Gündem

TBMM'ye, Can Atalay için 16 Ağustos'ta olağanüstü toplantı çağrısı... Gökhan Günaydın: "Bu ayıbın Türkiye'nin üzerinden derhal kaldırılması gerekmektedir"

CHP, TİP, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti ve EMEP'in ortak dilekçe vererek, TBMM'yi 16 Ağustos Cuma günü, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Can Atalay kararıyla ilgili olağanüstü toplantıya çağırmasına ilişkin, partilerin temsilcileri birlikte basın açıklaması yaptı. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, "Bu görüşmenin sonucunda umuyoruz ki hukuka uygun davranılır. Bu mesele yalnızca bir milletvekilliği meselesi olmaktan çıkmış adeta Türkiye'nin demokratik düzeninin ve anayasal çerçevesinin ihlal edildiği bir noktaya getirilmiştir. Bu ayıbın Türkiye'nin üzerinden derhal kaldırılması gerekmektedir" dedi.

(ANKARA) - CHP, TİP, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti ve EMEP'in ortak dilekçe vererek, TBMM'yi 16 Ağustos Cuma günü, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Can Atalay kararıyla ilgili olağanüstü toplantıya çağırmasına ilişkin, partilerin temsilcileri birlikte basın açıklaması yaptı. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, "Bu görüşmenin sonucunda umuyoruz ki hukuka uygun davranılır. Bu mesele yalnızca bir milletvekilliği meselesi olmaktan çıkmış adeta Türkiye'nin demokratik düzeninin ve anayasal çerçevesinin ihlal edildiği bir noktaya getirilmiştir. Bu ayıbın Türkiye'nin üzerinden derhal kaldırılması gerekmektedir" dedi.

Hatay'dan milletvekili seçilen ve daha sonra vekilliği düşürülen Can Atalay hakkında verilen AYM kararının Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından muhalefet partilerinin temsilcileri, olağanüstü toplantı çağrısına ilişkin hazırlanan dilekçeyi Meclis Başkanlığı'na teslim etti. CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, DEM Parti Grup Başkan Vekili Sezai Temelli, Türkiye İşçi Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık,  DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İdris Şahin ile Saadet Partisi Grup Başkan Vekili Bülent Kaya, birlikte basın açıklaması yaparak,  sundukları dilekçeye ilişkin bilgi verdi ve Meclis'in 16 Ağustos'ta olağanüstü toplantıya çağırıldığını bildirdi. 

"İmzalarımızı TBMM Başkanlığı'na teslim ettik"

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, şunları söyledi:

"Silivri'de tutularak milletvekilliği gasbedilen Can Atalay'ın AYM kararı sonrası durumun görüşülmesi ve uygun bir karara bağlanması amacıyla TBMM'yi 16 Ağustos 2024 günü saat 14.00'te toplantıya çağırmak üzere, imzalarımızı ve çağrı metnimizi TBMM Başkanlığı'na teslim etmiş bir heyet olarak karşınızdayız. CHP, DEM Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti, TİP ve EMEP'in genel başkan, grup başkanvekili ve milletvekili düzeyinde imzaları ile bu çağrı metni Meclis Başkanlığı'na temsil etmiş bulunuyor. AYM'nin hak ihlali kararı vermesi ve arkasından yeniden yargılanma amacıyla dosyayı 13. Ağır Ceza Mahkemesine göndermesinden sonra teamüllere ve hukuka tümüyle aykırı olarak tek imzalı olarak Yargıtay'a gönderilen karar ve Yargıtay'ın yasamaya adeta parmak sallayarak, 'Sen nasıl benim kararımı okumazsın' diyerek, AYM'yi terör örgütleriyle söz ve eylem birliği içinde olmakla suçlayarak, üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına yönelik kararı maalesef 31 Ocak 2024 tarihinde TBMM'de okundu ve Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürüldüğü ilan edildi. 31 Ocak tarihinden yalnızca iki gün sonra 2 Şubat 2024 tarihinde AYM'ye verdiğimiz dilekçede TBMM'nin bu kararının yok hükmünde olduğunu ve her halükarda bunun tespitiyle iptaline karar verilmesini talep ettik.

"Görüşmenin sonucunda umuyoruz ki hukuka uygun davranılır"

2 Şubat tarihli bu dilekçemizden yalnızca 20 gün sonra, 22 Şubat 2024 tarihinde AYM, TBMM kararının yok hükmünde olduğunu tespit etti ve Yargıtay kararının kesin hüküm niteliğinde olmadığını ifade etti. Anayasa'nın 153. maddesi çok açık bir hükme sahip; 'Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete'de hemen yayımlanır' diyor. Peki 22 Şubat tarihinde verilmiş olan bu AYM kararının yayımlanması için neden 5,5 ay beklendi ve TBMM'nin kapanmasından hemen sonra, 1 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete'de bu karar yayımlandı. Bu bile Türkiye'nin nasıl adeta planlanmış hukuk kumpası ile karşı karşıya bulunduğunun çok açık göstergesidir. Hukuk, Can Atalay'ın vekilliğinin 14 Mayıs'tan beri düşürülmediğini, devam ettiğini söylüyor. Bu görüşme TBMM Başkanı açısından bir takdir yetkisi değil, bağlı yetkidir. Bu görüşmenin sonucunda da umuyoruz ki hukuka uygun davranılır. Bu mesele yalnızca bir milletvekilliği meselesi olmaktan çıkmış adeta Türkiye'nin demokratik düzeninin ve anayasal çerçevesinin ihlal edildiği bir noktaya getirilmiştir. Bu ayıbın Türkiye'nin üzerinden derhal kaldırılması gerekmektedir. 

