GENÇAĞA KARAFAZLI
(RİZE) - Rize’nin Zincirliköprü Mahallesi’nde yaşayan yurttaşlar, vadilerinde faaliyet gösteren 9 ayrı mıcır ve beton fabrikasının oluşturduğu çevre kirliliğine tepki gösterdi. Mahalle sakinlerinden Havva Dingin, “Biz gerçekten çok mağdur durumdayız. Sabahları sesten çocuklarımız sıçrayarak uyanıyor, tozdan zaten bıktık. Pencerelerimizi açamıyoruz, sağlığımız gitti çok mağdur durumdayız" dedi.
Rize’nin merkez Zincirliköprü mahallesinde yaşayan yurttaşlar, vadilerinde faaliyet gösteren 9 ayrı mıcır ve beton fabrikasının oluşturduğu çevre kirliliğine tepki gösterdi. Fabrika önünde yaşadıkları çevre kirliliğini protesto eden mahalle sakinleri ellerinde “Bu kader değil Güneysu’yu Paris ettiniz köyümüzü bu pisliklere mahkum ettiniz”, “Toz solumak istemiyoruz”, “Devlet köylünün hakkını korumalı”, "Derelerimiz milli servetimiz koruma altına alın” yazılı dövizler taşıdı.
Mıcır fabrikalarında çalışan onlarca kamyonun oluşturduğu toz ve gürültü kirliliğinden dolayı sağlıklarının bozulduğunu, çocuklarının korkudan sokağa çıkamadığını, temiz bir havada yaşamak istediklerini ifade eden yurttaşlar, yetkililere seslenerek mıcır ve beton fabrikalarının bir an önce kaldırılmasını istedi.
“Para kazanacaklar diye bölgemiz yaşanılamayacak hale geldi”
Fabrikanın çıkarttığı gürültüden ve çevreye yarattığı kirlilikten dolayı rahatsız olduklarını dile getiren Ali İhsan Karadavut, “Bu dere vadisinde 10 yıl içerisinde peyderpey kurulan beton üreten, taş üreten, toz ve gürültü aşırı derece yayan bu tesisler 8 taneye ulaşınca artık bizim bölgemiz yaşanmaz hale geldi. Biz burada sıkıntısız yaşarken ticaret adı altında Zincirliköprü’den 2 kilometre yukarıya kadar biriken bu 7- 8 tesis nedeniyle pencereyi açtığın andan itibaren hava yerine toz girmekte. Gece gündüz çoluk çocuk yaşlı yaşam koşullarımızı son derece çekilmez, katlanamaz hale getirmekte" dedi.
Karadavut, "Bunlarla alakalı valiliğimize, özel idare ve belediyemize ilgili kurumlara sözlü ve yazılı müracaatlarımız oldu. Tesisler ciddi hizmet ürettiği için bunlara bir engel olamadılar ya da yeterli gayreti göstermediler. Sonuç alamadık bu tesisler çoğalmakta. Burada yaklaşık 100 hane var. Burada da yaklaşık 200- 300 insan bu mağduriyeti doğrudan yaşamakta, bu tesislerin buradan kalkmasını başka yere nakledilmesini bu vadimizin kurtarılmasını istiyoruz” diye konuştu.
