Gündem

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tugay: "İzmir için biz planımızı yaptık. Hiçbir hayvanı katletmeyi düşünmüyoruz"

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, sokak hayvanlarıyla ilgili yeni yasaya ilişkin “Yeterli önlemi almayan bir merkezi hükümet, şu anda bütün yükü belediyelerin üzerine yıkıp hiçbir kaynak sağlamadan yerel yönetimlere bu işi iyice problemli hale getirdi. İzmir için biz planımızı yaptık. Gerekeni yapacağız ve hiçbir hayvanı katletmeyi filan düşünmüyoruz” dedi.

Haber: TENZİLE AŞÇI Kamera: ÖZGÜR ŞENGÜL

(İZMİR)- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, sokak hayvanlarıyla ilgili yeni yasaya ilişkin “Yeterli önlemi almayan bir merkezi hükümet, şu anda bütün yükü belediyelerin üzerine yıkıp hiçbir kaynak sağlamadan yerel yönetimlere bu işi iyice problemli hale getirdi. İzmir için biz planımızı yaptık. Gerekeni yapacağız ve hiçbir hayvanı katletmeyi filan düşünmüyoruz” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, yerel ve ulusal gündemde yer alan konulara ilişkin ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.

“Siyasi başarının yolu başka bir şey olarak görünmeli”

Sokak hayvanlarına ilişkin yasa konusunda hükümeti eleştiren Tugay, şunları söyledi:

“Bu konu hepimizin bireysel merhametinin ötesinde yaklaşılması gereken, tek sağlık anlayışıyla yönetilmesi gereken bir konu. İçinde yaşadığımız dünyadaki tüm canlılar yaşama hakkına sahip ve sağlıklı olmaları için hepimizin çaba göstermeleri gereken canlılar ve bizim onlara da ihtiyacımız var. Burada kent yaşamı içerisinde ya da bizim kendi yaşam alanlarımız içerisinde insanların hayatını tehdit edecek sağlıksız bir durum istemeyiz. Ancak bunun için de yine olmaması gereken bir katliama doğru asla gitmeyi kabul edemeyiz. Böyle bir şey mümkün değil.

Şu bir gerçek… Sahipsiz bir hayvanın çoğalması yeni sahipsiz hayvanlar demek ve o gariban küçük canlıların aynı zamanda her türlü tehlikeye açık bir yaşam içerisinde girmesi demek. O yüzden mutlaka ve acilen kısırlaştırılmamış tüm sokak hayvanlarının kısırlaştırılması gerekiyor. Buralarda neden olduğunu anlamadığım bir şekilde doğrudan belediyeler suçlanıyor ama belediyeler kendilerine bağlı olmayan bir sürü kurumun, bir sürü yükünü üzerinde taşıyor. İnsanlar yoksullaşıyor. İşsiz hale geliyor. Bir sürü sorun yaşanıyor. Yani madde bağımlılığından tutun her türlü sağlık problemine kadar her türlü konuda belediyeler bir yerde harekete geçmek durumunda kalıyorlar. Bu kadar ağır yükler belediyelerin üzerindeyken belediyelere yeni kaynaklar sağlamadan böyle mucize yaratır gibi şeyler yapmaları isteniyor. Bence merkezi hükümet sokak hayvanlarının sağlıklı olmasıyla ilgili, kısırlaştırılmasıyla ilgili, aşılanmasıyla ilgili çok daha etkili önlemler alabilirdi bugüne kadar. Yani belediyeleri suçlamak ve şu anda belediyelerin üzerine yükü yıkmak kolay geliyor olabilir. Ama halen ülkemizde hayvan satışı serbest, üretimleri serbest. Bunlarla ilgili çok daha etkili önlemler alınabilirdi zamanında ve kontroller yapılabilirdi. O zaman bu hale gelmezdi konu.

