NİSANUR YILDIRIM
(ANKARA) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, yılın 3. Enflasyon Raporu toplantısında; temmuzda aylık enflasyonun yüzde 3,23’e yükselmesine ilişkin “Temmuz ayında tüketici enflasyonu, para politikasının görece etki alanı dışında kalan, yönetilen-yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamaları gibi unsurlar neticesinde geçici olarak arttı. Bu unsurların, aylık tüketici enflasyonu üzerindeki etkisinin 1,4 puan olduğunu hesaplıyoruz” diye konuştu.
TCMB Başkanı Fatih Karahan, bankanın İdare Merkezi’nde yılın 3. Enflasyon Raporu’nu açıkladı. Merkez Bankası, yıl sonu enflasyon tahminlerini değiştirmedi. Buna göre, 2024 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 38’de sabit tutuldu. 2025 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 14, 2026 yılı içinse yüzde 9 tahmini korundu.
Fatih Karahan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Dezenflasyon süreci öngördüğümüz şekilde başladı. Makroekonomik göstergeler bu süreçle uyumlu şekilde ilerliyor. Sıkı para politikası duruşumuz sonucunda kredi büyümesindeki yavaşlama son dönemde belirginleşti. Yurt içi talep ikinci çeyrekten bu yana azalmakta. Talepteki dengelenmenin güçlenerek devam edeceğini öngörüyoruz. Bu dengelenmenin etkisiyle cari işlemler açığında düşüş sürüyor. Bir önceki Rapor döneminden bu yana değişmeyen tek unsur para politikasındaki kararlı duruşumuz. İlerleyen dönemde de bu duruşumuzu sürdürerek, dezenflasyonun devamını sağlayacak şekilde hareket edeceğiz.
“Gelişmiş ülkelerin bazıları faiz indirim süreçlerine başladı”
Küresel büyümede sınırlı toparlanma eğilimi hizmetler sektörü öncülüğünde devam ediyor. Büyüme tahminleri Euro Bölgesi’nde sınırlı olarak yukarı, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi ülkelerinde ise aşağı yönlü güncellendi. Böylece, Türkiye’nin dış talep görünümü bir önceki Rapor dönemine göre yatay seyretti. 2025 yılında ise daha belirgin bir toparlanma bekleniyor. Küresel büyüme görünümü, jeopolitik riskler ve arz yönlü faktörler, emtia fiyatları üzerinde belirleyici olmaya devam ediyor. Enerji dışı emtia fiyatları son dönemde ılımlı giderken petrol fiyatları dalgalı seyretti. Küresel manşet ve çekirdek enflasyondaki düşüşün devam ettiğini görüyoruz. İş gücü piyasasındaki normalleşme eğilimi sürerken, hizmet enflasyonundaki katılıklar zayıflıyor. Enflasyon görünümüne bağlı olarak, gelişmiş ülkelerin bazıları faiz indirim süreçlerine başladı. Başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerin genelinde daha hızlı bir faiz indirimi fiyatlanıyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise indirimler yavaşlayarak devam etti. Ilımlı büyüme ve enflasyon görünümü, merkez bankalarının önümüzdeki dönemde de parasal sıkılığı azaltabileceklerine işaret ediyor. Ancak, merkez bankalarının kalıcı dezenflasyon tesis edilinceye kadar gerekli parasal sıkılığı koruyacakları ve indirim süreçlerini temkinli götürecekleri yönündeki iletişimleri devam ediyor.
“İkinci çeyrekteki iki bayram tatili ve köprü günleri, talepteki yavaşlamanın seviyesi hakkında net bir fikir edinmeyi zorlaştırıyor”
Perakende satış hacmindeki bu azalış, elektrikli eşya ve mobilya gibi finansman koşullarına duyarlı harcama kalemlerinde daha belirgin. İkinci çeyrekteki iki bayram tatili ve köprü günleri, talepteki yavaşlamanın seviyesi hakkında net bir fikir edinmeyi zorlaştırıyor. Buna karşın, üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler, iç talepteki normalleşmenin devamına işaret ediyor. İmalat sanayi firmalarının yurt içi sipariş beklentileri, temmuz ayı itibarıyla çeyreklik bazda gerilemeyi sürdürdü. Benzer şekilde, firma görüşmelerinden elde ettiğimiz bulgular da iç talepteki normalleşmenin devam ettiğini teyit ediyor. Kartla yapılan harcamalar, seviye olarak yüksek olmakla birlikte, son dönemde görece yatay seyretti. Bu normalleşme eğilimine, harcama kalemlerini ihtiyari ve zorunlu harcamalar şeklinde ayırarak daha detaylı baktık. Gıda, giyim ve yemek gibi zorunlu harcamaların yatay seyrettiğini görüyoruz. Kuyumculuk, elektronik ve araç kiralama gibi ihtiyari harcamaların ise son dönemde azaldığını izliyoruz.
