Gündem

''VALİ AYDOĞDU'DAN BAŞBAĞLAR MESAJI''

Erzincan Valisi Sn. Doç. Dr. Hamza Aydoğdu 31. yıl dönümünde Erzincan Başbağlar köyünde yapılan hain terör saldırısına dair mesaj yayınladı.

Gönlü yaralı, cefakâr Başbağlarlı hemşerilerim…

Sizleri sevgi, saygı ve muhabbetle selamlıyorum.

Keşke!

Zamanı durdurmak,

Yahut takvimlerden bir yaprak yırtmak mümkün olsaydı.

Bir an bile düşünmez,

Tereddütsüz söküp atacağımız gün olurdu 5 Temmuz…

Bizim, ifade etmeye takat getiremediğimiz şeyleri sizler yaşadınız, yaşıyorsunuz.

Göğsünde iman olmasa insanın,

“Kader, vatan sevgisi” diyemese,

Bu tevekkül, bu metanet olmasa insanda bu acılara dayanmak mümkün değildir.

Çünkü!

Başbağlar,

İnsanların öldürüldüğü yer değil,

İnsanlığın öldürüldüğü yerdir.

Dünyanın neresinde vicdan sahibi, mazlum, masum bir insan varsa

Bir yanı, bir parçası Başbağlar’dadır.

Başbağların acısı da onların yüreğindedir.

Savaşın bile bir şerefi ve onuru olmalı.

İbrahim Baltacı, daha on üç yaşında idi.

Sokakta oyun oynayacak yaşta.

Adil Torun,

Yirmi iki yaşında, daha hayatının baharında.

Mehmet Daşdelen,

Yetmiş dört yaşında,

Evden camiye, camiden eve, piri fani, yaşlı bir dede idi.

Hepsi masum, hepsi kimsesiz

Kötülükten bi haber…

Gündelik işlerinde idiler.

Bağda, bahçede çalışıp yorulmuşlar,

Bir lokma yemek için kurdukları sofralarına,

Camiden dönmelerini bekliyorlardı babalarını, eşlerini, amcalarını…

Hani, şiirde denildiği gibi;

“Bir temmuz akşamı idi,

Allah şahit ki yıldızlar sararmış gibi,

Tepeler titreşir, hava kış gibi,

Bir dağın sırtında dağ varmış gibi…”

İşte!

O gün bugündür,

Yüreğimiz hep kış,

Hiç ısınmadı, hep titredi, hep üşüdü…

Değerli hemşerilerim,

Başbağlar tesadüfen seçilmiş bir yer değildi.

Nifak tohumları ekmek için bilerek seçilmişti.

Ama onlar,

Bu aziz milletin ferasetini, irfanını, cesaretini, sadakatini hiç bir zaman hesaplayamadılar.

Hesaplayamadılar, çünkü bu değerlerin hiçbiri onlarda yoktu.

Sizler,

Her şeye rağmen,

Vakur duruşunuzla,

Sevginin nefretten büyük olduğunu herkese ıspatladınız.

Allah sizlerden razı olsun.

Doksanlı yıllarda, 1993 yılında üniversite öğrencisi iken,

Erzincan Depremini ve Başbağlar Katliamını uzaktan içimizde hissedip ağlayanlardanız.

Allah’a hamdolsun bugün Erzincan’a hizmet etmeyi nasip etti.

Geldikten kısa bir süre sonra İliç’te göçük oldu.

Şimdi buradayız.

Kaderde, Can Erzincan’ın acılarına hissedar olmak varmış.

Bu benim için,

Hayatım boyunca unutmayacağım,

Göğsümüzde gururla taşıyacağım şereflerin en büyüğüdür.

Erzincan,

Sevginin, kardeşliğin, hoşgörünün şehridir.

Erzincan’da kimse, ama hiç kimse “öteki” değildir.

Farklılıklarımız bizim en büyük zenginliğimizdir.

Bir bir ve beraber oldukça

Kıyamete kadar,

Milletimiz bahtiyar,

Devletimiz payidar olacak.

Yüreğimiz üşüdüğünde,

Her zaman ay yıldızlı al bayrağın kızıllığında beraber ısınacağız.

Bu duygu ve düşüncelerle,

Başbağlar şehitlerimiz başta olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmetle, minnetle şükranla yad ediyorum.

Mekanları cennet, makamları ali olsun.

Gazilerimize de hayırlı ve uzun ömürler diliyorum.

Sizlere de Allah sabr-ı cemiller ihsan etsin diyorum

Hepinizi Allah’a emanet ediyor, saygılarımı sunuyorum. İfadelerini kullandı.