Gizem Canbulut'u Öldüren Eren Yıldız'a 20 Yıl Hapis Cezası
"VİCDANLARIMIZI SUSTURABİLECEK BİR CEZA DEĞİL"
Canbulut ailesinin avukatları Elif Kübra Türkcan ve Nazlı Oral açıklama, kararın ardından açıklama yaptı. Avukat Elif Kübra Türkcan, şunları söyledi:
"Maalesef 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde istediğimiz gibi bir karar alamadık. Haksız tahrik ve iyi hal indirimleri uygulandı mahkemede. Ancak şunu da belirtmek isteriz ki Eren Yıldız, söz konusu cinayeti işlemeden 2 gün önce arkadaşına ‘Gizem’i öldürsem kaç yıl yatarım, kesin öldüreceğim’ gibi mesajlar attı ve bunlar dosyada olmasına karşın hiçbir şekilde dosyamız ‘tasarlama kasta’ sokulmadı. Hepimizin acısı var, ailenin acısı çok fazla. Maalesef bizim vicdanlarımızı susturabilecek bir ceza ile karşılaşamadık. Keşke farklı olsaydı ama savaşmaya devam edeceğiz. Biz yazıyla savaşacağız, Eren Yıldız gibi bıçakla savaşmayacağız. Gizem arkadaşına attığı ses kaydıyla kendisini savunmuş ve olayların bu şekilde gerçekleşmediğini, hiçbir şekilde haksız tahrik indirimini oluşturacak sebeplerin olmadığını ölmeden önce dile getirmiş. Gizem’in bu ses kaydına rağmen bu şekilde ceza verilmesi hepimizin vicdanını acıttı. Şu anda canımız yanıyor. Bir kadın olarak kadınlar gününde böyle bir kararla karşılaştığım için çok üzgünüm. Umarım adalet yerini bulacak."
"HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMLERİ UYGULANDI"
Avukat Nazlı Oral ise şöyle konuştu:
"Bugün buradan çıkan karar ne yazık ki vicdanları rahatlatan bir karar olmadı. Biz isterdik ki haksız tahrik indirimi almak için sanığın, kurguladığı şeyler mahkeme için böyle bahane olarak kabul edilmeseydi. Çünkü giden gittikten sonra arkasından her türlü şey söylenebiliyor ancak dosyada mevcut bilirkişi raporları var. Maktulün hakkında söylenen hiçbir şeyin aslında gerçekleşmediği belliyken buna rağmen haksız tahrik indirimleri uygulandı. Bu vicdanı yaralamıştır. Sonuna kadar dosyanın arkasındayız, sonuna kadar savaşmaya devam edeceğiz. Sanık yeter ki hak ettiği cezayı alsın."
"TÜRKİYE, BİR EVLADIN KOLAY YETİŞTİRİLMEDİĞİNİ GÖRMELİYDİ"
Gizem Canbulut’un babası Hasan Canbulut şunları söyledi:
"Türkiye’miz, insanlarımız, bir kişiyi öldürdüğü zaman ne kadar ceza alınacağını, öldürmenin ne kadar ceza olduğunu, öldürmenin kolay olmadığını, bir evladın kolay yetiştirilmediğini görmeliydi. 17 yaşına kadar ben iyi günde kötü günde, soğukta sıcakta, onların her türlü açlığında susuzluğunda ben onları doyuracağım, susuzluğunu gidereceğim diye çok uğraştım. 17 yaşından sonra bir tane cani gelsin benim kızımı öldürsün. Hak, adalet dediğimiz yere geldik. Kadınlar gününün olduğu günde bize bir defa daha vuruldu. Benim kızımı bir defa daha öldürdüler. Kim öldürdü adalet öldürdü. Biz bunu beklemiyorduk. Sözün bittiği yer burası, olsun demedik. Başka Gizemler, Ayşeler, Fatmalar, Mehmetler, Aliler ölmesin dedik. Benim bütün gayem, amacım bu.
"İÇİMİZİ SOĞUTAN BİR CEZA OLMADI"
Bir baba olarak gerçekten ciğeri yanan benim. Şöyle düşünüyorum; o anı aklıma getiriyorum, gözlerimi kapadığım zaman, cinayetin işlendiği zaman kızım, o bıçak ilk saplandığı zaman anne mi dedi, baba mı dedi, nasıl çırpındı. İmdat mı dedi kurtarın mı dedi. Yani hiç düşünmeden bir defa vursaydı belki şu anda acısıyla uğraşıyordum, belki yarasıyla uğraşıyor olurdum. 8 defa bıçaklayarak canice öldürmenin nasıl hevesini tattın. Bir de ‘ben pişmanım’ diyor. Bütün herkese söylüyorum pişmanlık bu değildir. Ya da eğer gerçekten öldürecek olduğu kişi suçluysa adalet var, hak var, hukuk var. Şikayetçi olursun. Böyle bir şeye izin verilmesin, adalette bizi bu şekilde vurmasın. Ben isterdim ki daha fazla ceza alsın. 20 yıl ceza bizim içimizi soğutan bir ceza olmadı. Bu onlar için sadece sevindirici bir ceza oldu. Ağır da olsa 20 yıl gelip geçici bir ceza. Ben isterdim ki 40-50 yıl, ebedi müebbet isterdim. Ama adalet bir defa daha vurdu. Helal olsun böyle adalete. Başka ne diyebilirim ki."
Bunlar da ilginizi çekebilir