“Üretimdeki azalışın, sanayi üretim endeksinin ima ettiği kadar derin olmadığını görüyoruz”
Parasal sıkılaşma, özellikle ihtiyari harcamalarda etkisini gösteriyor. Nitekim, beyaz eşya ve otomobil satışlarındaki azalma da bu değerlendirmemizi destekler nitelikte. Arz koşullarına baktığımızda ise, mayıs verilerine göre ikinci çeyrekte sanayi üretimi düştü. Diğer yandan, köprü günleri ve oynaklığı yüksek sektörler dışlandığında, üretimdeki azalış daha ılımlı oldu. Kapasite kullanım oranı ve PMI gibi anket bazlı göstergeler de sanayi sektöründeki söz konusu ivme kaybını teyit ediyor. Hizmet üretim endeksi de mayıs ayı itibarıyla çeyreklik bazda ılımlı azaldı. Göstergelere bütün olarak baktığımızda, üretimdeki azalışın, sanayi üretim endeksinin ima ettiği kadar derin olmadığını görüyoruz. Bununla birlikte, söz konusu düşüş talepteki ivme kaybıyla uyumlu. Bu çerçevede, yurt içi talebin ikinci çeyrekte, halen enflasyonist düzeyde olmakla birlikte, yavaşladığını değerlendiriyoruz. Farklı yöntemlerle hesapladığımız göstergeler, ikinci çeyrekte çıktı açığının gerilediğini gösteriyor. Bu gerilemenin üçüncü çeyrekte de devam edeceğini öngörüyoruz.
“Enflasyonun ana eğilimindeki yavaşlamanın sürdüğünü görüyoruz”
Mayıs ayında tepe noktasına ulaşan yıllık enflasyon, takip eden iki ayda düşüş sergiledi. Böylelikle, tüketici enflasyonu temmuzda yüzde 61,8 ile önceki Enflasyon Raporu'nda öngördüğümüz tahmin aralığının içinde gerçekleşti. Yıllık enflasyonla birlikte, aylık enflasyon gelişmelerini de yakından takip ediyoruz. Çeşitli göstergelerin yakın dönem seyrine baktığımızda, enflasyonun ana eğilimindeki yavaşlamanın sürdüğünü görüyoruz. Son altı ayda ortalama yüzde 2,9 olan ana eğilim, son 3 ayda yüzde 2,6’ya, son iki ayda ise yüzde 2,4’e geriledi.
“Hizmet enflasyonu son dönemde yavaşlıyor olsa da bu gruptaki fiyat artışları, temel mallara kıyasla güçlü”
Enflasyonun ana eğilimindeki zayıflama, öngörülerimizle uyumlu seyretti. İkinci çeyrekte fiyat artışları B endeksini oluşturan alt grupların tümünde yavaşlarken, temel mallardaki zayıflama ön plandaydı. Temmuz ayında ise ana eğilim haziran ayına göre sınırlı bir artış gösterdi. Ancak nisan ve mayıs aylarıyla kıyaslandığında, yavaşlamanın sürdüğünün altını çizmemiz gerekiyor. Bu noktada temmuz ayına parantez açmak istiyorum. Temmuz ayında tüketici enflasyonu, para politikasının görece etki alanı dışında kalan, yönetilen-yönlendirilen fiyat ve vergi ayarlamaları gibi unsurlar neticesinde geçici olarak arttı. Bu unsurların, aylık tüketici enflasyonu üzerindeki etkisinin 1,4 puan olduğunu hesaplıyoruz. Buna karşın, bu dönemde başta temel mallar olmak üzere çekirdek göstergelerdeki yükseliş daha sınırlı oldu. Hizmet enflasyonu son dönemde yavaşlıyor olsa da bu gruptaki fiyat artışlarının, temel mallara kıyasla güçlü olduğunu görüyoruz. Hizmet sektörü genelinde yaygın olan zamana bağlı ve geriye dönük fiyatlama davranışı, hizmet enflasyonundaki zayıflamanın gecikmeli olarak gerçekleşmesine neden oluyor.
