Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: ONUR DURSUN

(İSTANBUL) - İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları, üç oyunuyla Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde izleyiciyle buluşuyor. Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşegül İşsever, “Çok keyifli, çok hummalı bir çalışma ama hakikaten keyifli bir sezon bizi bekliyor. Seyircilerimize sürprizlerimiz var” dedi.

İBB Şehir Tiyatroları, Harbiye Açıkhava Sahnesi’nde üç oyunuyla seyircinin karşısına çıkıyor. Fosforlu Cevriye dün ve önceki gün sahnelenirken Carlo Gondoni’nin yazdığı, Aslı Öngören’in yönettiği İki Efendi’nin Uşağı yarın, Cengiz Toraman’ın yazıp yönettiği, Levent Üzümcü’nün rol aldığı Rüstemoğlu Cemal’in Tuhaf Hikâyesi de cumartesi günü izleyicinin karşısına çıkacak. Normal biletler 75 liradan, indirimli olanlar ise 60 liradan satışa sunuluyor.

Suat Derviş’in romanı, Gülriz Sururi’nin sahneye uyarladığı, Yelda Baskın’ın da yönettiği Fosforlu Cevriye oyunu öncesinde tiyatro ekibi, ANKA Haber Ajansı’na konuştu. Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşegül İşsever, Harbiye Açıkhava Sahnesi’nin hem oyuncular hem de izleyiciler için çok özel olduğuna vurgu yaptı. İşsever, şunları söyledi:

“Çok keyiflidir. Alma-verme dengesinin harika olduğu bir yerdir bu açık hava, yıldızlı geceler... Muhteşem bir seyirci olur. Biz her sene geleneksel olarak hem haziran hem de ağustosun sonu ya da bazen eylülün başı gibi bunu gerçekleştiririz. Çok özendim şimdi arkadaşlarıma. Burada olmak çok keyifli ama seyredeceğim. İkinci kez Fosforlu’yu koyduk. Haziranda da koyduk. Biraz sezon içindeki yükünü hafifletmek için. Çünkü telefonlarımız kırılıyor ki, biz niçin Fosforlu’ya yer bulamıyoruz diye. Belki bunu üst üste koyarsak sezonun içindeki yükü biraz alırız diye düşündük. Çünkü yeni çok güzel oyunlarımız çıkıyor. Hakkımızı onlara saklayalım diye biraz üst üste koyduk ama seyircinin teveccühü çok yüksek. Çok mutluyuz.”

“Sezon içindeki oyunlarımızın hazırlıkları başlıyor”

Ara vermeden tiyatro için çalışmaya devam ettiklerine işaret eden İşsever, sözlerini şöyle sürdürdü:

Sinop'ta Canlı Yayında Dehşet: İntihar Girişimi! Sinop'ta Canlı Yayında Dehşet: İntihar Girişimi!

“İstanbul çok büyük bir mega şehir. Burada durmak olmaz ama bizim tabii sene içerisindeki gösterilerimize hazırlanabilmemiz için de aynı zamanda bir aylık bir tatil yapıyoruz temmuz ayında. Onun haricinde haziranda ve ağustosta hem açık havada hem de belli yerlerde turnelerdeyiz. Aynı zamanda da sezon içindeki oyunlarımızın hazırlıkları başlıyor. Yani bir oyun nereden bakarsanız bakın iki aydan önce çıkmaz. O yüzden biz hep çalışıyoruz aslında. Bu Memleket Bizim de bizi çok ciddi olarak bir provaya soktu bu sene. Güzel geçti. Seyircimiz çok artmış, her şey çok keyifli. Güzel bir sezon bizi bekliyor.”

“Sezonu Yaşar Kemal’le açacağız”

Oynanacak diğer iki oyunu da anlatan İşsever, “Rüstemoğlu Cemal, Levent Üzümcü’nün bir oyunu. Bir de Goldoni, İki Efendi’nin Uşağı. Onu da çok seviyor seyirci. Çok da keyifli oynanıyor. Seyirciye farklı bir çeşit olsun diye onu koyduk. Biz yeni sezonu Yaşar Kemal’le açacağız. Bu sürpriz değil, herkes biliyor. Bütün arkadaşlarımız çalışmalara başladı. Çok keyifli, çok hummalı bir çalışma ama hakikaten keyifli bir sezon bizi bekliyor. Seyircilerimize sürprizlerimiz var. İnşallah her şey yolunda gidecek” ifadelerini kullandı.

