Yurt

İzmir'de kadınlar Narin için ses yükseltti... "Narin'in hesabını soracağız"

İzmir'de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve İzmir Kadın Meclisi öncülüğünde toplanan kadınlar, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 8 yaşındaki Narin Güran'ın katledilmesini protesto etti.

(İZMİR)- İzmir'de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve İzmir Kadın Meclisi öncülüğünde toplanan kadınlar, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde 8 yaşındaki Narin Güran'ın katledilmesini protesto etti.

İzmir'in Konak ilçesinde Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve İzmir Kadın Meclisi öncülüğünde toplanan kadınlar, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde kaybolduktan 19 gün sonra, cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran'ın katledilmesini protesto etti.

"Narin'in hesabını soracağız" yazılı pankartın açıldığı eyleme Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, Karabağlar Belediye Başkanı Helil İnay Kınay, CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurun ile çok sayıda kadın katıldı. Eyleme CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ile CHP İzmir Gençlik Kolları Başkanı Burak Kotan da katılarak destek verdi.

"8 yaşında bir çocuğu daha koruyamadık"

Eylemde konuşan Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu şunları kaydetti:

"Bugün 8 yaşında bir kız çocuğunu ilkokula gidecekken biz onu defnettik. Biz bir çocuğu daha koruyamadık. Pek çok çocuğumuzu koruyamadığımız gibi, kaybettiğimiz gibi ölümüne sebep olduğumuz gibi 8 yaşında bir çocuğu daha koruyamadık. Biz bunun unutulmasına izin vermeyeceğiz. Gerçek katilleri bulunana kadar, adalet önünde hesap verene kadar alanlardayız, meydanlardayız, mahkemelerdeyiz. Biz Narin'in yanındayız. Narin, belki bu dünyadan gitti. Ama onun hakkını korumak, onun adaletini savunmak görevi artık bizde. Bundan sonra bir tane daha çocuğumuz öldürülmesin, bir tane daha çocuğumuz kaydedilmesin diye mücadeleyi bırakmamamız gerekiyor. Yaşam en kutsal insan hakkı. Ve bu ülke çocuklarına yaşam hakkı tanımıyor. Çocuklarının geleceğini elinden alıyor. Biz kız çocuklarını büyüyünce gelin olsun diye değil, büyüyünce meslek sahibi olsun, bağımsız birey olsun, ayaklarının üzerinde dursun diye eğitmek istiyoruz. Yetiştirmek istiyoruz. Bu Anadolu coğrafyasının her köşesinde, her köyünde, her bucağındaki kız çocuğunun canı bize emanet, hepimize emanet. Bundan sonra bu emanetlere daha sıkı sahip çıkmak için, daha çok alanlarda, daha çok meydanlardayız. Birleşeceğiz, ayrılmayacağız ve çocuklarımıza sahip çıkacağız." 

"Biz bu karanlığı boğabiliriz"

Karabağlar Belediye Başkanı Helil İnay Kınay ise şunları söyledi:

"Burada kaç kez eylem yaptık? Kaç kadın için, kaç çocuk için, bu ülkenin her yerinde? Binlerce çocuk, binlerce kadın, binlerce masum öldürüldü. Çuvallara kadınlar kondu, çocuklar kondu. Canlar, masumlar kondu. Mezarlarını bulamadığımız, nerede olduğunu bilemediğimiz, başına ne geldiğini bilemediğimiz pek çok ismin hesabını sormak istedik. Ama sözler bitti. Şimdi herkes bir karar vermek zorunda. Narin ilk değil. Eğer biz sözleri bırakıp daha fazlasını yapmazsak bu karanlık, geleceğimizi, çocuklarımızı, hayatımızı, kadınları, yaşamı, emeği, adaleti özgürlüğü boğuyor. O yüzden şimdi sözlerin zamanı değil. O yüzden şimdi herkesin kendi ailesine kendi çocuğuna, kendi kardeşine, eşine birbirimizin gözlerine bakıp adaleti, aydınlığı, çağdaşlığı savunma zamanı. Başka Narinler olmasın diye, Narinler susmasın diye, Narinler korkmasın diye. Çocuklar işçi olmasın, gelin olmasın, köle olmasın, kadınlar tacize uğramasın, toprağın altında yatmasın diye. Bu ülke kadınıyla, erkeğiyle ayağa kalkmak bu karanlığı boğmak zorunda. Biz bu karanlığı boğabiliriz. Biz bu karanlıktan kendi geleceğimizi çıkarmak zorundayız. Sözleri bırakıp karanlıkta bir aydınlık olacak bu sözleri birlikte büyüteceğiz." 

