sorununa dikkat çekilen raporda, Milli Eğitim Bakanlığı, TÜİK ve diğer kuruluşların verileri paylaşıldı. Basın açıklamasını grup adına Veli Der Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Seval Keleş okudu. Keleş, şunları söyledi:

"Son 7 ayda MESEM’li 8 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti"

"Salgında ve sonrasında artan yoksulluk ve depremle çocuklarımız için kamusal eğitim hakkı, ücretsiz okul yemeği için gerekli önlemler alınmazsa çocuklarımızın fiziksel, akademik gelişiminde ciddi bir gerileme olacağı, okul terklerinin artacağı, 'çocuk işçiliğinin', çocuk yaşta evliliklerin artacağı, çocukların köktenci yapıların hedefi haline geleceği bilimsel bir gerçekti. Bizim ülkemizde hepsi yaşandı.

Salgın öncesi MESEM’ lerdeki öğrenci sayısı 160 bin iken bu sayı 1 milyon 264 bine ulaştı. 12. sınıfta asgari ücretin yarısını alabilmek için çocuklarımız akın akın okullarını terk ediyor. İş Kanunu’na göre 15 yaşından küçük çocukların ağır işlerde çalışması yasak iken 'çocuk işçiliği' MESEM eliyle 14’e düşürüldü ve çocuklarımız metal fabrikaları gibi çok tehlikeli iş yerlerinde bile çalışmak zorunda bırakılıyor. Son 7 ayda MESEM’li 8 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti. Gerçeği örtme aracı haline gelen TÜİK verilerinde dahi 5-17 yaş arasında 720 bin çocuk işçi olarak çalıştırılıyor.

"Türkiye OECD ülkeleri arasında yüzde 19,2 ile son 30 günde haftada en az bir kez yiyecek parası olmadığı için yemek yiyemeyen öğrenci oranının en yüksek olduğu ülke oldu"

MEB’in açıkladığı son verilerde okulda olması gereken 2 milyon 9 bin 480 örgün eğitim dışında. TÜİK 2022 verilerine göre üç çocuktan biri (yüzde 35,3) açlık riskiyle karşı karşıya. Eurostat 2021 verilerine göre ülkemizde çocuklarımızın yüzde 45,2’si açlığı, yetersiz beslenmeyi yaşıyor. PISA 2022 raporunda 'Geçen 30 günde yiyecek alacak paranız olmadığı için kaç kere yemek yiyemediniz’ sorusuna öğrencilerin verdiği cevapla Türkiye, OECD ülkeleri arasında yüzde 19,2 ile en az bir kez yiyecek parası olmadığı için yemek yiyemeyen öğrenci oranının en yüksek olduğu ülke oldu. Finlandiya’dan Çad’a, Almanya, Fransa, Çin’den Kamboçya’ya 418 milyon çocuk ücretsiz okul yemeği hakkına ulaşabiliyorken kamuda tasarruf gerekçesiyle seçim öncesi söz verildiği halde ülkemizde ilk vazgeçilen çocuklarımız, çocuklarımızın ücretsiz okul yemeği hakkı oldu.

"Çocuklarımıza bir öğün ücretsiz okul yemeği ve ücretsiz su uygulamasını hayata geçirmeye çağırıyoruz"

Okul yemeği, çocuklarımızın sağlıklı ve güvenli gıdaya erişimini, akademik başarısını artırmanın yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliğini desteklemek, özel eğitime ihtiyaç duyan ve dezavantajlı tüm çocukların eğitime erişimini sağlamak gibi birçok önemli işlevi yerine getirmektedir. Aynı zamanda, çocuklarımızın okuldan kopmaması için en temel kamusal önlemlerden biridir. Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu’nun bir parçası olarak bugün bir kez daha MEB’i ve siyasi iktidarı kamusal sorumluluklarını yerine getirmeye, okul öncesinden itibaren çocuklarımıza bir öğün ücretsiz okul yemeği ve ücretsiz su uygulamasını hayata geçirmeye çağırıyoruz. Ayrıca “Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu” olarak 21-22 Eylül’de Ankara’da yapacağımız çalıştayda tüm bileşen kurumlar, akademisyenler, gazeteciler ve savunucularla bu meseleyi enine ve boyuna ele alacağımızı bildirmek istiyoruz.