“Seyircilerimize minnettarım”

Oyunda Cevriye karakteriyle başrolde olan Irmak Örnek, şunları söyledi:

“Köprü altında büyümüş, kimsesi olmayan bir kızın, bedenini satarak hayatını idame ettirdiği bir yaşamı var ve bir gün bir adamla karşılaşır. Dünyası alt üst olur, değişir. Bütün oyun boyunca biz, Fosforlu’nun hayatında hiç tatmadığı, görmediği bir sevgiyi, deneyimlemediği bir aşkı tecrübe edişini, bununla ne yapacağını bilmeyişini ve sonunda birçok fedakarlıkta bulunuşunu seyrediyoruz. Oyunumuz 3 saat, müzikal. Kalabalık bir kadroyuz, 27 kişilik bir orkestramız var burada. Seyircimizin karşısına her yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları bünyesinde çıkıyoruz. Açık havadayız. Heyecanımız büyük çünkü açık havada oyun oynamak her sanatçı için bir kilometre taşı. Herkes için kariyerinde bir pik nokta, en uç noktada çekilmiş bir fotoğraf. O yüzden ben burada tek başıma da selam verebilecek olmaktan çok gurur duyuyorum. Çok onurluyum. Bizi yalnız bırakmayan ve 5 bin kişilik salonun bütün koltuklarını satın alan seyircilerimize minnettarım. Çok teşekkür ediyorum onlara.”

“Yıldızların altında bambaşka bir deneyim”

“İlk defa bu oyunla burada sahneye çıktım” diyen Örnek, “Haziran ayında da iki gün gerçekleştirdik gösterimimizi. Şimdi iki gün daha gerçekleştiriyoruz. Heyecanımdan hiçbir şey eksilmedi. Çünkü bu başka bir deneyim. Rüzgarı yüzünüzde hissediyorsunuz. Seyircinin coşkusu çok daha fazla oluyor. Oyun, yıldızların altında geçen bir oyun. Burada gerçek yıldızların altında bu tecrübeyi onlarla paylaşmak bambaşka bir deneyim. Yeni sezonda da devam edecek. Bu oyunumuzun kolay kolay sonlanacağını düşünmüyoruz. Çünkü her oyun kapalı gişe oynuyoruz, büyük gurur. Biletler satışa çıktığı anda 5-10 dakika içerisinde her salonumuzda tükeniyor. O yüzden bizi yalnız bırakmadıkları sürece biz bu oyunu oynamaya devam edeceğiz diye düşünüyorum” dedi.

“İki ayrı dünyayı görüyor seyirci”

Cevriye’nin aşık olduğu adam rolüne hayat veren Çağatay Palabıyık, seyircilere teşekkür ederek şunları dile getirdi:

“Gizemli bir karakteri oynuyorum ben bu oyunda. Kaçak bir adam, polislerden kaçıyor. Yalnız bir adam. Kaçtığı için annesiyle bile görüşemeyen bir adamı canlandırıyorum. Çatı katında saklanıyor ama bu süreçte kaçarken bir paket taşıyor ve paketi sandala saklamaya çalışırken bir kadınla karşılaşıyor. O kadına yardım ediyor. Tamamen insani bir yerden yaklaşıp kendi saklandığı yere kadını yerleştiriyor ve aralarında yavaş yavaş bir ilişki doğmaya başlıyor. Tamamen yardım amaçlı başlayan bir ilişki bu. Hiç kadın-erkek ilişkisi olarak, aşk ilişkisi olarak başlamıyorlar. Çünkü adamın öyle bir durumu yok. Yakalandığı zaman polisleri idam olacak. Böyle bir durumla karşılaştığınız zaman aşkı düşünemiyorsunuz. Bu yalnızlığın içerisinde sizin o yalnızlığınızı gideren bir kadın karşınıza geliyor. İster istemez o kadından hoşlanmaya başlıyorsunuz, durumunuz ne olursa olsun. Çünkü sizin derdinizi dinliyor. Çaresizliğinize çare olmaya çalışıyor. Bu süreçte onların ilişkisini görüyoruz oyun boyunca. Oyun iki ayrı dünya. Benim dünyam, çatı katında bir dünya var ve bir de aşağıda Cevriye’nin mahallede yaşadığı insanlarla beraber olduğu bir dünya var. Bambaşka iki ayrı dünyayı görüyor seyirci. Oyundaki bütün kadın karakterler, mecbur kaldıkları için zaten bu işi yapıyorlar ama çok güçlü karakterler, hepsi çok ayrı ayrı güçlü kadınları canlandırıyorlar. Bir yandan da bu oyun kadınların sesi oluyor.”

