HABER: NİSANUR YILDIRIM /KAMERA: MEHMET ÇALPAR

(BURSA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa’da, Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Olağan Genel Kurul’unda "Balkanlar, Balkanlar'daki soydaşlarımız, akrabalarımız Türklerdir. Kendi yaşam biçimleri vardır. Kendi inançlarını yaşama biçimleri vardır. O coğrafyaya, Arap kültürünü dayatmaya çalışmak ve bir ümmet üzerinden bağ kurmaya çalışmak sağlıklı bir iş değil. İnandıkları gibi ibadetlerini yaparlar, diledikleri gibi yaşarlar, önündeki her engeli kaldırırız. Ama biz bir ümmetçilik üzerinden orayla bağ kuramayız. Oranın giyimine, kuşamına karışamayız. Yediğine, içtiğine karışamayız. Balkanlar özgürdür, boyunduruğa gelmez. Balkanlar'ın ne kadar özgürlüğe düşkün olduğunu merak eden varsa Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatına baksın" dedi.

İmamoğlu: “Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve teğmenlerimizin, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılığı siyaset üstüdür” İmamoğlu: “Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve teğmenlerimizin, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılığı siyaset üstüdür”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bursa ziyareti kapsamında, Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Olağan Genel Kurulu'na katıldı. Özel’e; Genel Başkan Yardımcıları Gökan Zeybek, İlhan Uzgel ve Zeliha Aksaz Şahbaz, milletvekilleri Kayıhan Pala ve Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey eşlik etti. 

Genel Kurul’a ayrıca Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır da katıldı.

Genel Kurul'da konuşan CHP Lideri Özel, şunları söyledi:

“Manisa’daki MAK-GÖÇ’ün, Akhisar’daki BAL-GÖÇ’ün üyesi bir kardeşiniz olarak, bugün kökleri bir yanıyla Üsküp’e bir yanıyla Selanik’e dayanan bir Balkan Türkü olarak aranızda bulunmanın heyecanını yaşıyorum. Kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra CHP Genel Başkanlığı koltuğunda oturan ilk Balkan Türkü olarak sizleri selamlamanın gururunu yaşıyorum. Vatanın değerini en iyi vatan kaybedenler bilir. 550 yıllık tarihi bir, bilemedin iki bavula sıkıştırıp, alıp onu gurbet ellere gelmek, oralarda tutunmak, oralarda çalışmak, oralarda özünü kaybetmemek, geldiğin yeri unutmamak, vardığın yerin hem parçası hem tutkalı olmak, o ülkenin birliğine, bütünlüğüne, barışına katkı sağlamak aç da işsiz de yoksul da kalsa suça bulaşmayı aklından dahi geçirmemek, acından ölse de dilenememek ama bir aç varsa bir somun ekmeğini ona bölmeden yanından geçmemek; Balkan Türkü olmak demek, böyle bir şey demek.

"Bu dernekler bizim akrabalığımızı unutmamak açısından önemli”

Bu organizasyonu çok önemsiyorum. Konfederasyonunun federasyonları var. Edirne, İstanbul, Sakarya, Samsun, Adana, Ankara, Eskişehir, Bursa ve İzmir’de var. Her birisiyle temas halindeyiz. Kimine gidiyor, geliyoruz. Kimine üyesi derneklerine aidat ödüyoruz. Kimini Ankara’da ağırladık. Kimiyle dünyanın öbür ucunda kucaklaştık. Bu dernekler hem bizim akrabalığımızı unutmamak, birbirimize sarılmak hem de orada bulunan akrabalarımıza sahip çıkmak açısından son derece önemli.

"Filistinli bebeklerin kanı elinde olan Netanyahu’yu alkışlayanları kınıyorum, elleri kırılsın”

Birleşmiş Milletler (BM) 29’uncu yılında 11 Temmuz’u Srebrenitsa Soykırımı’nı Hatırlama ve Anma Günü ilan etti. Dön bir, Filistin'e bak. Filistin'de yüzde 70’i kadınlar ve çocuklar olan Filistinliler, İsrailliler tarafından hem de Hamas'ın yaptığı bir terör saldırısına meşru müdafaa diye başlatılan bir süreçte katliam yapıyorlar, soykırım yapıyorlar, devlet terörü yapıyorlar. Bütün dünyanın gözü önünde 40 bin kişiyi katlettiler. Savaşta olmayacak şeyleri yapıyorlar. Ambulans vuruyorlar, üzerinde hilal olan çadırları, seyyar hastaneleri vuruyorlar. Geçtiğimiz gün, Amerika Temsilciler Meclisi’nde bir baktık, Netanyahu denen bebek katili, birileri tarafından avuçları patlarcasına alkışlanıyor. Ben buradan, 29 yıl önce Bosna Hersek'te yüreğinin yarısı yanmış, hala daha yanmaya devam eden hepimiz adına bir kez daha uluslararası topluma, Filistin'deki mezalimi bitirmek, oradaki soykırımı sonlandırmak üzere inisiyatif almaları için çağrıda bulunuyorum. Netanyahu’yu alkışlayan herkes soykırım suçunun ortağıdır. Soykırım suçunu işleyen, Filistinli bebeklerin kanı elinde olan Netanyahu’yu alkışlayanları kınıyorum, elleri kırılsın.

