Kimileri yaşlandıkça uykuya ihtiyacının azaldığını düşünüp, ‘’Bana 4-5 saat yeter’’ derken, kimileri ‘’Erken uyuyamıyorum’’ kimileri de “Telefona dalıp, sabahlıyorum’’ diyor. Ancak uzmanlar, uykunun yemek içmek kadar önemli bir ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Her yaşta yeterli ve kaliteli uykuya ihtiyaç duyulduğunu belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz, neden en az 7-8 saatimizi uykuda geçirmemiz gerektiğini şöyle açıkladı:
BUNLARI GÖZ ARDI ETMEYİN
Uyku, yeterince önemsenmeyen ancak sağlık açısından kritik öneme sahip bir süreçtir.
Uykunun sağlığa katkıları şöyle sıralanabilir:
1. Beyin temizliği: Uyku sırasında beyin, adeta kendini temizlik ve bakım moduna alır. Özellikle derin uyku evresinde beynimizdeki sinir hücreleri gün boyunca biriken toksinleri temizler. Bu sırada Alzheimer hastalığıyla ilişkilendirilen beta-amiloid plakları da temizlenir. Kalitesiz uykuda bu toksinler birikerek bunama riskini artırabilir.
2. Hormon dengesi: Uyku sırasında vücutta melatonin, büyüme hormonu gibi birçok hormon salgılanır. Melatonin; uyku-uyanıklık döngüsünü düzenler, aynı zamanda hücresel hasarı önler. Büyüme hormonu, özellikle derin uyku evresinde salgılanır ve doku onarımını, kas büyümesini destekler. Kortizol ise tersine kalitesiz uykuda yükselir, bağışıklık sisteminin zayıflamasına, kilo alımına ve erken yaşlanmaya yol açabilir. Düzenli ve kaliteli uyku, bu hormonların normal seviyelerde salgılanmasını sağlar ve biyolojik yaşlanmayı yavaşlatabilir.
3. Bağışıklık sisteminin güçlenmesi: Bağışıklık sisteminde görev alan sitokin ve T hücreleri gibi öldürücü hücreler virüslerle ve kanser hücreleriyle savaşan temel bağışıklık maddeleridir. Kalitesiz uyku bu hücrelerin sayısını ve etkinliğini ciddi şekilde azaltır. Yani uyku, bağışıklık sisteminin “şarj olması” için kritik bir fırsattır.
4. Hafıza: Uyku, sadece fiziksel sağlık için değil, bilişsel sağlık için de vazgeçilmezdir. Daha iyi hafıza, daha hızlı karar alma ve yaratıcılık sağlıklı uyku ile mümkündür.
5. Metabolik sağlık: Uyku, metabolizmanın düzenlenmesi açısından da önemlidir. Uykusuzlukta insülin direnci artar, bu da diyabet ve obezite riskini yükseltir. Bu metabolik bozukluklar erken yaşlanmaya yol açabilir.
6. DNA ve hücresel onarım: Uyku sırasında vücudumuzdaki hücreler onarılır ve yenilenir. Araştırmalar, yeterli uyku almanın, hücrelerin telomer uzunluğunu koruyarak biyolojik yaşlanmayı yavaşlattığını gösteriyor. Telomerler, kromozomlarımızın uçlarındaki koruyucu yapılardır ve kısalmaları yaşlanmayla doğrudan ilişkilidir. Uyku, telomerlerin korunmasına yardımcı olur yani ömrü uzatır.
7. Stres yönetimi: Kaliteli uyku, duygusal dengeyi sağlamada önemli rol oynar. Uykusuzluk, depresyon ve anksiyete gibi ruhsal bozuklukların riskini artırır.
AZ UYUMANIN RİSKLERİ
Az uyku, beyindeki prefrontal korteksin işleyişini bozar. Bu bölge, mantıklı düşünme, karar alma ve problem çözme gibi yönetici işlevlerden sorumludur. Günde 6 saatten az uyuyanların dikkat seviyeleri ve üretkenlikleri, 2-3 gün uykusuz kalmış bir kişiyle aynı seviyeye düşer. Bilimsel araştırmalara göre uykusuzluk beyinde ayrıca sürekli negatif düşünceyi tetikler.
Genç yaşlarda uykusuzluk ise beyni daha erken yaşlandırır. Az uyumak, kalp hastalıkları, obezite, diyabet ve kanser riskini de artırır. Özellikle bağışıklık sistemi, uykusuzluk nedeniyle zayıflar ve hastalıklara karşı savunmasız hale gelir. Elbette tek başına uyku, uzun ve sağlıklı yaşamın garantisi değildir; beslenme, egzersiz, stres yönetimi ve sosyal bağlantılar da en az uyku kadar önemlidir. Ancak uyku, bu faktörlerin tümünü doğrudan etkileyen sağlığın temel taşı gibidir.