Gündem

KİPTAŞ Genel Müdürü Kurt: “İstanbul’da her an yıkılabilecek yaklaşık 200 bin yapı var”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki KİPTAŞ, “İstanbul Yenileniyor” kapsamında Kadıköy Kozyatağı Mahallesi’ndeki Bahadır Apartmanı’nın temelini attı. KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, her an yıkılabilecek yapılara dikkat çekerek “Bununla ilgili Büyükşehir Belediyemizin yaptığı bir çalışmaya göre yaklaşık 200 bin yapı olduğu öngörülüyor” dedi.

Haber: ÇAĞATAN AKYOL - Kamera: ONUR DURSUN

(İSTANBUL) - İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki KİPTAŞ, “İstanbul Yenileniyor” kapsamında Kadıköy Kozyatağı Mahallesi’ndeki Bahadır Apartmanı’nın temelini attı. KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt, her an yıkılabilecek yapılara dikkat çekerek “Bununla ilgili Büyükşehir Belediyemizin yaptığı bir çalışmaya göre yaklaşık 200 bin yapı olduğu öngörülüyor” dedi.

İBB iştiraki KİPTAŞ, “İstanbul Yenileniyor” kapsamında riskli yapıların dönüşümüne devam ediyor. İstanbul Yenileniyor’a hak sahipleri tarafından başvurusu yapılan Kadıköy Kozyatağı Mahallesi’ndeki Bahadır Apartmanı’nın yıkımı haziran ayında yapılmıştı. Binanın temeli, KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt’un da katılımıyla bugün atıldı.

ANKA Haber Ajansı’na konuşan Ali Kurt, binayla ilgili şu bilgileri verdi:

“Bahadır Apartmanı, 42 yıllık bir apartmandı. Kısa zaman önce yıkımını gerçekleştirmiştik. Bugün de temelini atıyoruz. Sözleşme imzalamamızla temel atmamız arasında geçen süre 9 ay. 9 aylık sürede yeni ve sağlam konutların inşasına başladık. Bahadır Apartmanı’nın riskini şöyle özetlemek isterim. Bu apartmanın yıkımında çıkan demir numunesi yaklaşık 60 tonken bizim sadece şu anda temelde kullandığımız demir 65 ton. Maalesef kullanılan inşaat malzemelerindeki kalitesizlik ve tabii ki eski mühendislik tekniklerine göre yapılmasından ötürü riskli bir yapıydı ama burada çok şükür ki olası bir afetten önce hak sahiplerimizle uzlaştık. Ortalama 192 bin lira borçlanmayla buradaki vatandaşlarımızı dayanıklı evlerine kavuşturacağız. Burada yaklaşık 150 tane insanımız yaşıyordu. Aslında 150 insanımızın belki de hayatını kurtardık olası bir depremde önce. Burada 42 tane bağımsız birim inşa edeceğiz. Yaklaşık 10 daire fazla yapıyoruz. Bu 10 daireden gelen gelirle inşaatın maliyetini düşürüyoruz.

“Bir dönem deniz kumu malzemeleriyle inşaatlar gerçekleşti”

İnşaat maliyetini yapıyor olmamız ve buradan edindiğimiz gelirle vatandaşların borçlanmalarını düşürüyor olmamız, vatandaşlar için büyük bir avantaj oldu. Aynı zamanda vatandaşlarımızın borçlanmalarını için 24 ay sıfır vade seçeneği sunduk. Burada bile fazla gelen vatandaşlarımız için de uzun vadeli kredi kullanmaları için bankalarda kefalet desteği sunduk KİPTAŞ olarak. 18 ayla 24 ay arasında tamamlamayı düşünüyoruz. Aslında inşaat alanı bizim ölçeğimizde ne kadar küçük gibi olsa da mahalle arası işlerde operasyonları yönetmek biraz zor oluyor maalesef. Çünkü çok ciddi bir yerleşim alanı içerisindeyiz. 18 ayla 24 ay arasında binamızı tamamlarız diye hedefliyoruz. Denize ne kadar uzaktayız ama bir deniz kabuğu ve bu binanın yıkımında betondan çıkan bir parça bu. Herkes bunu biliyor. İstanbul’da belli bir dönemde maalesef deniz kumundan kullanılan malzemelerle inşaatlar gerçekleşti. O zamanın teknolojisi ve imkanları kapsamında buydu. Maalesef İstanbul’daki yapı stoğunun büyük bir kısmı bu malzeme kalitesiyle ayakta duruyor şu anda. Yani potansiyel riskli.”

“35 bin binanın taraması yapıldı”

Kurt, İstanbul genelindeki riskli yapılara ilişkin de şunları söyledi:

“İstanbul Büyükşehir Belediyemizin yaptığı hızlı tarama testleri sonucunda 35 bin binayı tarayabildiler. Burada da bin 556 tane binanın dokunsanız yıkılacak kalitede yapı stoğuna sahip olduğu tespit edildi. Bundan çok daha fazla E sınıfı dediğimiz, yani her an yıkılabilecek riskte olan yapının olduğunu tahmin ediyoruz. Bununla ilgili de Büyükşehir Belediyemizin yaptığı bir çalışmaya göre yaklaşık 200 bin yapı olduğu öngörülüyor. Bunun netleştirilmesi için ilçe belediyelerimizle büyükşehir belediyemiz bir işbirliği protokolü süreçlerine girecek. Bu işbirliği sayesinde tüm yapı stoğunun hepsinin envanteri çıkartılması hedefleniyor. Bu da bize gerçek tabloyu ortaya koyacak ama şu anki çalışmalara göre yaklaşık 200 bin yapının her an yıkılma riski olduğudur.”

