Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin davanın ilk duruşması yapıldı.

Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada tutuklu sanıklar Nevzat Bahtiyar, ağabey Enes Güran, anne Yüksel Güran ve amca Salim Güran ifade verdi.
Tutuklu sanıkların savunmalarının ardından baba Arif Güran, 'müşteki' sıfatıyla duruşmada yer aldı.

Baba Güran, şikayetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini belirtti.

Arif Güran mahkeme başkanının 'Sizce kızınızı kim öldürdü?' sorusuna şöyle yanıt verdi:

"Herkes bir şeyler söylüyor. O akşam köye geldiğim zaman yaklaşık 6 gün uyumadım, yemek yemedim. Ondan dolayı unutkanlık ve halsizlik çok var. Her tarafa baktım, kızım için bir seferberlik başladı bulunması için. Telefonumu kimin sosyal medyaya attığını bilmiyorum. Çok sayıda kişi arıyor. İnsanlar mesaj atıyorlar, 'Kızın bende.' diye. Bunlar mesaj attıkları zaman jandarmaya iletiyordum. Kardeşlerim telefona bakıyorlardı ve onlar da 'Artık cevap veremiyoruz.' diyorlardı, o yüzden telefonu uçak moduna alıyordum. Kızımın kaçırıldığı düşüncesine girdim. Benim kimseye bir zararım olmadı. Bir insan bana zorbalık yaparsa ben de yaparım. Eğer iyi şekilde konuşursa ben de öyle konuşurum. Yapıcı bir insanım."

Kızının kaybolduğunu köyden bazı kişilerin kendisini aramasıyla öğrendiğini söyleyen Arif Güram Köye 21.00 sıralarında yetiştiğini dile getiren Güran, o akşam köpeğin evinin 500 metre arkasındaki kanala yoğunlaştığını söylediklerini kaydetti.

Mardin'de "Kış Mevsimi Trafik Tedbirleri" Toplantısı Mardin'de "Kış Mevsimi Trafik Tedbirleri" Toplantısı

Yaklaşık 50 kişiyle köyün arka tarafında arama yaptıklarını, yaklaşık 2,5 kilometre köyün arkasına gittiklerini ifade eden Güran, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Köyün alt kısmında gezdik. Dediler ki köpek mısır tarlasından koku almış, oraya doğru gittik. Ondan sonra amcamın oğlu beni aradı, trafik kazasının olduğunu söyledi ve 'Mezarlığın oraya gel.' dedi. Amcamın oğlu jandarmayla beraberdi, jandarma bana fotoğrafı gösterdi, az da olsa benzettim. 'Onun olmadığını gözümle görmem lazım.' dedim. Hastaneye gittikten sonra kızım olmadığını anladım."

'İlk günlerden itibaren kızımın tepeye çıkmadığını iddia ettim'

Mahkeme başkanının, "Şüphelendiğiniz biri oldu mu?" sorusu üzerine Güran, "Benim karşımdadır (Nevzat Bahtiyar)." dedi.

Nevzat Bahtiyar ile aralarında bir arabanın satışı nedeniyle sorun yaşandığını savunan Güran, "Enişteme, 'Biz bu arabayı Nevzat'tan aldık, bu zararın hepsi benim mi olacak?' dedim. Akşam eniştem beni aradı, 'Salimlerdeyim, gel oraya.' dedi. Nevzat da geldi. Kavga aşamasına geldik. 'Asla kabul etmiyorum, seninle alakası olmayan bir ticarettir. Bu parayı kesinlikle ödemiyorum, bana haksızlık ediyorsun.' dedi. Ben de kekemeliğiyle dalga geçtim. Bu konuşmalarımız sakin geçmedi" ifadelerini kullandı.

Mahkeme başkanının, "Bu olaydan dolayı sana kin beslediğini mi düşünüyorsun?" sorusuna Güran, "Bana kimse 50 bin lira için çocuk öldürmez.' dediler ama husumetimiz oldu. İlk günlerden itibaren kızımın tepeye çıkmadığını iddia ettim" şeklinde cevap verdi.

Mahkeme başkanının, "Devletin kameraya bakmadığını mı söylüyorsunuz?" demesi üzerine Güran, "Bizim bakma yetkimiz yok" dedi.

