Gündem

Okullarda ihale kararına TİP İzmir’den tepki: İzmir, dinci-piyasacı uygulamalarınızın pilot şehri olmayacak

Türkiye İşçi Partisi(TİP) İzmir İl örgütü, İzmir’in 8 ilçesindeki 18 okulun duvarı, açık ve kapalı spor sahaları ve otopark olarak kullanılmak üzere bahçelerinin ihale edilmesi kararına tepki gösterdi. TİP İzmir İl Örgütü Gençlik Sekreteri Emir Atacan, “İzmir, dinci-piyasacı uygulamalarınızın pilot şehri olmayacak” dedi.

(İZMİR) - Türkiye İşçi Partisi(TİP) İzmir İl örgütü, İzmir’in 8 ilçesindeki 18 okulun duvarı, açık ve kapalı spor sahaları ve otopark olarak kullanılmak üzere bahçelerinin ihale edilmesi kararına tepki gösterdi. TİP İzmir İl Örgütü Gençlik Sekreteri Emir Atacan, “İzmir, dinci-piyasacı uygulamalarınızın pilot şehri olmayacak” dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı arasında imzalanan protokol kapsamında İzmir’in 8 ilçesindeki 18 okulun duvarı, açık ve kapalı spor sahaları ve otopark olarak kullanılmak üzere bahçelerinin 5’er yıllık süreyle ihaleye çıkarılması kararına Türkiye İşçi Partisi(TİP) İzmir İl örgütünden tepki geldi.

Konak ilçe merkezindeki Atatürk Lisesi, Gazi Ortaokulu ve Nevvar Salih İşgören MTAL Okulu’nun aralarında bulunduğu 18 okulu kapsayan protokolle çıkılan ihaleden elde edilmesi beklenen 19 milyon 196 bin liralık bedelin ise bakanlığa devredilmesi öngörülüyor.

Öte yandan; Türkiye İşçi Partisi(TİP) İzmir İl Başkanlığı bugün ihalenin gerçekleştirileceği yer alan İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde konuya ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamayı örgüt adına TİP İzmir İl Örgütü Gençlik Sekreteri Emir Atacan yaptı. 

''Tıpkı ÇEDES Protokolü gibi pilot uygulamasını İzmir’de başlatıyor''

Protokol ile ÇEDES uygulaması arasında benzerlik kuran Atacan, şunları söyledi:

“Saray iktidarı, 22 yıldır kamusal alanın her bir karışını açgözlü sermayeye peşkeş çekmeye devam ediyor. Ülkenin geleceğini temsil eden çocuklarımızın eğitim aldığı okullar, rantçılar için yeni bir kazanç kapısı haline getiriliyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın imzaladığı ‘Mülkiyeti Hazineye Ait Olup Milli Eğitim Bakanlığına Tahsis Edilen Taşınmazlar Üzerinde Yer Alan Yerlerin Kiralanmasına Dair Bakanlıklar Arası İşbirliği Protokolü’ ile başlayan bu süreç, tıpkı ÇEDES Protokolü gibi pilot uygulamasını İzmir’de başlatıyor. Seküler kimliği ile bilinen İzmir, bu tür uygulamalarla iktidarın hedefi haline getirilmiş durumda. Buradan bir kez daha sesleniyoruz: İzmir, dinci-piyasacı uygulamalarınızın pilot şehri olmayacak.''

''üvenlik zafiyetlerinin sorumluluğunu kim alacak?''

Alınan ihale kararının öğrencilerin güvenliğini de tehlikeye atacağına dikkat çeken Atacan, şu ifadeleri kullandı:

“Saray iktidarı, daha önceki yıllarda yaşanan yolsuzluklar ve güvenlik sorunları nedeniyle iptal edilen bu kiralama ihalesini, 2021 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Genel Müdürlüğü'nün aldığı karara rağmen yeniden gündeme getiriyor. MEB, çocuklarımızın en güvenli olması gereken okulları, rant uğruna güvensiz hale getirmekte ısrarcı. Çocuklarımızın günlerinin büyük bölümünü geçirdiği bu alanlar, onların duygusal ve sosyal gelişimi için kritik önemde. Bu alanlarda yapılacak en ufak bir değişiklik bile, onların rutinlerinin bozulmasına ve güvenliklerinin tehlikeye girmesine yol açabilir. Özellikle İnönü Lisesi ve Atatürk Lisesi gibi yatılı öğrenci barındıran okulların kiraya verilmesi, güvenlik zafiyetlerinin sorumluluğunu kim alacak?

“Velileri vicdanlarıyla bütçeleri arasında çaresiz bırakmaktadır”

Türkiye, nitelikli eğitimde OECD ülkeleri arasında sondan dördüncü sıradayken, kamusal eğitim alanlarını ranta açarak mı bu durumu düzelteceksiniz? Okullar, kamusal alandır ve buralarda bilimsel, eşit, ücretsiz ve güvenli eğitim sağlamak Milli Eğitim Bakanlığı’nın anayasal sorumluluğudur. Okulların hiçbir mekanının satılamayacağı ve kiralanamayacağı açıkken, İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne soruyoruz: 2021 yılında güvenlik gerekçesiyle son verilen bu uygulamaya, hangi güvenlik önlemleriyle yeniden karar verdiniz? İhale ilanında, kötü niyetli kişileri eleyecek özel bir kısıtlama neden bulunmuyor? Saray Rejimi, iktidara geldiği günden bu yana eğitim sistemini çökertmek ve özelleştirmek için her türlü yolu deniyor. Müfredat değişiklikleri, devlet okullarına ayrılan payların düşürülmesi, denetimsiz ve güvensiz binalar, gerekli materyallerin sağlanmaması gibi uygulamalarla velileri, çocuklarının eğitimi için özel okullara yönelmeye mecbur bırakıyor .Bu ihale talanı, çocuklarının nitelikli kamusal eğitim almasını isteyen velileri vicdanlarıyla bütçeleri arasında çaresiz bırakmaktadır.''

“Eğitim alma hakkını gasp etmemek için derhal durdurun”

2886 sayılı Devlet İhale Kanunu der ki: ‘Komisyonlar, gerekçesini belirtmek suretiyle ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir.’ Buradan İzmir İl Milli Eğitim Müdürüne sesleniyoruz, yetkinizde bulunan bu ihaleyi, çocuklarımızın güvenli kamusal alanlarda eğitim alma hakkını gasp etmemek için derhal durdurun!”