(ANKARA) - CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, deprem bölgesinde 31 Ağustos’ta sona erecek mücbir sebep haline ilişkin, “Temel ihtiyaçlar dahi karşılanamıyorken ve yaşam henüz normale dönmemişken mali müşavirlerden ve mükelleflerden beyanname beklemek ve vergi ödemelerini talep etmek ne akla ne de mantığa sığan bir durumdur. Bir yıkımın ortasında vergi tahsilatı için aceleci davranmak, mağduriyetleri yalnızca derinleştirir Mücbir sebep halinin uzatılması yalnızca ekonomik yükleri hafifletmekle kalmaz, aynı zamanda depremzedelerin yeniden hayata tutunmasına da katkı sağlar” dedi.

Depremlerden etkilenen dört il ve iki ilçedeki mükellefler için mücbir sebep hali 31 Ağustos'a kadar uzatılmıştı. Hâlihazırda mücbir sebep halleri devam eden Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya ile Gaziantep'in İslahiye ve Nurdağı ilçelerindeki mükellefler için bu hal 31 Ağustos'ta sona erecek. CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. Yıldırım Kara’nın açıklaması şöyle:

Yedigöller beyaz gelinliğine büründü Yedigöller beyaz gelinliğine büründü

“Deprem bölgesinde ilan edilen mücbir sebep, 31 Ağustos'ta sona eriyor. Yıkılmış bir şehirde, siftah bile yapamayan, cazibe mekanlarından yoksun, nitelikli iş yerlerine henüz kavuşamamış esnaf, 1 Eylül'den itibaren e-Haciz uygulamasıyla karşı karşıya gelecek; depremzede esnaf ve işverenler ticari hayattaki darboğazı derinden hissedecekler. İktidara sorsak ‘asrın felaketi’ dediği bu depremlerde aylardır adım adım mücbir sebep halini uzatmaya çalışıyoruz. Konut yapımı, altyapı, sağlık sistemi alarm verdiğinde sığınılan ‘asrın felaketi’ söylemi, yurttaşa geldiğimizde aynı empatiden yoksun. Halbuki, Hatay’da kısa bir gezinti, günlük hayatın normale biraz bile yaklaşmadığını göstermeye yetecektir. Ne mükelleflerin biriken vergi ve SGK borçlarını ödeyecek hali ne de meslektaşlarımın, mali müşavirlerin, beyanname verebilecek bir durumu var.

"Bir yıkımın ortasında vergi tahsilatı için aceleci davranmak, mağduriyetleri yalnızca derinleştirir”

Mali müşavirler depremle evlerini, ofislerini, evraklarını, bilgisayarlarını kaybettiler; tüm defterler ve kayıtlar zayi oldu. Antakya’da, İskenderun’da, Hassa’da, Defne’de, Samandağ’da, Kırıkhan’da mali müşavirlerin ofisleri tamamen yıkıldı. Depremden 19 ay sonra bile elektrik, internet, ofis, personel ve sağlıklı bir çalışma ortamından yoksunlar. Muhasebe kayıtlarını tutmaya çalışan meslektaşlarımız yıkımların hala devam ettiği Hatay’da, kimi zaman yüksek katlardaki ofislerine dahi giremiyorlar. Temel ihtiyaçlar dahi karşılanamıyorken ve yaşam henüz normale dönmemişken mali müşavirlerden ve mükelleflerden beyanname beklemek ve vergi ödemelerini talep etmek ne akla ne de mantığa sığan bir durumdur. Bir yıkımın ortasında vergi tahsilatı için aceleci davranmak, mağduriyetleri yalnızca derinleştirir.”

"Borçlar için uzun vadeli ve faizsiz taksitlendirme seçeneği uygulanmalı”

Van depreminde uygulanan mücbir sebep halinin Hatay ve diğer deprem bölgelerinde hayat normale dönene kadar devam ettirilmesi gerektiğini belirten Kara, hükümete Mücbir Sebep ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da yapılacak değişikliklerle sorunun çözümüne yönelik önerilerini şöyle sıraladı:

“Depremden etkilenen illerde faaliyet gösteren işletmelerin mali yüklerinin hafifletilmesi için SGK ve BAĞ-KUR prim muafiyeti acilen sağlanmalı. Van Depremi sonrasında 2013/14 sayılı SGK genelgesi örnek alınarak 6 Şubat Depremlerinden etkilenen bölgelerde borçlar için uzun vadeli ve faizsiz taksitlendirme seçeneği uygulanmalı ve mücbir sebep hali hayat normale dönene kadar uzatılmalı. 6183 sayılı kanunun 48'inci maddesi gereği, deprem tarihinde mükellef olanların borçları irade beyanıyla taksitlendirilmeli, ilgili maddedeki ‘şartları taşımaları kaydıyla’ ibaresinin değiştirilerek ‘şartsız ve talep halinde’ 24-36-48 gibi eşit taksitler halinde faizsiz ödeme yöntemi oluşturulmalıdır. Her ne kadar benzeri hükümler ilgili madde de varsa da bu talep kanun değişimini gerektirmektedir.

"Geçmiş dönemlerle ilgili her türlü beyannamelerin verilmesi belirli bir takvim periyoduna bağlanabilir”

Kanunda değişikliğe gidilmeyecekse yine 48’inci maddedeki ‘faizsiz 24 eşit taksit’ yerinde kalmak şartıyla Tahsilat Genel Tebliğinde bir değişiklikle (hem Cumhurbaşkanının hem de GİB’in yetkisi mevcut) aranan şartlardan Nakit Akış Hızının (Rasyo) 1 buçuk oranıyla değerlendirilmesi ve ipotek anlamında muteber şahıs, demirbaş veya borç miktarıyla kıyaslanmadan gayrimenkul verilmesinin kanunun lafzının yerine getirilmiş olması amacıyla yumuşatılması ve idareye değerlendirme yetkisi verilmeden borçlunun talebiyle bağlı kalınması düzenlendiğinde konu çözüme kavuşabilir. Düzenleme, genel tebliğ bazında yapılacak olup tüm tarafları da bağlamış olacaktır. Yine idari bir düzenlemeyle geçmiş dönemlerle ilgili her türlü beyannamelerin verilmesi belirli bir takvim periyoduna bağlanabilir.

"Mücbir sebep halinin uzatılması depremzedelerin yeniden hayata tutunmasına da katkı sağlar”

Gerek genel tebliğ düzenlemelerinde gerekse iç genelgede borç ödemesi takviminin tüm işlemler bitirilmek kaydıyla Ocak 2025 tarihinden başlamak üzere eşit taksitler içerisinde ödenmesinin sağlanması da tüm mükellef ve borçlular açısından istenileni karşılamaya fayda sağlayabilir. Tüm bunların ışığındaysa depremzede esnafın kendini toparlayabilmesi ve ticari hayatın rayına oturabilmesi için depremden etkilenen esnafın söz verilen KOSGEB destek ödemelerinin daha fazla bekletilmeden ödenmesi sağlanmalıdır. Mücbir sebep halinin uzatılması yalnızca ekonomik yükleri hafifletmekle kalmaz, aynı zamanda depremzedelerin yeniden hayata tutunmasına da katkı sağlar.”

 

Kaynak: anka