"Bulgaristan ve Yunanistan’daki sorunlara ilişkin Meclis’te çalışma komisyonu kuralım”

Konfederasyon Başkanımızın Bulgaristan'daki ve Yunanistan’daki sorunlara ilişkin söylediği son derece önemli meseleleri partiler üstü bir şekilde ele almalıyız. Ben buradan AK Parti'nin çok değerli belediye başkanları var, İYİ Parti'nin, MHP’nin kıymetli milletvekilleri var. Biz bu hafta içinde ediyorum Meclis’te bu konuda bir çalışma komisyonu kurulmasıyla ilgili bir girişimde bulunalım hep birlikte. AK Parti'yle de temas edelim. Çünkü bu meselede Türkiye'nin tek yürek olması lazım, tek yumruk olması lazım. Siyasette kavga olur ama akrabalar arasında dayanışma olur. O yüzden bu sorunların çözülmesi için üst düzeyde çalışmak gerekiyor.

"Bugün Türkiye’yi yöneten herkesin Balkanlar’daki Türklerin hakları meselesini İsmet Paşa kadar sıkı tutması lazım”

1995’te, 231 azınlık okulu faaliyet gösterirken bugün, Yunanistan'da 86 azınlık okulu var. Azınlık okullarının öğretmenleri Türkiye'den mezunlarsa veto edilmeye başladılar. Kendi eğitim sistemlerinden, o tornadan geçmiş olsun istiyorlar. Buradan bir milli bilinç alıp da gidip oralara aşılamalarından endişe ediyorlar. Birkaç gün önce, Heybeliada’da, Lozan'ın 101’inci yıl dönümünde İsmet Paşa'nın evindeydim. Batı Trakya’daki Türklerin, Balkan Türklerinin bütün kazanımları Lozan’a dayanır. İsmet Paşa'nın oradaki mücadelesine dayanır. İsmet Paşa oraya gider, en çok strese girdiği konular, Balkanlar'daki Türklerin hakları konularıdır. Çünkü dönüp de Mustafa Kemal Paşa'ya ne diyeceğini bilemediğinden işin o tarafını çok sıkı tutar. Bugün de Türkiye'yi yöneten herkesin, yarın yönetecek herkesin meseleyi İsmet Paşa kadar sıkı tutması lazım.

"Ben bütün belediye başkanlarıma söylüyorum. Batı Trakya'dan bir STK'nın bir talebi varsa başımız gözümüzün en üzerindedir”

Buradan sözümüze kıymet verenlere şunu söylüyoruz; Batı Trakya'daki müftüleri, müftü olarak görmeyin sadece. Müftülük makamı elbette önemli ama onların sadece din öğretimiyle, ibadet özgürlüğüyle ilgili görevleri yok. Onlar oralarda seçilmiş kanaat önderleri. Onlar oralarda Lozan'da kazanılmış bir hakkın devamını sağlayan ve Türkiye’nin orada varlığını, temsiliyetini vurgulayan çok önemli bir görev yapıyorlar. Yine oradaki STK'ları, hemşehri derneği gibi kimse görmesin. Oradaki STK'lar büyük bir hak mücadelesi veriyorlar. Bulundukları koltuklardan güç alan değil, bulundukları koltuklara, bulundukları ülkedeki soydaşlarımıza güç veren, kol kanat geren yapılar onlar. Ben bütün belediye başkanlarıma, kapalı toplantılarda söylüyorum, burada da söylemem gerekir ki Batı Trakya'dan bir STK'nın bir talebi varsa başımız gözümüzün en üzerindedir. Çünkü onlar kendileri için bir şey istemez. Hatta geçen gün İstanbul’daki belediye başkanlarıma dedim ki ‘Biliyorsunuz akraba kayırmacılığı yasak. Bir tek akraba kayırmacılığına izin var. O da benim akrabalar’ deyince baktılar. Dedim ki ‘Balkan Türkleri ne istiyorsa yapılacak.

