Haber-Kamera: Hakan KAYA

(İSTANBUL)- İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde patlayan lağım suyunu temizlemek amacıyla indirildiği kanalizasyonda kaptığı enfeksiyon sonucu 28 yaşında hayatını kaybeden taşeron işçi Zafer Açıkgözoğlu, ölümünün 10'uncu yılında sağlık meslek örgütlerince çalıştığı hastanede anıldı. Açıkgözolğu'nun ölümüne neden olduğu öne sürülen alana gelen sağlık meslek örgütleri, kanalizasyon rögar kapağına karanfiller bıraktı.

Çalıştığı İstanbul üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde 14 Haziran 2013 tarihinde patlayan lağım suyunu temizlemek için indirildiği kanalizasyonda kaptığı enfeksiyon nedeniyle karaciğer yetmezliğine yakalanan taşeron işçisi Zafer Açıkgözoğlu 18 Ağustos 2014 yılında hayatını kaybetmişti. Sağlık ve Sosyal Hizmetler Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul şubeleri, İstanbul Tabip Odası ve İstanbul İSİG Meclisi üyeleri Açıkgözoğlu'nu ölümünün 10'uncu yılında Çapa Tıp Fakültesi önünde anma töreni düzenledi. 

"Zafer'i aramızdan alan göstermelik uygulanan işçi sağlığı önlemleridir"

 İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Araştırma Görevlisi Dr. Coşkun Canıvar, "Bu olayda başından sonuna kadar baktığımız zaman aslında Zafer’i aramızdan alan ihmal edilen, kağıt üstünde yapılan, göstermelik uygulanan işçi sağlığı önlemleridir O işçi sağlığı uygulamalarının idarecisidir, o taşeron şirketin yöneticileridir, Zafer’i aramızdan alan. Hiç kuşkusuz ki o yöneticilerin de aslında doğrudan içerisinde bulundukları bu sağlıktaki emek rejimidir. Son derece despot, son derece baskıcı, çalışanların hiçbir denetim haklarına müsemaha göstermeyen, buna hiçbir tahammülü olmayan bu emek rejiminin tam da kendisidir aslında Zafer’i aramızdan alan. Zafer’i kaybettiğimizden bir yıl önce monoblok binasının altıncı katında Serkan Borucu arkadaşımız yüksekten düşerek hayatını kaybetmişti. Çapa aslında bizim için 3 yıl içerisinde iki iş cinayetinin yaşandığı bir hastaneydi. Yasalar, yönetmelikler kağıt üstünde kaldıkça, idareciler, şirket sahipleri, kapitalist sınıf patronlar bunları sadece göstermelik olarak uyguladığı sürece bizi iş cinayetlerinden, iş kazalarından, meslek hastalıklarından aslında koruyacak hiçbir mekanizma yok" dedi.

"Öfkeliyiz çünkü gencecik bir insanı kaybettik"

İSİG Meclisi'nden avukat Onur Deniz ise aradan geçen 10 yıla rağmen olayın iş kazası olup olmadığının belirlenemediğini söyleyerek, “Hukuki süreç devam ediyor. Öfkeliyiz, çünkü gencecik bir insanı kaybettik. Çok genç, tecrübesiz, işe yeni başlamış, işten atılmaktan korkuyor, işi olmayan bir şeyi yapmaya zorlanmış, hiçbir eğitim verilmemiş, hiçbir ekipman sağlanmamış ve göz göre göre kaybediyoruz. Zafer’i unutmadık, unutmayacağız” diye konuştu.

"Adalet yerini bulsun!"

Zafer Açıkgözoğlu'nun babası Abdullah Açıkgözoğlu da davadan asla vazgeçmeyeceğini belirterek, "Ben bir acı yaşadım. Çok büyük bir acı. Ama bu acı hastalanıp da ölmek değil, benim oğlum kurban gitti. Hiç görevi olmayan yere koydular. Benim oğlum akşam geldi ayakları yara içindeydi. Adaletli davranılmadı. 12 bin lira nedir? Bir insanın cezası bu kadar mı yani? 29 yaşındaki bir gencin değeri bu kadar mı? Adalet yerini bulsun" diye konuştu.

"Zafer'in anısını yaşatmaya devam edeceğiz"

Sağlık ve Sosyal Hizmetler Emekçileri Sendikası (SES) İstanbul Şubeleri adına açıklama yapan Aydın Erol ise şöyle konuştu:

"Biz biliyoruz ki Zafer bir yıl içerisinde hayatını kaybetti. O dönemde de liyakatsiz yöneticiler, o zaman taşeron yöneticilerle birlikte çalışıyordu. O liyakatsiz yöneticiler ne yazık ki halen görev yapmaya devam ediyor. Yargılanmaları gereken, gerçekten de ceza almaları gereken aynen madenlerde olduğu gibi buralarda da bir şekilde suç almalarını engellemek için, yine orada hukukun işlemediğini, yine güçlünün yanında hukukun olduğunu görüyoruz. Biz Zafer’in anısını yaşatmaya devam edeceğiz. Bizim mücadelemizde bir simge olarak kalmaya da devam edecek."

Taşeron sistemini eleştirdi

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Ertuğrul Oruç da sağlıkta taşeron sistemini eleştirerek şu ifadeleri kullandı:

"2002 yılında AKP iktidara geldiğinde ve sağlıkta dönüşüm programını açıkladığında sağlıkta taşeron diye bir sistem yoktu. Sağlıkta dönüşüm, sağlıkta piyasalaşmayı getirmek için getirilmişti ama en önemli adımı sağlık emekçilerini örgütsüzleştirmek ve güvencesizleştirmekti. Biz o andan itibaren, emek ve meslek örgütleriyle beraber sağlıkta taşeron ölüm getirir diye sloganlarımızı atmaya başlamıştık. Ölüm getireceğini biliyorduk. Zafer’in ölümüne kadar da aslında buradaki herkesin mücadelesiyle taşeron sisteminde pek çok değişiklikler oldu. Belli bir noktaya bugün için getirildi. Ancak şu an geldiğimiz aşama aynen Zafer’in öldüğü zamanki gibi yeterli değil. Zafer’in  ölümü bir vesile olmuştu Çapa’da burada ölmüştü çünkü. Buradaki sağlık emekçilerinin yeniden ayağa kalkmasını, bu düzene karşı işçilerin başındaki patron gibi davranan yöneticilerine karşı seslerini yükseltmesine bir aracı olmuştu. Bugün de burada olmamızın sebebi sadece Zafer’i anmak değil, Zafer gibilerinin bundan sonra ölmemesi için sağlık emekçilerinin bundan sonra taşeron ve başka türlü baskılayıcı emek rejimlerine maruz kalmamak için de buradayız."

Rögar kapağına karanfiller bıraktılar

23 ilde DEAŞ'a 88 gözaltı! 23 ilde DEAŞ'a 88 gözaltı!

Açıklamaların ardından Açıkgözolğu'nun ölümüne neden olduğu öne sürülen alana gelen sağlık meslek örgütleri, kanalizasyon rögar kapağına karanfiller bıraktı.

Kaynak: anka