“Önümüzdeki dönemde yıllık kira enflasyonunu azalacak”
Ataletin hizmet grubunda mal grubuna göre yüksek olduğunu görüyoruz. Hizmet alt kalemleri arasında ise özellikle kira enflasyonu yüksek ataleti ile ön plana çıkıyor. Nitekim, kira yıllık enflasyonu tüketici fiyatları ana grupları arasında halen yüksek seyri ile dikkat çekiyor. Buna karşın, öncü göstergeler bir süredir yönünü aşağı çevirdi. Gerek internetteki ilan fiyatları gerekse konut kredisi değerleme raporlarına dayanan göstergelerimiz- bunları sağdaki grafikte kırmızı ve lacivert çizgilerle gösteriyoruz- uzun süredir azalış eğiliminde. Perakende Ödeme Sistemi verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerdeki kira artış oranları, TÜFE’deki mevcut kira enflasyonunun altında değer almakta. Bu durum, önümüzdeki dönemde yıllık kira enflasyonunun azalacağını ima ediyor. Bildiğiniz gibi, dezenflasyon dönemlerinde, temel mal enflasyonu daha hızlı ve belirgin şekilde yavaşlar. Parasal sıkılaşma dönemlerinde döviz kurunda sağlanan istikrar ve talepteki dengelenme bu olgunun temel nedenleridir. Enflasyon beklentilerinin tahmin aralığına yakınsaması, dezenflasyon açısından kritik önemde. Yakın dönem enflasyon görünümünün de etkisiyle beklenti eğrisinin rapor döneminde aşağı kaydığını görüyoruz. Mevcut durumda, piyasa katılımcılarının yıl sonu enflasyon beklentisi bir önceki raporda sunulan tahmin aralığının üst noktasının bir miktar üzerinde seyrediyor. 12 ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerinde ise dağılımın sola kaymasıyla iyileşme eğilimi sürüyor. Haziran ayında, çeşitli anketlerden derlediğimiz, firma ve hanehalkı enflasyon beklentilerini de kamuoyu ile paylaşmaya başladık.
“Tüketicilerin beklentilerinin, sıklıkla tüketilen gıda ve akaryakıt ürünlerine hassasiyeti yüksek”
Piyasa katılımcılarının beklentileri finansal piyasalardaki fiyatlamalar açısından önemli. Firmalar da enflasyon beklentileri doğrultusunda fiyatlama, ücret belirleme, stok tutma ve yatırım stratejilerini oluşturuyor. Tüketicilerin beklentileri ise tüketim, tasarruf ve portföy kararları üzerinde belirleyici oluyor. Enflasyon beklentilerini incelediğimizde, firmaların ve özellikle tüketicilerin beklentilerinin piyasa katılımcılarına göre yüksek seyri göze çarpıyor. Bu durum enflasyonun düşük olduğu dönemlerde dahi gözleniyor. Enflasyon beklentilerini şekillendiren dinamikleri incelediğimizde, manşet enflasyon üç grup için de etkili bir unsur olmakla birlikte, buna en hassas birim olarak firmalar öne çıkıyor. Tüketicilerin beklentilerinin, sıklıkla tüketilen gıda ve akaryakıt ürünlerine hassasiyeti yüksek. Manşet enflasyondaki düşüşle birlikte, tüm sektörlerin beklentilerinin gerileyeceğini öngörüyoruz. Sıkı para politikası duruşumuzla, beklentilerin dezenflasyon sürecine katkı verecek şekilde oluşmasını sağlamakta kararlıyız.
