Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, aralarında Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın da bulunduğu 6 siyasetçiye ‘hakaret' ettiği gerekçesiyle yargılandığı davada hakim karşısına çıktı. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un katıldığı bir televizyon programındaki konuşmasında, bazı milletvekillerine hakaret ettiği gerekçesiyle ‘hakaret' suçundan dava açılmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Başbuğ'un kullandığı ifadelerde ‘zincirleme şekilde kamu görevlisine hakaret' suçunu işlediği gerekçesiyle 1 yıl 5 aydan 4 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti. Başbuğ'un hakaret suçunu Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile AK Partili Ahmet Aydın, Mustafa Elitaş, Abdurrahman Müfit Yetkin, Mehmet Ceylan ve Yahya Doğan hakkında işlediği iddia edilmişti. Ankara 75. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada Başbuğ ve taraf avukatları salonda hazır bulundu. Mahkeme, duruşmanın kapalı görülmemesine rağmen duruşma salonuna basın mensuplarını almadı. "Ciddi şüpheler duyuyorum ama kimseyi suçlamıyorum" Duruşma sonrası açıklama yapan Başbuğ, 2008-2010 yıllarında TSK'ya karşı yürütülen komploların en ağır dönemi olduğunu belirterek, “26 Haziran 2009 günü özellikle Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) 250. maddesinin 3. fıkrasında bir değişiklik yapıldı. Bakın bunun altını çiziyorum, bu CMK 250. maddenin 3. fıkrasında yapılan değişiklik her şeyden evvel anayasanın 145. maddesine aykırıydı. Ayrıca CMK'da yapılan değişikliğin zamanlamasında ve bu yasa değişikliklerinde kimlerin faydalandığına baktığımız zaman karşımıza ilk faydalananlar 4 tane FETÖ'nün azılı militan savcısı çıkıyor. Ben de bir sade vatandaş olarak soruyorum bu olayda hiç mi şüphe duymuyorsunuz veya hiç şüphe duymayacak mıyız? Benim söylediğim bu. Ben burada ciddi şüpheler duyuyorum ama kimseyi suçlamıyorum. İçerde verdiğim savunmada da kişisel olarak kimseyi suçladığım yoktur. Benim bütün istediğim bu yasa değişikliği teklifini ilk gündeme getiren, bu yasa değişikliği ilk kaleme alanlar kimlerdir bu araştırılsın, incelensin diyorum. Bütün istediğim bu. Bu da benim o döneme komutanlık sorumluluğu taşıyan birisi olarak bunu sormak, gündeme getirmek, araştırılmasını istemek hakkım değil sorumluluğumdur” dedi.