Planımızı yaptık, hiçbir hayvanı katletmeyi düşünmüyoruz”

Yani bugün yeterli önlemi almayan bir merkezi hükümet, şu anda bütün yükü belediyelerin üzerine yıkıp hiçbir kaynak sağlamadan yerel yönetimlere bu işi iyice problemli hale getirdi. İzmir için biz planımızı yaptık. Gerekeni yapacağız ve hiçbir hayvanı katletmeyi filan düşünmüyoruz. Diğer taraftan bu yasanın bizi zorlayacak bazı yönleri olduğunu da biliyoruz tabii ki. Belediyelerin bugün çoğunluğu CHP’li belediye başkanlarında olduğu için belediyeler üzerinden ortaya konan her türlü eylem daha çok CHP’yi etkileyecek gibi görünüyor. Ama ben kendimize arkadaşlarımıza inanıyorum. Biz bu süreci iyi yöneterek geçiririz. Siyasi başarının yolu başka bir şey olarak görünmeli.”

“Memurların maaşlarını sosyal denge tazminatıyla artırarak çözebileceğimiz bir sorun yok ortada”

Bir süredir belediyede çalışan memurlarla yaşanan sosyal denge tazminatı krizine de değinen Tugay, uzlaşı çağrısını yineleyerek şu ifadeleri kullandı:

“Ben içinde bulunduğumuz şartlarda yapabildiğimiz en iyi teklifi yaptım. Sendikanın, memur arkadaşlarımızın buna olumlu yaklaşmasını bekliyorum. Verdiğimiz teklif Türkiye'de büyükşehir belediyeleri arasında teklif edilmiş en yüksek rakamdır. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin en yakınındaki bile binlerce lira daha aşağıda. Yasal sınırın üzerine çıktık. Kabul etmelerini bekliyorum. Genel anlamda daha fazlasını yapamayacağımızı memur arkadaşlarımızın çoğu anladılar. Genel olarak ülkede insanların alım gücünde düşüş var. Ve belediye bütçeleri de gerçekten çok sorunlu. Diğer taraftan insanların sorunlarının çözümü, sadece maaşlarındaki birkaç bin lira artma ve azalmayla olacak gibi durmuyor. Yani yapmamız gereken şey Türkiye'nin ekonomik tablosunu düzeltmek için hep beraber bir irade ortaya koymak. Sadece belediyede çalışan memurların maaşlarını sosyal denge tazminatıyla artırarak çözebileceğimiz bir sorun yok ortada. Ülkenin ekonomisinin düzelmesi tabii ki en çok ihtiyacımız olan şey. Bu arada devletin biraz daha fedakarlık yaparak hem belediyelere daha fazla kaynak sağlaması hem de memurların ve diğer çalışanların maaşlarını daha fazla yükseltme, enflasyonu durdurmayla ilgili düzenlenmiş yapması gerekiyor. Bu konuda ben aslında birlikte hareket edelim diyorum. Bu süreç düzelene kadar da kendi çalışanlarımızı rahatlatmak adına ilave önlemler alabileceğimizi düşünüyorum.”

“Buralarda geri adım atmayı düşünmüyoruz”

Kamuda tasarruf genelgesinin belediyeye etkisine ilişkin de konuşan Tugay, ‘sosyal hizmet’ vurgusu yaparak şunları kaydetti:

“Biz tasarruf genelgesi yayınlanmadan önce zaten kendi tasarruf tedbirlerimizi almıştık. Dolayısıyla bizi aslında çok fazla kısıtlayan bir şey oldu diyemem. Temel ve önemli belediyecilik hizmetlerinden hiçbirinden geri adım atmış değiliz. Tam tersine aslında daha fazla çalıştığımız bir süreç var. Sosyal hizmetlerde hedefimiz daha yukarıya gitmek. Onun için şu anda hazırlık yapıyoruz. Yani ben bir an önce yoksul, ihtiyaçlı ya da eğitim döneminde olduğu gibi özel ihtiyaç olduğu dönemlerde vatandaşlarımıza daha fazla katkı verelim istiyorum. Ama bunun için elimizde şu anda sağlıklı bir envanter yok. O envanter çalışması için uğraşıyoruz. Yani bayramda mesela sosyal yardım için bir liste oluşturulmuş. O listeyi arkadaşlarımız incelediğinde önemli sayıda insanın şu anda ihtiyaçlı durumda olmadığını gördüler. Bunlar pandemi döneminde yardım yapılanlar üzerinden hazırlanmış bir iş. O yüzden durdurduk onu. Çünkü ihtiyacı olmayan insanlara belediyenin kaynağını aktarmak istemedik. Şu anda arkadaşlarımız kimlerin ihtiyaçlı olduğuna dair saha çalışmasını yapıyorlar. Bunlar bittiği zaman onlar devam edecek. Eğitim Destekleri Müdürlüğü oluşturduk. Çok daha fazla öğrenciye ihtiyaçları oranında maddi yardımda bulunacağız. Yani temel belediyecilik hizmetlerinin üzerine sosyal yardım hizmetlerini artırarak devam eden bir belediye olacak İzmir Büyükşehir Belediyesi. Buralarda geri adım atmayı düşünmüyoruz.”

