HABER: KADİR DEVİR / KAMERA: GURBETELLİ YALÇIN
(ANKARA) - Mevsimlik tarım işçisi olarak yer yıl memleketlerinden binlerce kilometre uzağa ekmek parası için göç eden tarım işçilerinin yaşadığı onlarca zorluğa bu yıl yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı da eklendi. Yaşamlarını sürdürdükleri çadırlarda barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi sorunlara karşı göğüs germek durumunda kalan tarım işçileri, alım gücünün düşmesi nedeniyle kara kara bir sonraki yılın hesabını yapıyor. Tarım işçisi Şeyhmus Cengiz, “Bir teneke yağ alıyorum 1000 TL yevmiye 600 TL, inan ki çocuklara doğru dürüst bir şey alamıyorum. Yetmiyor, şimdi eşyalar fırlamış. Bin liraya bir poşet dolduramıyorum” dedi.
Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinden Ankara'nın Şereflikoçhisar ilçesine göç eden mevsimlik tarım işçileri göç yolundan dönüş yolculuğuna kadar onlarca sorunla karşı karşıya kalıyor. Evlerinden binlerce kilometre uzağa yapılan göç sonunda mevsimlik tarım işçileri altyapının olmadığı arazilere kurdukları çadırlarda yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Sabah 06.00'da gün doğarken başlayan mesaileri akşam 19.00'a kadar devam ediyor. Zorlu çalışma koşulları sonunda işçilerin kazandığı yevmiye ise 500-600 lira arasında değişiyor. Ailelerin çocuklarıyla yaptıkları bu göçte eğitim, sağlık, barınma, beslenme, mevsim şartları, sigortasız çalışma en önemli sorunlar arasında yer alırken artan alım gücü tarım işçilerinin yevmiyesini pula çeviriyor.
Ailesiyle birlikte Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinden Şereflikoçhisar'a mevsimlik tarım işçiliği yapmak için göç eden Hacı Kurt, artan hayat pahalılığını ve mevsimlik tarım işçilerinin yaşadıkları zorlukları şu cümlelerle aktardı:
"Geçen sene de burada topladık bu sene de burada topluyoruz ama geçim biraz zor. Her şey pahalı oldu. Yevmiye şimdi 600 TL bir yağ tenekesi 1000 lira. Geçen sene 305 liraydı yevmiye, yağ tenekesi 750-800 gibiydi. Geçen sene yine kurtarıyordu, bu sene hiç kurtarmıyor. Ne yapalım, sonumuz nereye kadar gidecek? Sen bir düşün, çadırda zaten hayat yok, sıcak, ekmek yok. Tarım işçisini görüyorsun. Çocukları okula gönderiyoruz, bir de bunların okuması var. Gel de çalış, gel de karın doyur. Bu halimiz nereye kadar gidecek. Sigortalı işimiz olsaydı, orada fabrikalar olsaydı, kendi evimizde çalışsaydık, çocuklar okuluna gider biz sabah işimize gider akşam evimize gelirdik. Burada biz tarlanın içinde soğanla, yılanla, akreple boğuşuyoruz. Bir iş olsa sabah işine gidersin, akşam evine gelirsin bir evin olur. Biz 6 ay çadırdayız. Ne sabahı, ne gecesi ne de gündüzü var. Çadırda hayat zor. Şimdi soğan para etmese biz de mağduruz. Soğan para etsin ben de kazanırım o da kazansın, hepimiz kazanırız. İnşallah para etsin."
Neşet Noyanlı eşi ve 4 çocuğu ile birlikte soğan tarlasında çalışan tarım işçilerinden bir diğeri. Kazandıkları para ile birikim yapamadığını vurgulayan Noyanlı, çiftçinin de kazanmadığını belirterek şöyle konuştu:
"İdare edebiliyoruz, tam değil normal oluyor. 6 kişi beraber çalıştığımız için idare oluyor. Arkamıza bir şey attığımız yok zaten aldığımızla sadece geçimimizi yapıyoruz başka bir şey yok. Her şeyin sıkıntısı var buranın, doğru düzgün bir iş yok zaten. Sabahtan akşama kadar söküm yapıyoruz, makas yapıyoruz çuvallıyoruz. Düşün yevmiye 300-400 TL bir çuval un olmuş 750 TL nasıl kurtaracak? Mal sahibi de kazanmıyor, bizim gibi o da zarar ediyor. Elde bir şey yok, boş iştir. Şu andaki durumda yevmiye en az 750-800 TL olması lazım, kişi başı öyle olacak ki kurtaracak. Mal sahibi de kurtarmıyor, soğan şimdi kilosu 4 TL, hal pazarında 10 TL soğanın fiyatı 15'ten az olmamalı ki adamı da kurtarsın. Bir ay sonra artık kış eve gideceğiz, evde de iş yok. Zaten 6 ay evdeyiz, 6 ay buradayız. Kazmasını, çapasını her şeyini yapıyoruz. Soğanı topluyoruz, gidip 6 ay evde kalıyoruz. Bizim orada fabrika yok zaten. "
"Geçen yıl aldığımız yevmiye yetiyordu her şey bu kadar pahalı değildi"
Ailesinin geçimine katkı sağlamak için eğitim hayatından vazgeçen 18 yaşındaki İsmail Kurt artan hayat pahalılığı karşısında aldıkları yevmiyenin yetmediğini ifade ederek açıklamasında şunları söyledi:
"Tarım işi için, ekmek parası o yüzden okulu bıraktık. Geriye dönecek olsam tekrar okumak isterim ama maalesef artık öyle bir şansımız yok. O yüzden mecburen çalışacağız, yapacak bir şey yok. Polis olmak isterdim de o da kısmet değilmiş ne yapalım, tarım işi için gördüğün gibi okulu bıraktık. Kısmet değil işte. Yetmiyor da çalışıyoruz işte, yettiği kadar. Kişi başı 600 lira yevmiye alıyoruz 4 kardeş, annemle babam burada altı kişiyiz toplamda. Zaten burada çalıştığımız 4-5 ay fazlası yok. Kışın eve gidiyoruz tekrar soğan sezonunun başlamasına kadar. Kışın evde yapacak bir iş yok köyde hayvancılıkla uğraşıyoruz. O da yetmiyor tabi. Geçen yıl aldığımız yevmiye yetiyordu her şey bu kadar pahalı değildi, masraf çok yoktu. Bu sene yevmiye arttı ama yine de yetmiyor. Masraf çok, yetmiyor."
