HABER: GÜLARA SUBAŞI / KAMERA: DURSUN ALKAYA
(GAZİANTEP) - CHP’nin Gaziantep’te düzenlediği Fıstık Mitingi’ne katılan Nizipli fıstık üreticisi Mehmet Alkurt, “Borcum yüzünden traktörümü sattım ben. Niye? Çünkü hasılatım beni kurtarmadı. ‘Faizin altında boğulmaktansa traktörümü satalım, borcumuzu kapatmaya çalışalım’ dedim. Ama kapanmadı, hâlâ da borçluyuz. Sadece ben değil; bugün Akdeniz'deki domates üreticileri de borçlu, Şanlıurfa'daki biber üreticileri de borçlu, bütün çiftçiler şu an için Türkiye'de bir tarım ülkesi olmasına rağmen bütün hepimiz bankalara borçluyuz, özel şahıslara borçluyuz. Bunu ödemek için de üretim yapmaya çalışıyoruz. Üretimimiz de ürünümüz de para yapmayınca bu şekilde ekonominin, enflasyonun altında eziliyoruz” dedi.
CHP, dün fıstık üreticisinin sesini duyurmak amacıyla Gaziantep’te, Fıstık Mitingi düzenledi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in katılımıyla düzenlenen mitinge, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin birçok kentinden tarım üreticileri katıldı. Mitinge katılan Nizipli fıstık üreticisi Mehmet Alkurt, fıstık üreticisinin yaşadığı sorunları ANKA Haber Ajansı’na anlattı. Alkurt, şunları söyledi:
“Ben bir üreticiyim. Gaziantep ilinin Nizip ilçesinde, üretici Mehmet Alkurt ben. Antep fıstığının, sahipsiz olduğunu şimdiye kadar düşünüyorduk. Fakat sağ olsun CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Antep fıstığına sahip çıkacağını söyleyerek böyle bir miting düzenledi. Biz de kendi ürünümüze sahip çıkmak için buradayız. Bizim tepkimiz zaten bu, bir taban fiyatının verilmemesi, fıstığın bir kooperatif ve birlik olmaması, tutup da birkaç tüccarın eline bırakılmasına bizim tepkimiz zaten. Artan maliyetlerin, girdilerin yüksek olmasından dolayı biz ürünümüzü pahalıya satsak da zarar ediyoruz. Bugün 90-100 bin liraya satılan fıstığın inan ki işçiliğimiz bile kalmıyor. Onun için bizim tepkimiz buydu. Bizim tepkimiz sadece sesimizi duyurmak, ürünümüze sahip çıkmaktı.
“Antep fıstığı 30 yılda meydana geliyor. Bakanlarımıza, siyasetçilerimize soruyorum: 30 yıl maaş almadan bir yere emek harcarlar mı”
Malum iktidarın tarım politikasının zayıf olmasından kaynaklı sadece Antep fıstığı üreticileri değil, Türkiye'deki bütün çiftçiler, hepsi kan ağlıyor. Bizim derdimiz sadece ürünümüze sahip çıkmak. Üreticinin hakkının avucuna konmasıdır. Eğer biz üretmezsek bütün herkes aç kalır. Bugün düşünün, Antep fıstığı 30 yılda meydana geliyor. 30 yıl biz ürüne, o ağaca emek ediyoruz hiçbir menfaatimiz, beklentimiz olmadan. 30’uncu yıldan sonra biz emek alıyoruz. Size de soruyorum, bakanlarımıza ve siyasetçilerimize soruyorum: 30 yıl maaş almadan, bir menfaat gütmeden bir yere emek harcar mısınız? Harcamazsınız. Hiç kimse harcamaz. Size deseler ki ‘30 yıl muhabirlik yap. 30 yıl maaş almayacaksın’ deseler, yapmazsınız. Fakat alın terini toprağına döken çiftçi, 30 yıl Antep fıstığında emek ediyor ve bu sıcakta -burası 46-50 derece sıcaklıkta- hizmet ediyor tarıma, Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak için. Biz de bunun karşılığını alamayınca böyle bir eylem yapmak zorunda kaldık. Sağ olsun, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve milletvekillerimiz -iki tane milletvekilimiz Antep'in- bize sahip çıktı. Bu parti mitingi değildi. Keşke iktidarın milletvekilleri de burada olsaydı, bize destek verseydi, biz de onları da alkışlasaydık.
“Hükümetten acilen bir taban fiyat bekliyoruz, bu fiyat da en az 300 lira”
Ben, şahsım olarak traktörümü Ziraat Bankası'na olan borcum için sattım. Sadece faizini karşıladım. Çünkü yüksek faizlerden dolayı ancak faizini karşıladı. Önümüzdeki yıl hasılat da yoktur. Hasılat olmazsa mecburen tarlamı satıp, Antep fıstığımı satıp, ben Ziraat Bankası'na olan borcumu kapatmak zorunda kalacağım. Yüksek faizlerde biz boğulmuşuz. Ürünümüz de para etmeyince bu sefer ekmesek, yetiştirmesek bundan daha faydalı ve karlı olacak bizim için. Onun için hükümetten acilen ve acilen Antep fıstığına bir taban fiyatı uygulamasını istiyoruz. Beklediğimiz taban fiyatı da -kuru olarak söylüyorum- 300 liradan aşağı olmamak şartıyla bir taban fiyatı vermeye çalışıyoruz.
“Borcum yüzünden traktörümü sattım”
Ben sana diyorum, ben borcumu yüzünden sattım. Çünkü ürünüm olmuyor. Vallahi de billahi de bu reklam olmasın. Borcum yüzünden traktörümü sattım ben. Çünkü niye? Hasılatım beni kurtarmadı. ‘Faizin altında boğulmaktansa traktörümü satalım, borcumuzu kapatmaya çalışalım’ dedim. Ama kapanmadı, hala da borçluyuz. Sadece ben değil; bugün Akdeniz'deki domates üreticileri de borçlu, Şanlıurfa'daki biber üreticileri de borçlu, bütün çiftçiler şu an için Türkiye'de bir tarım ülkesi olmasına rağmen bütün hepimiz bankalara borçluyuz, özel şahıslara borçluyuz. Bunu ödemek için de üretim yapmaya çalışıyoruz. Üretimimiz de ürünümüz de para yapmayınca bu şekilde ekonominin, enflasyonun altında eziliyoruz.
“Çiftçimize sahip çıkalım”
Özellikle özellikle diyorum ki mevcut iktidar bütün ürünlerde taban fiyatı uygulasın. Bütün ürünlerde çiftçiye destek olsun. Çiftçi üretemezse hepimiz aç kalırız. Türkiye ekonomisi daha da çöker. Türkiye devleti bir tarım alanıdır. Tarımımızı öldürmeyelim, çiftçimize sahip çıkalım.”