Gündem

Hukuk meslek örgütleri Ankara Adliyesi önünden seslendi: Çocuklar için güvenli, eşit, özgür bir yaşam ve adalet istiyoruz

IŞİD terör örgütü tarafından kaçırılarak derin internette satışa çıkarılan Ezidi kız çocuğuyla ilgili davanın duruşması öncesi Ankara Adliyesi önünde toplanan avukat örgütleri Diyarbakır'da katledilen Narin Güran'ı da anarak "Çocuklar için güvenli, eşit, özgür bir yaşam ve adalet istiyoruz" dedi.

(ANKARA) - IŞİD terör örgütü tarafından kaçırılarak derin internette satışa çıkarılan Ezidi kız çocuğuyla ilgili davanın duruşması öncesi Ankara Adliyesi önünde toplanan avukat örgütleri Diyarbakır'da katledilen Narin Güran'ı da anarak "Çocuklar için güvenli, eşit, özgür bir yaşam ve adalet istiyoruz" dedi.

IŞİD terör örgütü tarafından kaçırıldıktan sonra kaçak yollarla başka bir IŞİD’li tarafından Türkiye’ye getirilen ve derin internette satışa çıkarılmasının ardından operasyonla kurtarılan Ezidi kız çocuk ile ilgili davanın 7'nci duruşması Ankara Adliyesi 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Adliye önünde bir araya gelen hukuk meslek örgütlerinden avukatlar, duruşma öncesinde basın açıklaması düzenledi.

"Çocuklar için güvenli, eşit, özgür bir yaşam ve adalet istiyoruz" başlıklı ortak basın açıklamasına Ankara Barosu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD )Ankara Şubesi, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, Toplumsal Hukuk, Adalet İçin Hukukçular ve Demokrasi İçin Hukukçular katıldı. Açıklamda, "Kirli ve karanlık ellerinizi çocukların üzerinden çekin. Bugün, Ankara Adalet Sarayı önünde IŞİD çeteleri tarafından bebek yaşta esir alındığı, 21'inci yüzyılda bir köle olarak satıldığı, ailesinden, doğduğu topraklardan kaçınılarak derin internette satışa sunulduğu belirtilen Ezidi bir kız çocuğunun kapalı kapılar ardında devam eden, kadınlardan, kamuoyundan kaçırılan davasının 7'nci duruşması için buradayız" denildi.

Diyarbakır'da cansız bedenine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran'ın anıldığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Geçtiğimiz günlerde ise hepimiz kendi köyünde şüpheli şekilde kaybolmasının ardından tam 19 gün boyunca sözde 'altına bakılmadık taş bile bırakılmadan aranan' 8 yaşındaki Narin'in cansız bedenini toprağa vermenin üzüntüsünü, acısını, öfkesini yaşadık. Narin, kendi köyünde, evinden sadece 3 km uzaktaki bir dere yatağında, bir çuval içerisinde bulundu. Bir çocuk daha Devlet-Aile-Tarikat üçgeninde hayattan kopartıldı. Narin ilk değildi. 2024 yılının ilk 7 ayından en az 14 kız çocuğu öldürüldü. FISA Çocuk Hakları Merkezi'nin yalnızca medyada yer alan haberleri tarayarak elde ettiği bilgilere göre 2022 yılından bu yana en az 133 çocuk ev içi şiddet sonucu, çocuk cinayetlerinde veya şüpheli ölümler nedeniyle hayatını kaybetti. 2024 yılının ilk 6 ayında 32 çocuk intihar ederek hayatına son verdi. 17 çocuk şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Sadece 2023 yılında 66 binden fazla çocuğa yönelik cinsel istismar davası açıldı. Kolluk görevlilerine ulaşabilen cinsel suç mağduru çocuk sayısı 10 yılda 3 katına çıktı."

Açıklamada, bu sayıların çocukların korunamadığına net bir gösterge olduğunu belirten hukukçular, "çocuklara yönelik her türlü suça karşı yargı makamlarının en üst düzeyde hassasiyetle davranması için tüm yetkilileri adım atmaya çağırıyoruz" vurgusu yaptı. "Bugün Narin'in, Leyla'nın, Cemile'nin, Berkin'in, Uğur'un katilleri hala tam ve açık şekilde tespit edilip cezalandırılmadı" denilen açıklamada çocuklara karşı işlenen suçlarda bir cezasızlık politikası olduğu, ödül gibi cezalar ya da beraat kararlarıyla faillerin suça teşvik edildiği savunuldu.

"Tüm siyasiler, bürokratlar ve yargı mensupları çocuk cinayetlerine karşı çok net bir tavır gösterilmeli"

Basın açıklamasınn ardından Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu da bir konuşma yaptı. Köroğlu, "Şimdi bir cinayetle daha karşılaştık. Hala soruşturmaya dair net bir açıklama yok. Aile içi mesele mi diyeceksiniz? Eğer gerçekten yeryüzünde bir savaş verecekseniz, bu çocuklar için olmalı. Artık yeter! Bu ülkede çocuklarımızı yaşatabilmemiz için verdiğimiz mücadelenin bir anlamı olmalı. Eğer anlamı yoksa oturduğunuz o koltukların, görevlerinizin, aldığınızı söylediğiniz sorumluluğun da hiçbir değeri yok demektir. O yüzden tüm siyasilerin, bürokratların, yargı mensuplarının artık çocuk cinayetlerine, çocukların kaybolmasına ve istismar edilmesine karşı çok net bir tavır gösterilmeli" ifadelerini kullandı.