"Bu çocukları kim nerede, nasıl koruyacak?"

CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurun da şöyle konuştu:

"Devlet üç çocuk doğurun derken bir çocuğu bile koruyamıyorken, bir çocuğun akıbetini 19 gün boyunca bulamıyor, bilemiyor ve bizlere akıbeti konusunda herhangi bir bilgi veremiyorsa bu çocukları kim nerede, nasıl koruyacak? Bizler mi devletten korumamız gerekiyor? Yoksa devlet mi suçlulardan ve suç unsurlarından koruması gerekiyor? Çocuklarımız, en yakınları olan anne, baba, dayı, amca, abi yakın çevresi akrabalarından ya da 20 haneli bir köyde ya akraba ya da birbirini tanıyan komşular arasında kayboluyor ve herkes bu konuda söz birliği içerisinde suspus oluyorsa, kendi kirli düşüncelerini kendi kirli akıbetlerini ve olaylarını, unsurlarını gizlemek adına küçük bir çocuğun akıbeti adına susuyorlarsa akıbeti için birlik olmayıp kendi kirli zihniyetleri adına susmuş oluyorlarsa bu devlet olarak da sorgulanmıyorsa biz kadınlar biz duyarlı insanlar halk olarak, vatandaşlar olarak sorgulamalıyız. Evet bugün Narin toprağa verildi. Hepimizin canını acıtan bir görsel vardı ki 8 yaşındaki bir kız çocuğunun tabutunun üzerinde bir duvak vardı. Bu yaşadığımız coğrafya içerisinde bu karanlık zihniyetin kız çocuklarını koyduğu yeri bize çok güzel göstermiş oldu. 8 yaşında bir kız çocuğunu öğretmen, doktor, mühendis gibi geleceği daha aydınlık yarınlara ulaşacağı yerlerde değil sadece anne olarak sadece gelin olarak büyüttüklerini ve sadece gelin olarak gördüklerini bir kez daha görmüş olduk. Maalesef bu karanlık zihniyet yok olmadıkça bu karanlık zihniyeti el birliğiyle dur demedikçe ve cezalı olanlar caniler, karanlık zihniyet maalesef ki yeterli cezaları almadıkları ve ödüllendirir gibi az miktarda cezalar aldıkları sürece bu olayların sonu gelmeyecek gibi görünüyor. Lanet olsun sizin zihniyetinize. Lanet olsun sizin törelerinize, lanet olsun sizin varlığınıza diyoruz" ifadelerini kullandı.

"Sorumlulardan hesap sormaya geldik"

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir Sözcüsü Tülin Osmanoğulları da, "Biz bugün buraya hesap sormaya geldik. Narin'in gerçek katillerinden, sorumlulardan hesap sormaya geldik. Narin'in katilleri kutsal aile diye kadınları evlere hapis edenlerdir. Aileyi güçlendireceğiz diye evlere reisler atayan, reislerin sırtını sıvazlayanlardır. Biz hesap sormak için buradayız. Narin'in bugün cenazesini hepimiz gördük. Sayın Aile Bakanı, siz korumakla yükümlü olduğunuz çocuğun cenazesindeydiniz. Tabutunda gelinlik vardı. O çocuk yaşıyor olsaydı bugün okula başlayacaktı. Üzerinde önlüğü, çantası, kalemi olacaktı. Tabutuna gelinlik koymak işte sizin zihniyetiniz bu" dedi.