"Yunanistan’a, Bulgaristan’a, Romanya'ya, Kosova’ya, Karadağ’a, Sancak’a mutlaka gitmek istiyorum. Oralara sahip çıkacağız”

Balkan coğrafyasına ilgide CHP olarak bir adım geride kaldığımızı, eksik kaldığımızı kabul etmemiz lazım. O yüzden Kıbrıs'tan sonra ilk Bosna'ya gitmiştim. Bu yıl bitmeden önce, bir büyük tur yapacağız. Yunanistan’a, Bulgaristan’a, Romanya'ya, Kosova’ya, iyi bir plan dahilinde Karadağ’a, Sancak’a mutlaka gitmek istiyorum. Oralara sahip çıkacağız. Talepleri dillendireceğiz. Etkimizi güçlendireceğiz. Hep birlikte bir büyük mücadeleyi sürdüreceğiz. Buradan söz gelmişken bu vesileyle Batı Trakya Türklerinin önderi çok şüpheli bir trafik kazasında kaybettiğimiz Dr. Sadık Ahmet'i rahmetle anmak isterim. Yine bu yapıların atası kabul edilebilecek, ilk örgütlenmelerimizi hayata geçiren Mümin Gençoğlu’nu rahmetle anarım. Oğlu Turan Başkan, 10 yıldır babasından gelen geleneği çok büyük bir başarıyla sürdürüyor.

"Bir ümmetçilik üzerinden orayla bağ kuramayız. Balkanlar özgürdür, boyundurağa gelmez”

Burada hepimizin üzerinde ortaklaşacağı bir husus var. Kimseyi doğrudan suçlamak istemem ama şöyle bir yaklaşımı da hep birlikte reddediyoruz: Balkanlar, Balkanlar'daki soydaşlarımız, akrabalarımız, Türklerdir. Kendi yaşam biçimleri vardır. Kendi inançlarını yaşama biçimleri vardır. Onlara karşı Türkiye'den bir patronaj ilişkisi kurmamak, büyük abi gibi davranmamak, ne dersek onu yapacaksınız gibi buyurganlıklar içinde olmamak lazım. Bu Kıbrıs da olsa doğru değil. Balkan coğrafyası doğru olsa doğru değil. Ana vatan, yavru vatan değil; kardeş ülke, kardeş topluluklar, akraba topluluklar, akrabalarımız var orada. Eşitiz. Eşitler arasında iş birliği olacak. Biz buradan oraya karışamayız. Hele hele bizim orayla ilişkimiz, akrabalık ilişkisi. Bunu, bir inanç ilişkisi üzerinden ki biz oradaki Türkler inançlarını özgürce yaşasınlar, kendi seçtikleri müftüleri kendi hocaları olsun diye mücadele ediyoruz. Oradaki Türklere, Müslümanlara sahip çıkmakta hiçbir beis yok. Ama bizim orayla ilişkimiz ümmet ilişkisi değil. O coğrafyaya, Arap kültürünü dayatmaya çalışmak ve bir ümmet üzerinden bağ kurmaya çalışmak sağlıklı bir iş değil. Elbette elhamdülillah Müslümanlar. İnandıkları gibi ibadetlerini yaparlar, diledikleri gibi yaşarlar, önündeki her engeli kaldırırız. Ama biz bir ümmetçilik üzerinden orayla bağ kuramayız. Oranın giyimine, kuşamına karışamayız. Yediğine, içtiğine karışamayız. Balkanlar özgürdür, boyunduruğa gelmez. Balkanlar'ın ne kadar özgürlüğe düşkün olduğunu merak eden varsa Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatına baksın.

"Biz Selanikli Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşam biçimini benimsiyoruz”

Biz Selanikli Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşam biçimini de benimsiyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi düşünen milyonların temsilcisiyiz. Onun kurduğu bu Cumhuriyet’in neferleriyiz. Onun düşürmediği bayrağı düşürmemek, dalgalandırmak için mücadele ederiz. Hem burada hem Balkanlarda bunun birer neferiyiz. Ve bunu kimsenin bambaşka hesaplarına alet etmeyiz. Hemşehrilerimizin, akrabalarımızın seçme-seçilme özgürlüğüne, yaşam biçimine müdahale edilmeme özgürlüğüne, giyimini, kuşamını, yemesini, içmesini, üyel olacağı partiyi, oy vereceği partiyi özgürce seçmesini yanındayız, arkasındayız, teminatıyız. Oradakilere buyuramayız ama tavsiyemiz şudur; oralarda birbirinize sıkı sıkı sarılın. Ayrı düşmeyin, ayrı da olunsa ortak menfaatlerde bir araya gelelim. Çünkü orada da, burada da bizim dostumuz, bizi koruyacak olan, kollayacak olan yine bizleriz. Parlamentoda başta ben, bütün milletvekillerimiz ve inanıyorum ki diğer partilerdeki arkadaşlarımız emrinize amadedir. Ne yapmamız gerekiyorsa en iyisini yapacağız.”

Kaynak: anka