“Burada oynamak muhteşem”

Harbiye Açıkhava’da oynamanın ayrı bir atmosferi olduğunu belirten Palabıyık, “Burada oynamak muhteşem bir duygu. Burada ilk oynayışım değil. Ben defalarca bu duyguyu tattım burada ama her oynadığımda sanki ilk defa oynuyormuşum gibi hissediyorum. Öyle heyecanlanıyorum. Hiç kapalı sahne gibi değil. Burayı dolduran bütün seyircilerimize şimdi den çok teşekkür ediyorum. Onlarla burada buluşmak, yıldızlı geceyi paylaşmak bizim için gerçekten çok mutluluk verici. Gerçekten bu oyun, açık havada daha bir güzel oldu. Gece hava karardığı zaman o yıldızların ışığıyla beraber bizim burada ışığımız, seyircinin ışığı birleştiği zaman muhteşem bir atmosfer. Daha da oynamaya devam edeceğiz. Ekimde başlayacağız, sezonumuz açılıyor. Önümüzdeki hazirana kadar dolu dolu oynuyoruz” diye konuştu.

“Çok ödül aldık”

Sümbül Dudu karakterini canlandıran Binnur Şerbetçioğlu, genç nesle anlatmak istedikleri önemli bir eser olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Kadınların bunu ele alması da enteresan. Bir kadınlar silsilesidir gidiyor. Çünkü yazan Suat Derviş, ardından Güliz Sururi oyunlaştırmış, ondan yıllar sonra Şehir Tiyatrosu’nda Ayşegül İşsever genel sanat yönetmeniyken bir kadın yönetmeni çağırıyor. Diyor ki Yelda Baskın’a ‘Yönetir misin’, çok hoş bir şey tabii. Bir de bu oyunun şöyle bir özelliği oldu. Çok fazla ödüle aday olduk, ödüller aldık. Bu bakımdan da çok keyifli. Ben de Afife ödülünü aldım, en iyi yardımcı kadın oyuncu. Sadri Alışık ödülüne aday oldum, Yağmur Damcıoğlu, Sadri Alışık’ta en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü aldı. Müziklerimiz, en iyi oyun müziği ödülünü aldı. En iyi hareket ödülüne layık görüldük. En iyi ekip oyunu oyun ödülünü aldık. Oyunumuz gayet keyifli, güzel çıktı. Ekip gerçekten böyle olmasa zaten seyirciye bu şekilde geçmez. 5 bin kişilik yer doluyor. Seyirciyle buluşması da inanılmaz güzel. Onun için keyifliyiz, mutluyuz.”

“Rolümü çok seviyorum”

Kendi rolünü de anlatan Şerbetçioğlu, “Ben kendi rolümde çok mutluyum. Sümbül Dudu’yu oynuyorum. Sümbül Dudu o dönemi her tarafıyla oyunda ona yüklenmiş, o karaktere yüklenmiş. Ekonomiden, siyasetten konuşuyor, toplumun alt tabakasını, üst tabakasını konuşuyor, her şeyi Sümbül Dudu’ya yerleştirmişler. Onun için rolümü çok seviyorum. Ermeni bir kadın. Bir şekilde oyunun içinde karakter, birine aşık oluyor. O da Türk bir paşa. Onun taktığı işte Sümbül ismiyle Sümbül Dudu olarak hayatını devam ettiriyor” ifadelerini kullandı.

“Gerçek bir masala dönüşüyor”

Güllü rolüyle seyircinin karşısına çıkan Yağmur Damcıoğlu da duygularını şöyle dile getirdi:

“Fosforlu Cevriye benim için çok uğurlu bir oyun oldu. Çünkü çok sevdiğim bir romandı. İçinde bulunmak çok değerli. Çok güzel bir ekiple bir aradayım. Aynı zamanda da üç adaylık, iki ödül aldığım bir oyun olmuş oldu. Güllü gerçekten bu ortamın ve bu sahnenin nevi şahsına münhasır bir karakteri bence. Oyundaki böyle en çıkıntı ama tüm karakterler gibi çok gerçek. O sokaklarda cevval ve kendini ve tüm çevresini hem koruyan kollayan, aynı zamanda da kendine ait bir komiği olan bir karakter Güllü. Diğer sahnelerimizde oynadığımız zaman tabii ki yine çok değerli, çok keyifli oluyor ama burada gerçek bir masala dönüşüyor. Seyirciden duyduğumuz da bu. Biz de masalın içinde gibi oluyoruz biraz. Büyülü oluyor. Hem bizim için bu kadar kalabalık bir seyirciyi görmek ve onlarla birlikte hareket edip bu oyunu ilerletmek hem de seyirci için de bizim için de karşılıklı bir büyülü an oluyor. Şehir Tiyatroları’nda benim 10’uncu senem. Hiç biletleri ilk günden biten bir oyun görmedim. Bu arada bunun içinde 3-5 kere gelen seyirciler de var. Ona rağmen biz yetemiyoruz. Burada belki sürekli oynasak 5 bin kişinin içinde, belki o zaman daha çok kişiye ulaşabilirdik.”

Kaynak: anka