“Yarım bırakılmış, devam etmekte olan projeleri durdurmuyoruz”

Tugay, önceki dönem projelerinin devam ettirilmediği eleştirilerine ilişkin şunları söyledi:

“Bazı gerçek dışı iddialar var. Bunlar doğru değil. Yani cevap vermeye bile değer görmüyorum açıkçası. O yüzden bu konuda konuşmuyorum. Diğer taraftan da üçüncü tasarruf yapmadığımız alanda söyleyeyim. O da bize yarım bırakılmış, devam etmekte olan projeleri durdurmuyoruz. Onlar bir an önce bitsin diye de çaba gösteriyoruz. Mesela Buca Tüneli, yani hiç olmadığı kadar hızlı ilerliyor şu anda. Buca Metrosu gibi şeyler. Olmayan belediye binamızı yapacağız. Çünkü yıkıldı ve yerine yeni bir belediye binası yapılmadığı için şu anda çalışanlarımız hollerde maalesef kötü şartlarda çalışmak zorunda kalıyorlar. Yarım kalan opera binası var. Onunla ilgili de süreç ilerleyecek. Yarım bırakılan hiçbir şeyi o şekilde ortada bırakmayacağımızı da emin olabilir insanlar. Bu alanlarda bir tasarrufumuz yok.”

“Hak sahibi olan herkesin daireleri mümkün olan en kısa zamanda yapılacak”

Büyükşehir’in kentsel dönüşümde uyguladığı kooperatif modeline ilişkin endişelere değinen Tugay, şu ifadeleri kullandı:

“Ben kooperatif modeli yanlıştır demiyorum. İki tane konu var. Bir tanesi bazı noktalarda uygulamanın hukuki sorunları olduğu iddiası var. Bu iddiayı ortaya koyan kurumlar Sayıştay, belediyeyi denetlemeye gelen müfettişler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi kurumlar. Bu kurumlar bu insanlar bunları söylerken bunlara kulak vermek zorundayız. Konuya baktığımız zaman bazı noktalarda düzeltme ihtiyacı olduğunu da görüyoruz. İkincisi taahhüt edilen süreler var ve o sürelerde bitirilmemiş durumda. Bu nedenle biz bir karar almak zorunda kaldık. Bir taraftan üzerimize bir hukuki baskı vardı. Diğer taraftan projeler taahhüt edildiği sürelerle bitmediği için de haklı olarak hak sahiplerinin ve vatandaşların endişeleri vardır. Bunlardan dolayı sözleşmelere yeniden gözden geçirmek üzere feshedelim. Hem hukuki olarak doğru zemine oturtalım hem de aksayan nereler varsa bunlara müdahale edelim ve sistem doğru zamanda dairelere teslim edilmesini ve bitirmesini sağlasın diye çaba gösteriyoruz. Şunu hiç kimse düşünmemeli. Hak sahibi olan herkesin daireleri mümkün olan en kısa zamanda yapılacak ve bitirilecek. Bunun teminatı biziz. Bunu doğru şekilde yapacağız. Yani bununla ilgili kontrolü belediye eline alacak. Tahmin ediyorum bu süreç çok daha hızlanacak.”