Yurt

Tarım emekçisi beş kadın tiyatro sahnesinde buluştu: "Eskiden 'Kim ne der' diye düşünürdük, şimdi özgüvenimiz yerine geldi"

İzmir'in Bergama ilçesi Kozak Yaylası’ndaki Yukarıbey köyünde yaşayan tarım emekçisi beş kadın tarafından oluşturulan tiyatro topluluğu, oyunlarını ilk defa kendi köyünde sahneledi. Kadınların kendi yazdığı "Doğanın Gözyaşı" adlı oyun büyük beğeni kazandı. Oyunda rol alan kadınlardan Semiha Atan, "Tiyatro bizi çok geliştirdi. Eskiden 'Kim ne der' diye düşünürdük, şimdi özgüvenimiz yerine geldi. Tiyatro bize bunu verdi. Tiyatro ile mutluyuz" dedi.

OBEN ULU

(İZMİR)- İzmir'in Bergama ilçesi Kozak Yaylası’ndaki Yukarıbey köyünde yaşayan tarım emekçisi beş kadın tarafından oluşturulan tiyatro topluluğu, oyunlarını ilk defa kendi köyünde sahneledi. Kadınların kendi yazdığı "Doğanın Gözyaşı" adlı oyun büyük beğeni kazandı. Oyunda rol alan kadınlardan Semiha Atan, "Tiyatro bizi çok geliştirdi. Eskiden 'Kim ne der' diye düşünürdük, şimdi özgüvenimiz yerine geldi. Tiyatro bize bunu verdi. Tiyatro ile mutluyuz" dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Köy Tiyatroları Projesi çerçevesinde oluşturulan topluluğun sergilediği oyunun yönetmenliğini Tuncay Akdeniz, genel sanat yönetmenliğini Vedat Murat Güzel, organizasyon sorumluğunu ise Adem Say üstlendi. Daha önce İzmir’in çeşitli yerlerinde 10 defa sahnelenen oyun bu defa kendi köyündeydi. Oyunu Bergama’nın eski belediye başkanlarından Mehmet Gönenç ile ekonomist, yazar Prof.Dr. Kenan Mortan da izledi. 

Kozak Yaylası ve Madra Dağı’nda yaşanan doğa felaketlerinin yanı sıra köy adetlerinin, çam ağaçlarının yaşamlarındaki yerinin anlatıldığı oyunda sahne alan kadınlar; kaleme aldıkları metin ile durmak bilmeyen vahşi madenciliğe olan isyanlarını dile getirdi. "Eskiden sofradan doymadan kalkınca, büyüklerimiz bize, taşın kökünü yiyin derdi, şimdi işte taşın bile kökünü yiyorlar, doymadılar" sözüyle izleyicinin ve özellikle de yöre halkının yüreğine dokunan kadınlar, yörede kirleticilerle yaşanan mücadeleyi de sahneledi.

"Teklif hoşumuza gitti"

Sürecin gelişimi ve topluluklarının oluşumu ile ilgili konuşan köy tiyatrosunun oyuncularından Semiha Atan, köy tiyatrosunun kuruluşunu "Buraya İzmir Büyükşehir’den oyun sergilemeye gelmişlerdi. Biz de izlemeye gittik. Çok hoşumuza gitti. 'İsterseniz burada da köy tiyatrosu kurabiliriz’ dediler. Biz genç kızlığımızda kendi aramızda oyunlar oynardık zaten. Hevesimiz vardı biraz. Bu teklif hoşumuza gitti. Böyle başladık" sözleriyle anlattı.

"Tiyatro ile çok mutluyuz"

Tiyatro kurulurken tepki aldıklarını, kendilerine "Oturun evinizde, çocuklarınıza bakın" dendiğini anlatan Atan, "Buradaki adetlerden ve Kozak Yaylası ve Madra Dağı’nda yaşanan sorunlarından bahsettik. Oyunu sahneye koymadan önce hocalarımız bizi birçok oyuna götürdü. Bu oyunları izlemekte bize epey tecrübe kazandırdı. Sonra çok çalıştık. Çalışırken de çok eğlendik. Tiyatro bizi çok geliştirdi. Eskiden 'kim ne der?' diye düşünürdük, şimdi özgüvenimiz yerine geldi. Tiyatro bize bunu verdi. Tiyatro ile mutluyuz. 11’inci oyunumuzu kendi köyümüzde oynadık. İlk başta çok tedirgindik. Çünkü bizi destekleyenler kadar eleştirenler de vardı. Oyunumuzu sahneledikten sonra herkesin bu kadarını beklemediğini gördük. Önyargılar kırılmış, yerine bizimle gururlandıkları bir anlayış gelmişti. Oyunun akşamı ve ertesi gün boyunca tebrik mesajları aldık" diye konuştu.

"Bu gerçekten gurur verici bir başarı"

Oyunun yönetmeni Tuncay Akdeniz ise "Hayvancılıkla ve çiftçilikle uğraşan beş cesur kadın, kendi köylerinde büyük bir başarıya imza attılar. İki yıl boyunca emek verdikleri oyunlarını, sonunda kendi köylerinde sergilediler. Bu, gerçekten gurur verici bir başarı. Hepsini canı gönülden tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Bizden desteklerini eksik etmeyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a da teşekkür ediyorum" dedi.

"Tiyatro yoluyla kültürlerini dile getirdiler"

Oyunun genel sanat yönetmeni Vedat Murat Güzel ise "İlk yıl eğitim çalışmaları ile sürdü. İkinci yıl İzmir’in pek çok yerinde oynadık. Onlar gittikleri her yerde buranın sesi oldular. Kendi hikayelerini, yaşanmışlıklarını, geleneklerini pek çok kere anlattılar. Tiyatro yoluyla kültürlerini defalarca dile getirdiler. O yüzden kendileriyle gurur duyuyoruz" ifadelerini kullandı.