“Bunlar para kazanacaklar gidecek Miami'de Amerika'da her yere gezecek bizim çoluk çocuğumuz burada virüs kapacak”
Şenol Artar şunları söyledi:
"Bu insanlar para kazanmak için bizim sağlığımızı gelecek olan şu nesillerimize yazık günah. Biz burada çayımızı ve meyvemiz veya fasulyemi herhangi bir şeyimizi, evimizin balkonuna çıkıp bir çay içecek hale duruma gelemiyoruz. Çay bahçesinde çay içtikten sonra buna inanın ki hastane yollarından geriye kalmıyoruz. Biz bunları her türlü şekilde dosya halinde valimize bildirdik. Her türlü şekilde video kayıtlarımız var. Yağmur yağdığı zaman da buranın göletlerini burayı bir gelip görseniz buradan gidilecek vatandaşımızın köylümüzün gitme şansı gerçekten olmamıştır. Yani burada yaşlımız var, genci var, ihtiyarı var. Biz de bir köylü olarak hakikaten görevimizi yaptık ve yola atlamadık. Ben orada onlara dedim ki ‘Benim bu yola atlamama Allah'ın kulu engel olamaz.’ Niye engel olamaz beni vuracaksın ki durduracaksın. Siz burada yaşamıyorsunuz ama siz buraya görevinizi yapmaya geldiğiniz için biz de sizi mağdur etmiyoruz. Başkanımıza Cumhurbaşkanımıza biz ulaşamadık. Bunlar para kazanacaklar kendileri gidecek Miami'de Amerika'da her yere gezecek, bizim çoluk çocuğumuz burada virüs kapacak ya vallahi bu kadar yeter."
Bir başka yurttaş ise “Şöyle bir sorunumuz daha var. Servisler olmadığı zaman buradan her 5 dakikada bir ağır kamyonlar geçiyor çocuklar ezilme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor" diye konuştu.
"Sağlıklı bir şekilde yaşamak istiyorum"
Başka bir yurttaş “Biz yaşamak istiyoruz hava 20- 30 derece sıcaklık da pencerelerimi kapatmak istemiyorum sağlıklı bir şekilde yaşamak istiyorum. Her türlü şikayetleri yaptık Cumhurbaşkanımıza dosyamızı iletmek istedik ama bir taraftan o da engellendi. Eğer bu tesislere bu tesislere izin verenler gelsinler annelerin babaların bebekleri varsa bir gün, fazla değil bir gün misafirimiz olsunlar eğer buraya yaşanıyor derseler biz şikayetçi olmuyoruz” şeklinde konuştu.
Havva Dingin, “Biz gerçekten çok mağdur durumdayız. Biz eski köyümüzü geri istiyoruz şu gördüğünüz her yer yeşillik alandı, dereydi. Şimdi çocuklarımızı bakkala gönderemiyoruz. Sabahları sesten çocuklarımız sıçrayarak uyanıyor, tozdan zaten bıktık. Sıcaktan pencerelerimizi açalım diyoruz pencerelerimi açamıyoruz, sağlığımız gitti çok mağdur durumdayız" dedi.
“İnsan şehir merkezinden kaçıyor köye geliyor, biz köyden bıktık”
Esra Yetim, “Millet güneşli havada çamaşır asar, ben yağmurun yağmasını bekliyorum ki yollar ıslansın da toz havaya kalkmasın diye. Yıkıyorsun geri tozlu bir şekilde geri alıyorsun çamaşırı. 2 yaşında oğlum var onunla sokağa çıkamıyorum. Köy yolu diyorsun insan şehir merkezinden kaçıyor köye geliyor ama biz köyden bıktık yani, bu kamyonlardan sesten sessizlik istiyoruz artık toz istemiyoruz mıcır seslerini istemiyoruz artık evet nefes alamıyoruz yani artık nefes almak istiyoruz” diye konuştu.
“Herkes üç maymunu oynuyor”
Bir başka kadın yurttaş, “Biz bu tesisleri kesinlikle burada istemiyoruz. Bunlara izin verenler artık kulaklarını açsınlar ki bizi duysunlar. Bizi hiç kimse duymuyor. Sanki herkes üç maymunları oynuyor ama bırakın bu maymunu oynamaktan biz köyümüzde sadece yaşamak istiyoruz, temiz bir hava temiz bir ortamda yaşamak istiyoruz çok bir şey istemiyoruz. Bu dereler bizim milli servetimiz değil mi? Ne hale geldiler. Güneysu Deresi gayet güzel harika bir şekilde ama bizimki çöplük haline gelmiş biz burada böyle yaşamak istemiyoruz" diye konuştu.