Mahkeme başkanının, "Tüm Türkiye sizin kızınızı arıyor, devlet arıyor. Oraya dron getirmeyi akıl eden devlet, kameraya mı bakmıyor?" ifadesine Güran, "Evime çıkan rampa dümdüz, herhangi bir ağaç yok. Evimin karşısını gören kamera zaten var. Bugün Nevzat Bahtiyar, belki suçsuz da olabilir" diye konuştu.

'Biri benim kızımı öldürecek ve ben gidip onunla anlaşma mı yapacağım?'
Güran mahkeme başkanının, "Aile arasında 'Bu topu Nevzat'a yıkalım, cinayeti Nevzat üstlensin' diye bir karar aldınız mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Biri benim kızımı öldürecek ve ben gidip onunla anlaşma mı yapacağım? Akıl ve mantık kabul eder mi? Benim ruhum ve parçam gitti. Kızımın bir mezarı varsa devlet sayesindedir. Devlet, kızımı buldu. Kimse yerini göstermedi. Bir insanda gerçekten vicdan, merhamet, Allah ve peygamberi varsa bir babanın kızını götürüp sonra gelip o babanın yanında oturur mu? Bu adam nasıl gelip benim yanıma oturuyor? Benim karşımdadır şu an. Olayın 1, 2, 3, 4, 5. günü gelip bana söyleseydi şimdi Nevzat, benim başımın tacıydı. Kızımın dosyası 85 milyonun dosyasıdır. Hepsi benim başımın üstüne gelmiş."
 

'Gölgemden bile şüphelendim'
Avukat Aydın Özdemir'in "Bu olayda Nevzat dışında kimseden şüphelendiniz mi?" sorusuna herkesten hatta gölgesinden bile şüphelendiğini söyleyen Arif Güran şunları anlattı:

"Bu olayda herkesten şüphelendim. Gölgemden bile şüphelendim. Yeğenlerimden dahi şüphelendim çünkü bana 'Kızın bende.' diye yalan mesaj atanlar dahi vardı. Allah hakkımızı bırakmasın. Eğer bir insan kızımı saklayıp sonra gelip benim yanında oturuyorsa ben o insandan her şeyi beklerim."

Avukat Nahit Eren'in "Aile bireyleriyle bir araya gelerek toplantı yaptınız mı?" sorusuna karşılık Güran, bir araya gelmelerinin söz konusu olmadığını iddia etti.

'Kızımın öldürülmesinde kimin parmağı varsa parmakları kırılsın'

Arif Güran, şöyle devam etti:

"Hemen hemen her akşam yemek hazırlanıyordu, diğerleri yemeğe gidiyordu ama ben gitmiyordum. Olayın 6. gününe kadar bir şey yemedim, günde 1-2 saat uyudum. İnsanlar benim ruhumu, parçamı benden almış ama ben 'Kimseye iftira atamam.' dedim. Kızımın öldürülmesinde kimin parmağı varsa parmakları kırılsın. Gözaltından çıktıktan sonra ağabeyimin evine gece 03.00'te gittim. Misafirler geldi, bir gece orada kaldım. Baktım çok kalabalık oluyor, o yüzden evime gittim."

'Oğlumdur, ona moral vermeyeyim mi?'

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nı temsilen katılan avukatın "Sosyal medyada paylaşılan bir video var, oğlunuza (Enes), 'Bugünler de geçecek, moralini bozma, fazla konuşma.' diyorsunuz" sözlerine Arif Güran, "Oğlumdur, ona moral vermeyeyim mi? Ben mi kızımı öldürdüm, bunu mu demek istiyorsun? Bir teselli verdim, bu suç mudur?" şeklinde tepki verdi.

'Eşinizden şüphelendiniz mi?'
Salim Güran'a avukatı Onur Akdağ'da soru yöneltti ve "Eşinizden şüphelendiniz mi?" sorusunu sordu. Arif Güran eşinden asla şüphelenmediğini belirterek "Çünkü eşim beni olay günü 17.00 gibi aradığında sesi hiç tedirgin değildi. Yemeğe gelip gelmeyeceğimi sordu. Sesi gayet normaldi" dedi.

Editör: Balcan Hande