“İkinci çeyrekten itibaren tüketici kredilerinde büyüme zayıfladı”
Bu doğrultuda devreye aldığımız makroihtiyati önlemler ve sıkı para politikası duruşumuz ile ikinci çeyrekten itibaren tüketici kredilerinde büyüme zayıfladı. Türk lirası ticari kredi büyümesinde mart ayında daha bağlayıcı hale getirdiğimiz aylık büyüme sınırları oldukça etkili olmuştu. Temmuz ayındaysa Türk lirası ticari kredi büyümesinin aylık büyüme sınırlarının dahi altında olduğunu görüyoruz. Bu yavaşlama enflasyon beklentilerindeki iyileşme ile uyumlu. Raporumuzda ilişkili kutuda detaylarını bulabileceğiniz analizde, firmaların enflasyon beklentilerinin düşmesinin Türk lirası kredi talebini azalttığını gösteriyoruz. Enflasyon beklentilerindeki iyileşme ile birlikte reel kredi maliyetleri artıyor ve firmaların kredi iştahı azalıyor. Bunun sonucunda, firmalar ancak daha ucuz maliyetle daha az miktarda kredi kullanıyorlar.
“2024, 2025 ve 2026 yıl sonu enflasyon tahminlerimizde değişikliğe gitmedik”
Dış talebe ilişkin varsayımlarımızı 2024 ve 2025 yılları için sınırlı bir miktar güncelledik. Ham petrol fiyatı varsayımımızı gerçekleşme kaynaklı olarak 2024 yılı için aşağı çekerken, 2025 yılı için büyük oranda koruduk. Gıda fiyatları varsayımımızı ise sabit tuttuk. Orta vadeli tahminlerimizi oluştururken, enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir iyileşme sağlanana kadar, para politikasındaki sıkı duruşu sürdüreceğimizi esas aldık. Ayrıca, ekonomi politikalarındaki eşgüdümün de korunacağını tahminlerimizde dikkate aldık. Bu çerçevede 2024, 2025 ve 2026 yıl sonu enflasyon tahminlerimizde değişikliğe gitmedik. Enflasyonun, 2024 yıl sonunda yüzde 38’e gerileyeceğini öngörüyoruz. 2025 ve 2026 tahminlerini ise sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 9 seviyesinde koruduk. Orta vadede ise enflasyonun yüzde 5’te istikrar kazanmasını hedefliyoruz. Yıl sonunun yaklaşması nedeniyle, 2024’e denk gelen tahmin aralığının mekanik olarak daralması gerekirdi. Ancak, son dönem jeopolitik gelişmeler ve küresel finansal oynaklıklar neticesinde artan belirsizlikler nedeniyle, tahmin aralığımızı yüzde 34 ile 42 arasında koruduk. 2024 yıl sonu tahmin muhasebesine baktığımızda aşağı ve yukarı yönlü etkilerin birbirini dengelediğini görüyoruz.
“Yılın üçüncü çeyreğinde enflasyon belirgin şekilde gerileyecek”
Talep koşullarındaki dengelenme ve enflasyon beklentilerindeki gerilemenin öngörülerimizden daha yavaş gerçekleşmesi, tahminimizi 0,2’şer puan yukarı yönlü etkiledi. Buna karşılık, Türk lirası cinsi ithalat fiyatları ve yönetilen-yönlendirilen fiyat varsayımlarımızdan gelen toplam etkiyi -0,4 puan olarak hesaplıyoruz. Yıllık enflasyonun mayıs ayında zirveye ulaşmasıyla, politika iletişiminde sıklıkla vurguladığımız dezenflasyon dönemine girmiş bulunmaktayız. Yılın üçüncü çeyreğinde geçen yıldan gelen olumlu baz etkisinin de katkısıyla enflasyon belirgin şekilde gerileyecek. Para politikasındaki kararlı duruşumuz, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmeye devam edecek. Para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesiyle, enflasyonun yılın kalanında da istikrarlı olarak gerileyeceğini öngörüyoruz. Ayrıca, finansal koşullardaki sıkılaşmayla beraber talep koşullarında görülen dengelenmenin önümüzdeki dönemde daha da belirginleşeceğini tahmin ediyoruz. Mevsimsellikten arındırılmış ortalama aylık enflasyonun yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 2,5 civarına, son çeyrekte ise yüzde 1,5’in bir miktar altına gerileyeceğini öngörüyoruz. Sıkı parasal duruşun sürdürülmesi ve hizmet enflasyonundaki katılığın zayıflamasıyla, enflasyonun ana eğiliminde gerileme 2025 yılında da devam edecek. Para ve maliye politikalarının eşgüdümü de bu sürece katkı sağlayacak. Para politikasındaki sıkı duruşumuzu fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceğiz.”