(ANKARA) - CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan TBMM Genel Kurulu'nda Somali ile ilgili Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin görüşmelerinde, "Tezkereyle ve öncesindeki anlaşmayla, deyim yerindeyse, Türkiye’de 'içecek ayranı zor bulurken, Somali’ye tahtırevanla gitmeye kalkışılmakla' kalınmıyor; üstelik uzun yıllar boyunca Somali’de aynı tahtırevanla bekçilik hizmeti sunmak da onlara vaat ediliyor" dedi.

Türkiye ile Somali arasındaki savunma işbirliği anlaşması çerçevesinde TSK'nın, Somali'nin deniz yetki alanları dahil olmak üzere iki ülke tarafından müştereken belirlenecek bölgelerinde 2 yıl süreyle görevlendirilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Tezkere görüşmelerinde konuşan CHP İstanbul Milletvekili Tan, şunları kaydetti:

BUSİAD'dan Keles'e nezaket ziyareti BUSİAD'dan Keles'e nezaket ziyareti

"Silahlı kuvvetlerimiz AK Parti'nin hangi yandaşlarının gayrı meşru kazanç beklentileri için feda ediliyor?"

"Ülkemiz ile Somali arasında 8 Şubat 2024 tarihinde bir 'Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması' imzalandı. Aylardır anlaşmayı bekliyoruz. Henüz Dışişleri Komisyonumuza dahi havale edilmedi. Siyasi iktidarın nasıl ve hangi sebeple acelesi var ki, Somali ile imzalanan bu ikili anlaşma yüce Meclisimizin, milli iradenin onayına sunulmadan aynı konudaki tezkere apar topar önümüze getiriliyor? Silahlı kuvvetlerimiz, AK Parti'nin hangi yandaşlarının, Somali’de planladıkları hangi yatırımları, hangi usulsüz ve gayrı meşru kazanç beklentileri için feda ediliyor? Kimdir bunlar? Mehmetçiği hangi saçma hayalleriniz uğruna bir cehennem bölgesine göndermeye hazırlanıyoruz?

Biz onların çıkardığı yanlış derslerin ceremesini tekrar tekrar çektik. ABD’nin Irak’ı işgali sırasında iktidara gelen AKP, yerini sağlamlaştırdıkça, dış politikada etkinlikle işgüzarlığı karıştırmaya yöneldi. Ulusal çıkarların korunmasına odaklı dış politikayı özgüven eksikliği saydı. Adeta 'lafla peynir gemisi yürümüyor' deyişini yanlış çıkarmak için, dış politikayı her koşulda bağırıp çağırarak yürütmeyi yeğledi.

"Gözleri otoriter emperyalizmi izlerken kamaşanlar Afrika'da Wagnercilik oynamaya yeltenmekte"

Yine pek çok kez olduğu üzere, kendi kendimize, bir tür vurguncu zihniyetiyle 'voli vurmak' peşindeyiz. Bu defa, gözleri otoriter emperyalizmi izlerken kamaşanlar, Afrika’da, akılları sıra Wagnercilik oynamaya yeltenmekte. Nijer’e Milli Savunma, Dışişleri ve Enerji Bakanlarıyla MİT Başkanı'nın birlikte gitmesi de, peşine gelen bu içeriği gizli tutulan Somali Tezkeresi hep aynı gözü kara zihniyetin ürünü. Oysa, diplomaside yukarıda belirttiğim üzere nasıl etkinlikle işgüzarlık aynı şey değilse, devlet idaresinde de gözü karalık olmaz. Devlet idaresinde hata yapılacaksa temkinden, ihtiyattan yana yanılmak; soğukkanlı, uzgörülü ve sağduyulu davranmak esastır.

Biz, o Somali’nin başkenti Mogadişu’da arazi büyüklüğü olarak, dünyadaki en büyük diplomatik misyonuna sahibiz. Üstlenmeye kalktığımız mevcut iş, Ege Denizi’nden büyük bir alanın güvenliğini sağlamak. Somali, kafasına göre karasularını 200 deniz mili ilan etmiş. Bu sularda çoğunluğu AB ülkelerinden, okyanus tipi büyük balıkçı tekneleri avlanıyor. Altına imza atılan anlaşmayla, yapılabilecek olan tutarlı mı? Acaba neyin altına imza atıldı? Tıpkı Libya ile imzalanan deniz yetkileri anlaşması gibi hiç uygulanamasa da, Sudan gibi unutturulsa da, orada inşa edilen kışlalar boş kalmasın diye ilanihaye devam mı edecek faaliyet? Amaç ticari yatırım ise Somali gibi istikrarsız bir ülkeye, böyle bir kaynağı hangi yatırımcı ayıracak, o da belli değil.

"TSK kendiliğinden bir çatışmanın içine mi çekiliyor?"

Siyasal hedef nedir? Angajman kuralları belli mi? Otomatiklik içeriyor mu verilen destek taahhüdü? Yani TSK kendiliğinden bir çatışmanın içine mi çekiliyor? Hasım kim? Orada muharebe görevi mi, destek görevi mi icra edilecek? Bütün bunların, bir de TSK'nın doğasını, yapısını değiştirme yönü var. Kuşkusuz, günümüz tehdit ortamında ve NATO’nun önde gelen bir müttefiki olarak, TSK, esnek, çevik ve çok amaçlı yeteneklere sahip olmalı. Ancak, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kalıcı biçimde, hani eskiden söylenen 'Ordu seferde gerek' şiarını haklı çıkarmak istercesine, bir seferi kuvvete dönüştürmek yanlış seçim olur.

Somali’de ne tür bir tehdit algısı var? Yahut, orada kaçırılmayacak ivedilikteki fırsat nedir? Bu faaliyet diğer ulusal güvenlik faaliyetlerinden öncelikli mi? Hatta, bir ulusal güvenlik faaliyeti olarak bizatihi tasnif edilebilir mi? Yok, edilemezse, artık TSK, AKP’nin hayal ettiği ekonomik fırsatlar için kullanılan bir aygıta mı dönüştü?

"Somali'de kaç gemi görevlendirilecek?"

Akdeniz’deki şu gergin ortam sürerken, nasıl bir rotasyonla donanmamız Somali’de olacak? Kaç gemi görevlendirilecek?  Bunların bakımı nasıl yapılacak?

Önümüze getirilen tezkereyle ve öncesindeki anlaşmayla, deyim yerindeyse, Türkiye’de 'içecek ayranı zor bulurken, Somali’ye tahtırevanla gitmeye kalkışılmakla' kalınmıyor; üstelik uzun yıllar boyunca Somali’de aynı tahtırevanla bekçilik hizmeti sunmak ve tahtırevanı da onlara hediye etmek vaat ediliyor. Bu gayrıciddi teklifin, bizlerce destek verilecek, kabul edilecek hiçbir tarafı yoktur.

Eğer Cumhurbaşkanı ve AKP genel başkanı Erdoğan’ın gerçek amacı, iktidardan giderayak, TSK'yı uzak diyarlarda sonu belirsiz yeni serüvenlere sürüklemek; dış politika ve ulusal güvenlik politikalarına bazı kördüğümler atmak, bazı kilitler asmak ise, günü geldiğinde o kördüğümlerin kesileceğini, o kilitlerin kırılacağını da, gizli kalacağı sanılan anlaşmaların içeriklerinin ortaya çıkacağını da özenle vurgulamak isterim. CHP olarak Somali tezkeresine oyumuz büyük harflerle hayır olacaktır."

Kaynak: anka