"Okullarından ayrılan öğrenci sayısı 2 milyon 9 bin 480’e ulaştı"

Yoksulluğun, eşitsizliğin artışı; parasız, kamusal eğitim için gerekli önlemlerin alınmadığı, yeterli bütçenin eğitime aktarılmadığı koşullarda okul terki artışı bilimsel bir gerçek. Okullarından ayrılan lise çağındaki öğrenci sayısı 2 milyon 9 bin 480’e ulaştı. Açık öğretim ortaokuluna giden öğrencilerin tüm öğrencilere oranı ise bir önceki yıla göre 3,2’den 6,1’e yükseldi. Bu sayılar buzdağının görünen yüzü bile değil. MEB okul terkinde yaşanan gerçek sayıları gizlemek için her türlü yönteme başvuruyor. Okullaşma verilerinde okula kayıt durumu esas alınıyor. Çocuğun okula kayıt olması ise devamsızlık, eğitimden erken ayrılma göstergeleri olmadan okula devam etme göstergesi olamaz. 

"Tüm okullara yeterli kadrolu temizlik, yardımcı personel ataması yapılmalıdır"

Açıklanan İşgücü Uyum Programı (İUP) ile okullarımızda yıllardır artarak süren okul temizliği sorunu daha da artacaktır. Haftanın 3 günü asgari ücretin yarısı karşılığında güvencesiz çalıştırılacak temizlik görevlileri, yardımcı personel uygulaması hem emeğin yok sayılması, hem de haftanın diğer günleri için okul temizliği açısından başta sağlık sorunları olmak üzere yaşanan sorunları daha da artması anlamına gelmektedir. Eğitimin sürekliliği ilkesi de ihlal edilmektedir. İUP sonlandırılmalı, tüm okullara yeterli kadrolu temizlik, yardımcı personel ataması yapılmalıdır.

"Müfredat geri çekilmeli ahilik ve girişimcilik dersi kaldırılmalı ahilik projesi sonlandırılmalı"

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli en temel program geliştirme ilkeleri dahi yok sayılarak hazırlanmıştır. Dünyada tek bir örneği olmayacak şekilde gerekçesi yoktur, ihtiyaç analizi ve pilot uygulamaları yapılmamıştır. Öğretim programının sarmal müfredat olduğu bilgisine dahi sahip olmayan kişiler tarafından seyreltme adıyla konular çıkarılmıştır. Oysa ki geçmiş müfredatta konular tekrar etmemekte, aynı konular farklı sınıflarda, sınıf düzeylerine uygun olarak farklı içerik ve biçimlerde yer almaktaydı... Bu müfredat laik, bilimsel, parasız eğitimi hedef alan çocukların eğitimden koparılarak çocuk yaşta işçiliği yaygınlaştırmayı amaçlayan bir öğretim programıdır. Fizikten, matematiğe, sosyal bilgiler dersinden kimyaya tüm dersler ‘fıtrat, şükür, kader, iffet…’ vb değerler adıyla bu ifadeler, içeriklerle biçimlendirilmiş, öğretim programının laik, bilimsel niteliği tamamen ortadan kaldırılmıştır. Müfredatta ve ders içeriklerinde sürekli karşımıza çıkan vurgu çocukların üstün yararı değil, sektörün, piyasanın ihtiyaçlarıdır. Girişimcilik, rekabet, piyasa, sektör vb kavramlar da tüm ders içeriklerinde yer almaktadır. Ahilik ve girişimcilik dersi ve ahilik projesiyle usta-kalfa-çırak ilişkisinin İslam tarihine dayandığı, ahilik ve fütüvvet vurgularının ustaya, patrona koşulsuz itaat anlamına geldiği vb ifadelerle öğretim programının içeriği, ahilik dersi, projesi ile din, inanç çocuk yaşta işçiliğin yaygınlaşmasına, emek sömürüsüne, eşitsizliğe, güvencesiz çalıştırılmaya ikna aracı haline getirilmektedir.