"Burada tartıştığımız şey Can Atalay'ın vekil olup olmadığı değil"

Ahmet Şık ise 15 Ağustos'ta tek gündemin Filistin meselesi olmasını istediklerini, bu yüzden 16'sına ertelediklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Genel tutumumuz Meclis'in 14 Ağustos'ta açılmasına yönelikti. Biz burada bir tartıışmaya girmek istemedik. 15 Ağustos'ta Filistin özel oturumu için toplanacak Meclis. Mahmud Abbas geldiğinde Filistin'de yaşanan soykırımın, katliamın, zulmün önünü kapatacak, bunu gölgeleyecek herhangi bir tartışma açılmaması için sadece Filistin meselesinin gündem olması için 16 Ağustos'a karar kıldık Can Atalay'ın da önerisiyle. Bu dayanışmayı gösterdikleri için teşekkür ediyorum. Burada tartıştığımız şey Can Atalay'ın vekil olup olmadığı değil, Türkiye'de hukuk ve demokrasi normlarının egemen olup olmayacağına dair bir tartışma. Ben umut ediyorum yeni yasama döneminde Can Atalay burada hem bu iktidarın rezilliklerini teşhir edecek hem de Hatay halkının sorunlarını hem Meclis hem de Türkiye'nin gündemine taşıyacak. 

"Şimdi Meclis'in bu suçu ortadan kaldırma olanağı var"

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli de şöyle konuştu:

"Meclis'i 16 Ağustos'ta sevgili Can için toplantıya davet ediyoruz. Hem Can Atalay için hem de şu anda cezaevlerinde bulunan siyasi tutsaklar için aslında Meclis üzerine düşen görevi yapsın diye bu daveti bir kez daha yineliyoruz. Can Atalay'ın vekilliğinin düşürüldüğü gün Meclis'teki tüm konuşmalarımızda 'Anayasa'yı ihlal edemezsiniz, ederseniz bu bir anayasal suç olur' dedik. 13. Ağır Ceza anayasal bir suç işledi. Yargıtay 3. Dairesi Anayasa suçu işledi. Yetmedi Meclis'te o gün Can Atalay'ın vekilliği düşürülerek, bir kez daha hiç eşi benzeri görülmemiş bir şekilde Anayasal suç işlendi. Gözümüzün içine baka baka Meclis Başkanı o metni okudu, bu suçu işlemiş oldu. Şimdi bu suçu ortadan kaldırma olanağı var. 16 Ağustos'ta toplanarak bu kara lekeyi, hukuk katliamını en azından bir nebze ortadan kaldırabiliriz. 

"Anayasayı görmezden gelerek yeni bir anayasa tartışması başlatmak beyhude"

Saadet Partili Bülent Kaya, yeni anayasa tartışmalarının bu koşullarda uygun olmadığını belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Son zamanlarda ülke yönetiminde Anayasa'yı görmezden gelen, adeta ülkeyi anayasasızlaştırmaya doğru iten bir yönetimle karşı karşıyayız. Hukukta rasyonel politikalara dönmek için 16 Ağustos'u bir fırsat olarak görüyoruz. Türkiye, bu ve benzeri antidemokratik süreçleri yaşadı, zaman zamanda geride bıraktı. Ben inanıyorum ki bugünleri de geride bırakacak. Tarihte kim bu süreçte hukuktan ve demokrasiden yana kim ise otoriteden yana elbette bunu da tarihe not düşecek. Saadet- Gelecek grubu olarak biz de bu antidemokratik süreçlerde demokrasiden ve hukuktan yana olduğumuzu kayda geçirmek üzere 16 Ağustos'ta TBMM'nin genel görüşme talepli olarak olağanüstü toplantıya çağrılma talebine imza attık. Anayasayı görmezden gelerek yeni bir anayasa tartışması başlatmanın da beyhude olduğunu ifade ediyorum."

"Olay sadece Can Atalay değil hukuk sistemimiz"

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili İdris Şahin, daha önce de benzer durumlar yaşandığını ve AYM kararının bağlayıcı olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

"Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Anayasa'nın değiştirilemez maddelerinin başında bu son derece açık bir şekilde yazılımış. Biz her ne kadar can çekişse de bu ülkede hala bir hukuk sisteminin var olduğuna, hukukun az da olsa işlediğine yürekten inanıyoruz. Şu an itibarıyla parlamentoya çok büyük bir yük düşüyor. Geçmişte bu uygulamalar olmasa, ilk defa bir konu önüne gelmiş olsa ve Numan Bey nasıl davranacağını bilemese anlarım ama biz geçmişte bunları yaşadık. 24. dönemde hep birlikte örneklerini gördük. Engin Alan davasında AYM'nin vermiş olduğu kararda MHP grubu nasıl bir refleks göstermişti, AYM'yi nasıl kutsamıştı. Can Atalay kararının da uygulanmaması gerektiğini söylemiştik ancak AYM kararlarına takla attırmak suretiyle bu parlamentoda Meclis Başkanı dışarıdayken Bekir Bozdağ'a okutarak Can Atalay milletvekilliği düşürülmüş gibi gösterdi. Ama yanlış hesap Ahlatlıbel'de AYM'den döndü. Biz de burada olayı sadece Can Atalay meselesi olarak görmüyoruz, hepimizin üst çatı organı olan hukuk sistemimiz, Anayasa'ya sadakat için çaba gösteriyoruz."

(Bitti)