“Dönüşümde hedefimiz dar gelirli aileler”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kentsel dönüşüm için başlattığı Yarısı Bizden kampanyasını da Ali Kurt, şöyle değerlendirdi:

“İstanbul Yenileniyor süreciyle biz, inşaat maliyetine riskli yapıları yenilemeyi taahhüt etmiştik. Online bir başvuru sistemi üzerinden bunları yürüttük ve tamamen vatandaş takip ediyordu. Genel seçimden önce bakanlık, buna tabiri caizse rekabet oluşturmak açısından, ki ben bunu çok yanlış görüyorum. Kentsel dönüşümün rekabeti olmaz, işbirliği olur. Yarısı Bizden diye bir kampanya başlattı. Bu da vatandaşta biraz kafa karışıklığına sebep oldu. Orada niyetler iyi olsa da teknik anlamda sürdürülebilir bir sistem değildi. Büyükşehir Belediyesi, temmuz ayında bir destek paketi çıkarttı, mali destek paketi. Bizim destek paketimizle bakanlığın yaptığı kampanya arasından en büyük fark, biz gelir seviyesine göre ve inşaat maliyetleri üzerinden bir dağılım yapıyoruz. Diyoruz ki biz, hane halkı geliri 3 asgari ücretin altında olan, yani dar gelirli dediğimiz vatandaşlar, emeklilerse ekstradan destek oluyoruz. Vatandaşlarımıza inşaat maliyetleri üzerinde yüzde 65 ile 40 arasında bir mali destekte bulunuyoruz. Şimdi bakanlık ne yapıyor? Kim olursa olsun, bunun ekonomik olarak borçlanmayı kaldırabilecek bir kişi dahi olsa 700 bin lira hibe, 700 bin lira da çok avantajlı şartlarda kredi desteği veriyor. Bu güzel gibi geliyor ama bizim hedefimiz burada, dönüşüm süreçlerinde en çok tıkandığımız yer olan dar gelirli aileler olmalı.

“Dar gelirliye çözüm üretemediğimiz zaman uzlaşı sağlayamıyoruz”

Bu kaynakların dar gelirli ailelere kullandırılması gerekiyor. Gelir seviyesi yüksek olan vatandaş, dar geliri olmayan vatandaş zaten bu borçlanma yükünü kaldırabiliyor ama dar gelirliye biz çözüm üretemediğimiz zaman uzlaşı sağlayamıyoruz. Bakanlığın şöyle bir teknik hatası var. 700 bin lira hibe veriyor, 700 bin lira da uzun vadeli bir borçlanma veriyor. 1 milyon 400 bin lira bir destek sunduğunu öngörüyor ama bir inşaat 3 milyona mal oluyor. 2 milyon 100 bin lira ekstra borçlanma var. Bunu nasıl karşılayacak vatandaş? Biz ise inşaat maliyetleri üzerinden bir orandan mali destekte bulunuyoruz. Arasında çok ciddi farklar var. Bizim önerdiğimiz metodolojinin daha gerçekçi ve sürdürülebilir olduğunu düşünüyoruz ama bir süre sonra bizim de kaynaklarımız tükenecek. O yüzden merkezi yönetimle ve özellikle kamu bankalarıyla ortak hareket etmemiz gerektiğini ve bu süreçleri birlikte yürütmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ayrıyeten bakanlığa bir eleştirim daha. Yarısı Bizden diye bir kampanya başlatıyorlar. Tabiri caizse dönüşecek riskli yapıdaki müşteri arıyorlar. Biz de diyoruz ki, bizim elimizde salt çoğunluğu alınmış, yıkım süreçleri başlamış 27 bin 500’ün üzerinde riskli bağımsız birim var. Yani 100 bin insan. Gelin, bu konutları hep beraber yapalım. Bu kaynakları buraya aktaralım ama adaletli bir şekilde aktaralım diyoruz ama bir türlü bu çağrılarımıza cevap bulamadık.”

Ali Kurt, İstanbul Yenileniyor’a 38 binin üzerinde başvuru olduğu bilgisini aktardı, inşaat maliyetlerinin yüksekliğine de dikkat çekti.

“Avantajı her şeyden önce güven”

Apartman yöneticiliği yapan Canan isimli yurttaş, binada çatlaklar ve rutubet görünce KİPTAŞ’a başvurduklarını dile getirdi. Hak sahiplerinden Naci Günaydın da olası Marmara depremine dikkat çekerek “İstanbul Yenileniyor üzerinden müracaatımızı yaptık, beklemeye geçtik. Sonra süreci hızlıca tamamladık. Çok ciddi bir borçlanma çıkmadı. Avantajları her şeyden önce güven” ifadelerini kullandı.