Maarif Modeli, ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum) Projesi ve sermaye ve STK adı altında tüm tarikat yapıları ile hayata geçirilen protokoller, iş birlikler, projeler laik, kamusal eğitimi hedef almaktadır, çocuk hakkı, eğitim hakkı ihlalidir ve bir an önce sonlandırılmalıdır. Çocuklarımıza söz verilen ücretsiz okul yemeğinden, taşımalı eğitimdeki çocukların yemek ve ücretsiz servis hakkından 'tasarruf' gerekçesiyle vazgeçilmiş ancak yalnızca genel seçim sonrasında özel meslek lisesi sahiplerine yüzde 100’e varan oranda teşvik, destek açıklanmış, STK adı altındaki tarikat yapılarına da kamu, halkın kaynaklarından milyonlar aktarılmaktadır. Kamu kaynaklarının, vergilerimizin protokol, işbirliği, destek, teşvik adı altında çeşitli sermaye gruplarına, tarikat yapılarına aktarımına son verilmelidir.

"Depremin yaşandığı 11 ilde 4 milyonu okul çağında olan yaklaşık 5 milyon çocuk ve öğretmenler sorunlarla baş başa bırakıldı"

Depremin yaşandığı 11 ilde 4 milyonu okul çağında olan yaklaşık 5 milyon çocuk ve öğretmenler sorunlarla baş başa bırakıldı. Depremler nedeniyle birçok okul yıkıldı veya hasar aldı. Son açıklamalara göre, deprem bölgesinde 936 okul kullanılamaz hâle gelirken bu sayı derslikler için 11 bin 738’di. Depremin eğitim ortamlarına etkisinin en güçlü olduğu il gerek oransal gerekse sayısal olarak Hatay oldu. Hatay’da neredeyse iki derslikten biri, dersliklerin yüzde 45,4’ü kullanılamaz hâle geldi. MEB 11 bin 738 dersliğin yeniden yapımı için planlama yapıldığını söyledi. Ancak, bu çalışmaların hangi aşamada olduğuna ilişkin kamuoyu ile paylaşılan bir bilgi yok. Hasarlı veya yıkılan okullar nedeniyle eşleştirilen okullarla birlikte ikili eğitime devam eden kurum sayısı arttı. İkili öğretim nedeniyle sınıf mevcutları arttı, okullar gün aydınlanmadan başlayıp geç saatte karanlıkta bitiyor. Temel çözümlerden biri tüm öğrenciler için ücretsiz ulaşımın sağlanmasıydı ancak bu konuda da adım atılmadı. Eğitime erişimdeki sorunlar, okullarda kaynak, internet ve elektrik altyapılarında ciddi sorunların bulunması eşitsizliği her geçen gün artırıyor. 

"Narin’i bir çocuğumuzu daha laik, kamusal eğitimin ortadan kaldırılması, cezasızlık indirimleri, faili belli ama meçhul bırakılan politikalar sonucunda kaybettik"

Deprem bölgesindeki illere yeterli eğitim bütçesi açıklanmalı. İhtiyacı olduğunu belirten tüm öğrencilere burs desteği verilmeli, okullara ulaşım için ücretsiz servis uygulaması yaşama geçirilmeli. Başta nüfusun yoğunlaştığı yerleşim yerlerinde, kırsal alanlarda güvenli eğitim ortamlarının sağlanmalı. Her okula en az bir psikolojik danışman ve rehber öğretmen ataması yapılmalı. Yıkılan, hasarlı okulların, dersliklerin inşası tamamlanmalı. İnternet, elektrik alt yapı sorunlarının çözülmeli. Deprem bölgesindeki öğretmenlere de ekonomik ve psikolojik destek sağlanmalı, deprem bölgesindeki okul terkleri için önlem alınmalıdır. Narin’i bir çocuğumuzu daha laik, kamusal eğitimin ortadan kaldırılması, cezasızlık indirimleri, faili belli ama meçhul bırakılan politikalar sonucunda kaybettik. Acımızı anlatmaya yetecek sözcük yok. Sözün tükendiği yerdeyiz. Deprem bölgesinde ve ülkenin her yerinde yüzlerce kayıp, istismara uğramış, yaşamları ellerinden alınmış çocukların ülkesi haline geldik. Laik, kamusal eğitim mücadelesi çocuklarımızın yalnızca eğitim haklarına değil yaşamlarına da sahip çıkma mücadelesidir. Öğrenci Veli Derneği olarak ülkenin her yerinde çocuklarımız için mücadele etmeye devam edeceğiz."