(TBMM) - TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Meclis'te düzenlenen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü anma töreninde konuştu. Kurtulmuş, "Bundan sonra da bizlerin de alacağımız en büyük ders demokrasinin en yüksek seviyeye çıkmadığı her durum Türkiye'de demokrasi karşıtları için hazırlanmış bir ortam demektir. TBMM'de temsil edilen ve edilmeyen bütün siyasi partiler 85 milyon bütün millet varlığımızla birlikte demokrasiyi en yüksek seviyeye çıkarmak için mücadele edeceğiz" dedi.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla TBMM'de anma töreni düzenlendi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Meclis'te 15 Temmuz'u Anma Töreni'nde konuştu. Yılmaz şunları söyledi:
"Geçtiğimiz dönemlerde milletvekili olarak çatısı altında bulunmaktan iftihar ettiğim bu Meclis, milli mücadelenin ardından ikinci kez gazilikle şereflenmiştir. Bundan bir asır evvel vatan topraklarının dört bir köşesinde yaşanan işgal teşebbüsleri neyse 15 Temmuz gecesi yapılmak istenen odur. Hain darbecilerin Meclisimizi ve Cumhurbaşkanı külliyesini hedef alması elbetteki bir tesadüf değildir. Bu sembol mekanlar esas itibariyle milletimizi ve milli iradeyi temsil etmektedir. Darbecilerin asıl derdinin milletimizle milli iradeyle olduğunu bu saldırılar açık bir şekilde ortaya koymuştur."
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş da, "Anadolu topraklarınnın bu ülkenin tarihi boyunca görmüş olduğu en büyük ihanetlerin birisine o gece şahit olduklarını" söyledi. Kurtulmuş, konuşmasına şöyle devam etti:
"İhanetin sahiplerinin hiçbir zaman yok olmayacağını hiçbir zaman ortadan kalkmayacağını, farklı farklı adlarda farklı farklı görüntülerde bu aziz milletin karşısına çıkabileceğini de hiç unutmuyoruz. Onun için o gece yaşadığımız acıları bir hatıra olarak anlatır gibi değil. Bu acıları bir daha yaşanmasın diye. O gece yaşadığımız ihaneti sadece üç beş kişinin gerçekleştirdiği bir ihanet olarak değil, bir terör örgütünün gerçekleştirdiği bir ihanet olarak değil, belki ileride de yaşayabileceğiniz nice ihanetlerin net bir göstergesi olduğu için unutmayacağız, unutturmayacağız.
"Demokrasiye sahip çıkabilmek şuuru..."
Meselenin ikinci yönü ise o gece ortaya konulan büyük bir kısmının isimlerini bilmediğimiz isimsiz kahramanların ortaya koyduğu o destansı direnişi de hiçbir zaman unutmayacağız ve unutturmayacağız. 15 Temmuz'u hatırlamamız ve sonraki nesillere aktarmamız gereken en önemli ödevlerimizden birisi de milli egemenliğe ve milli iradeye olan saygımızdır. Bu bağlılığı ve saygıyı sonraki nesillere de büyük bir milli birikim olarak aktarmak vazifemizdir. Hepimizin bildiği, birkaç temel hususu bir kez daha hatırlatmak isterim. Hiç şüphesiz bu milletin en önemli milli özelliklerinden birisi yeri ve zamanı geldiği zaman birlik ve beraberlik içerisinde hareket edebilme becerisine sahip olmasıdır. İşte 15 Temmuz gecesi hainlerin önemli bir kısmının hala huzurda beklediği o dönemde o saatler içerisinde hayatını ortaya koyarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açık kalmasını sağlayan başta İsmail Kahraman beyefendi olmak üzere bütün değerli milletvekili arkadaşlarımıza ben de yürekten teşekkür ediyorum. O gece ortaya koyduğumuz en önemli kazanımlarımızdan birisi de demokrasiye sahip çıkabilmek şuurudur... Önceki darbelerde ne yazık ki başbakanları idam sehpalarında sallanmış olan bir milletin içine akıttığı gözyaşlarıyla sahip çıkamadığı demokrasiyi hatırlayarak onların çocukları, torunları 15 Temmuz'da demokrasiye sahip çıkmıştır. O gün uçan uçakları kullanan pilotların, onlara emir veren terör örgütünün liderinin ve arkasındakilerin aslında buralı olmadığı, milli olmadığı, Türkiye'ye ait olmadığını hisseden milletimiz bir işgal teşebbüsüyle karşı karşıya kaldığını gayet iyi anlamış ve cesaretle, sokaklara, meydanlara çıkabilmiştir.
Ülkenin bütün kaynaklarını ele geçirmek istiyorlar"
15 Temmuz'dan geriye çıkarılacak çok önemli dersler olduğunu da biliyoruz. En önemli derslerin başında gelen demokrasi, bu milletin değer sistematiğidir. Demokrasiyi göz ardı eden, demokrasiyi yok sayan, demokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışan güçlerin hepsine karşı mücadele etmek, direnmek mecburiyetinde olduğumuzu gördük. Çünkü demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin de aynı zamanda kapısıdır. Demokrasinin olmadığı yerde ne insan haklarının, ne özgürlüklerin, ne bireysel hakların olması mümkün değildir. Dolayısıyla demokrasiyi ortadan kaldıranlar, sadece yönetime el atmak için ortadan kaldırmak istemiyor. Aynı zamanda hak ve özgürlükler başta olmak üzere ekonomik kalkınma başta olmak üzere ülkenin bütün kaynaklarını ele geçirmek ve bütün alanlarda ülkeyi geri götürmek istiyorlar.
"15 Temmuz'un bize öğrettiği devlet kurumlarının güçlü olması gereğidir"
Bundan sonra da bizlerin de alacağımız en büyük ders demokrasinin en yüksek seviyeye çıkmadığı her durum Türkiye'de demokrasi karşıtları için hazırlanmış bir ortam demektir. TBMM'de temsil edilen ve edilmeyen bütün siyasi partiler 85 milyon bütün millet varlığımızla birlikte demokrasiyi en yüksek seviyeye çıkarmak için mücadele edeceğiz. Ayrıca 15 Temmuz'da elde ettiğimiz en önemli derslerden birisi de devlet adına hiçbir vesayet odağının millete karşı yönetme isteği içerisinde olmaması gerektiğidir. Bunun için demokrasiyi korumakla birlikte demokrasi düşmanı vesayet odaklarına karşı da hiçbir ayrım gözetmeksizin hiçbirisini birbirlerine karşı öncelememekir. Ayrıca 15 Temmuz'un bize öğrettiği devlet kurumlarının güçlü olması gereğidir. Devlet kurumlarının içerisine sızan FETÖ örgütlenmesinin devlet kurumlarının sadece içinde bir tarafgirlik oluşturması değil, devletin kurumlarının da ruhunu ortadan kaldırdığını hepimiz biliyoruz."