"Çocuklara doğru dürüst bir şey alamıyorum"
6 çocuğu ve eşi ile birlikte soğan tarlasında çalışan Şeyhmus Cengiz, çocuğunun üniversite kazandığını fakat bu duruma sevinemediğini aktardı. Cengiz, şunları söyledi:
"Tarım işçisiyim gelip soğanlara giriyoruz. Soğanlardan sonra eve gidiyoruz. Hanımla beraber 8 kişiyiz, 6 çocuğum var altısı okula gidiyor. Okuldan 1 ay önce çıkarıyoruz, 2 ay sonra yine okula gönderiyoruz. İşimiz bitince yine okula gönderiyoruz. Şimdi tarlada sürünüyoruz. Bak okula gidecek bir de onu düşünüyoruz. Ona harçlık var, bakım var. Bakım biraz zor oluyor. Kazanmış İstanbul’a gidecek, biz burada kendimizi doyuramıyoruz orada onu nasıl doyurabiliriz? Bakmak öyle kolay değil. Gel git yaparak zorla karnımızı doyuruyoruz. Bir teneke yağ alıyorum 1000 TL yevmiye 600 TL, inan ki çocuklara doğru dürüst bir şey alamıyorum. Yetmiyor, şimdi eşyalar fırlamış. Bin liraya bir poşet dolduramıyorum. Ne ona yetecek ne bize yetecek. Yevmiye diyor 600 TL, ben sabahtan akşama kadar çalışıp 6 kişiyle ne kazanacağım? Ondan sonra diyorlar ki 'bunlar seyahate çıkıyor, alışmışlar seyahate çıkıyorlar' kendisi seyahate gelsin göreyim, bu soğan nasıl seyahat oluyormuş."
" Yevmiye zammı yüzde 1 ise sebze 2 katı zam alıyor"
Mehmet Kurt, mevsimlik tarım işçilerinin yevmiyelerine yapılan zammın yüksek enflasyon karşısında ezildiğini belirterek şöyle konuştu:
"Oradan yola çıkarken zorluklar başlıyor. Çoğu arkadaşımız yolda trafik kazasında hayatını kaybediyor, çoluk olsun çocuk olsun büyük küçük fark etmiyor yani. İkinci bir husus biz buraya geldiğimizde yerleşim alanı olarak tuvalet, odun, banyo her türlü sıkıntısı var. Bu işte en çok zorlanan bayanlar. Zorluk onlara göre biraz daha fazla. Tarlada bizle birlikte çalışıyorlar, akşam eve geldiğimizde biz bir kenara çekilip dinleniyoruz. Onlar bulaşık, çamaşır, yemek hepimizden önce uyanırlar sabah, akşam hepimizden sonra yatarlar. Bu mevsimlik tarım işçiliğinde en çok zorlanan bayanlar. Yevmiye geçen seneye göre zam alıyor ama yevmiyenin zam aldığı yüzde 1 ise işçinin ihtiyacı yemek, sebze 2 katı zam alıyor. Örneğin seçen sene 600 TL ise bu sene 700 ise erzak 2 katı daha pahalı oluyor. Bugün tarlada benim mahsulüm 5 liraya gidiyorsa pazarda 20 liraya satılıyorsa bunda bir film var demektir. Komisyoncuya, aracıya kazanma demiyorum 10 kazanacağına 5 kazan. Büyükşehirlere baktığın zaman millet pazardan istediği kadar erzak alamıyor, sebze ve meyve alamıyor. Bu da aradaki komisyonculardan kaynaklanıyor. Tarlada çürüyor ama gel gör ki büyükşehirlerde insanlar alamıyor. Mahsulü yetiştiriyor adam, tarlada kalıyor bu da otomatik olarak mevsimlik işçiye yansıyor. Adam malını tarlada satabilse yevmiye 700 ise 800 ya da 1000 olur, bize de faydası olur."