Gündem

Haber-Sen: "Medyanın baskı altına alındığı bu istibdat dönemini kabul etmiyoruz"

Haber-Sen, “Basın meslek kural ve etik değerlerini kendine göre şekillendiren, kime basın kartı vereceğini seçen, kimin ulusal reklam giderlerinden yararlanacağını belirleyen kurumların oluşturduğu ‘Yeni Türkiye’, vatandaşın nefes alma hakkını, düşüncesini söyleme hakkını engellemeye başladı. Sadece basın yayın alanında değil, hayatın her alanında uygulanan baskılar bizi hızla geriye götürmektedir. Tamamen istibdat dönemine giren bu ‘yeni Türkiye’yi kabul etmiyoruz” açıklamasını yaptı.

(ANKARA)- Haber-Sen, “Basın meslek kural ve etik değerlerini kendine göre şekillendiren, kime basın kartı vereceğini seçen, kimin ulusal reklam giderlerinden yararlanacağını belirleyen kurumların oluşturduğu ‘Yeni Türkiye’, vatandaşın nefes alma hakkını, düşüncesini söyleme hakkını engellemeye başladı. Sadece basın yayın alanında değil, hayatın her alanında uygulanan baskılar bizi hızla geriye götürmektedir. Tamamen istibdat dönemine giren bu ‘yeni Türkiye’yi kabul etmiyoruz” açıklamasını yaptı.

Haber-Sen, Instagram’a erişim engeli getirilmesi, sokak röportajı nedeniyle bir vatandaşın tutuklanması, RTÜK ve TRT’nin tutumuyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklama şöyle:

“Medyanın baskı altına alındığı bu istibdat dönemini kabul etmiyoruz.

Seçimlerden sonra RTÜK, iktidar yanlısı haberler yapan ve seçim yasaklarını çiğneyerek AKP reklamı yayınlayan TRT Haber’e inceleme başlattı. Bütün görsel ve işitsel medya kanallarında günlerce boy boy haberler çıktı. Sonrası…

RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin 2019 yılından beri görevini itina ile yerine getirmekte ve muhalefeti yok etmeyi sürdürüp, AKP’nin yayın organlarını, özellikle de Kamu Hizmeti Yayıncılığı yapması gereken TRT’yi göstermelik soruşturma ve cezalarla kayırmaktadır.

İşte yine bir örneğini 12 Ağustos’ta yaşadık. AKP’nin kuruluş yıldönümü TRT Haber ekranlarında bir demokrasi mücadelesi olarak anlatıldı ve açıkça iktidar propagandası yapıldı. İletişim Başkanlığından devşirilen TRT Haber Kanal Koordinatörü Mücahid Eker, bu yetkiyi kimden almaktadır? Soruyoruz tarafsızlık ilkesini yok eden bu liyakatsiz yöneticiler cezalandırılacak mı? Yine göstermelik bir soruşturma yürütülecek mi? Diğer muhalif kanallara cezalar verilip ekranlar karartılırken, TRT’de AKP ve yandaşlarının propagandasını yapan yöneticiler taltif ediliyor, yöneticilik basamaklarını üçer beşer atlıyorlar. TRT ve çalışan emekçiler ise vatandaşın nezdinde güvenirliliğini yitiriyor.

RTÜK ve Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu birlikteliği ile İletişim Başkanlığı ve yancılığını yapan Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Türkiye’yi organize etme çabalarını hızla sürdürüyor. Yine soruyoruz, yayın yasağı ve bant daraltma ile RTÜK ve BTK neyi amaçlıyor? Hukuki dayanakları nedir? Erk’in ele geçirdiği yargı sopasını kime sallamaktadır?

Deprem’de, sosyal olaylarda bantlar daraltılıyor, sosyal medya platformları keyfi olarak kapatılıp vatandaşın haber alma hakkı engelleniyor. Bir yanda dezenformasyonla mücadele adı altında vatandaşları korkuya sürükleme, diğer yanda ise ifade ve basın özgürlüğünü yok sayarak halkın haber alma ve iletişim hakkını elinden alma hep gündemimizde! Gazetelerin okunmadığı, televizyonun insanları manüple ettiği bir dönemde, artık internet üzerinden bilgi akışı ve iletişim sağlayan insanlar, bu kurumların kıskacı altında!

RTÜK, yeni medya platformlarında ‘sokak röportajları’ veya ‘vatandaşın görüşü’ gibi adlarla yapılan yayınlara ilişkin açıklamasıyla yine gündeme oturdu. Ebubekir Şahin, sosyal medya platformu üzerinden bir açıklama ile ‘Bu tür yayıncılık faaliyetleri ve paylaşımlar, görsel yayıncılık alanında faaliyet gösteren Anayasal bir kurum olan RTÜK’ün takibindedir’ dedi.

Hükümetin ele geçirdiği medya kuruluşlarında görev yapamayan, kovulan, ötekileştirilen basın çalışanlarının tehdit edildiği bir dönemden geçiyoruz. Kendi imkânlarıyla bireysel ya da bir araya gelerek yayıncılık yapmak isteyenlere ciddi baskılar, dayatmalar, gözaltılar ve hapis cezaları uygulanıyor. Basın Meslek kural ve etik değerlerini kendine göre şekillendiren, kime basın kartı vereceğini seçen, kimin ulusal reklam giderlerinden yararlanacağını belirleyen kurumların oluşturduğu ‘Yeni Türkiye’, vatandaşın nefes alma hakkını, düşüncesini söyleme hakkını engellemeye başladı. Artık bir adım daha ileri gidildi. Kendine mikrofon uzatılan, ifade özgürlüğü bağlamında görüşlerini söyleyen vatandaş, yargının da eliyle kendini hapishanede buluyor.

Bir Youtube kanalının yaptığı sokak röportajında Instagram’a erişim engeli getirilmesiyle ilgili konuşan bir vatandaş, kullandığı ifadeler nedeniyle gözaltına alındı. Alınmakla da kalmadı çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından tutuklama kararı verilerek ceza evine gönderildi.

Basın, Yayın, İletişim ve Posta hizmet kollarında faaliyet gösteren; TRT, RTÜK, İletişim Başkanlığı gibi kurumlarda örgütlü olan sendikamız Haber-Sen, bu çarpık düzenin karşısındadır. Çeteleşmiş ve hükümet propagandası yapan bu kurumlar bir an önce vatandaşından yana dönmelidir. Sadece basın yayın alanında değil, hayatın her alanında uygulanan baskılar bizi hızla geriye götürmektedir. Tamamen İstibdat Dönemine giren bu ‘Yeni Türkiye’yi kabul etmiyoruz.”