Yurt

Eskişehir Baro Başkanı Elagöz: “Hukuk kurallarına uymayan devletin mafyadan farkı olmaz”

Adli Yıl açılış töreninde konuşan Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, “Devleti mafyadan ayıran en önemli unsur devletin hukuk kuralları içinde hareket etme mecburiyetidir. Hukuk kurallarına uymayan ve hukuk tanımaz bir anlayışı halkına dikte etmeye çalışan bir devletin de mafyadan farkı olmaz” dedi.

(ESKİŞEHİR) - Adli Yılı açılış töreninde konuşan Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, “Devleti mafyadan ayıran en önemli unsur devletin hukuk kuralları içinde hareket etme mecburiyetidir. Hukuk kurallarına uymayan ve hukuk tanımaz bir anlayışı halkına dikte etmeye çalışan bir devletin de mafyadan farkı olmaz” dedi.

Adli Yılı açılış töreni, Eskişehir Adliyesi önünde gerçekleşti. Törene Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ve birçok avukat katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan törende Elagöz, adliye binası önündeki Atatürk Anıtı’na çelenk sundu.

“Adalet devlete meşruluk kazandıran güçtür”

Törende konuşan Mustafa Elagöz, şu ifadeleri kullandı:

“Adalet; devlete meşruluk kazandıran güçtür. Adalet; bütün diğer erdemleri içine alan ve yasalara itaatle ortaya çıkan en mükemmel erdemdir. İnsan yaşamının temelinde yer alan, bireysel ilişkilerden devletin yönetimine kadar neredeyse her alanda etkisini gösteren ve oldukça önem atfedilen bir kavram olan adalet, hem taşıdığı anlam hem de toplumsal düzen içinde tesis edilme kaygısıyla aslında insanlık tarihi kadar eski bir arzu ve özlem anlamına da gelmektedir. Toplum ve devlet yaşamında adalet olmazsa olmaz bir kavramdır. Devletin varlığı ve gücü dağıttığı adalet anlayışıyla ölçülebilir. Bir devlet yapısı içinde adaletin adil ve doğru bir şekilde dağıtılması ise ancak ve ancak bağımsız ve tarafsız bir adli sistem içinde mümkündür. Bunu sağlayacak olan da devletin kendisidir.

“Halk, adalete olan inancını kaybetmiştir”

Kurucu liderimizin bu anlayışı karşısında 100 yılını geride bırakan Cumhuriyetimizde gelinen aşamada halk, adalete olan inancını kaybetmiştir. Bir ülkede halk adalete inancını kaybetmiş ise orada yargının bağımsız ve tarafsız davranmadığı olgusu ön plana çıkmaktadır. Yargı bağımsızlığı, toplumun adalete olan inancı ile doğru orantılıdır.  Bir hukuk devletinde olması gereken hukukun evrensel değerleri ile yazılı hukuk kurallarının harfiyen uygulanması olmalıdır. Bu kurallara uyuluyorsa ortada bir hukuk devletinin varlığından bahsedebiliriz. Devlet ancak hukuk devletine uygun olarak yönetiliyorsa adalet dağıtabilir. Şeklen var olan ama fiilen uygulanmayan kuralların varlığı bizi hukuk devleti yapmaz. 

“Devlet hukuka saygılı olmak zorundadır”

Hukuk yoksa ortada bir devlette yoktur. Böyle bir yapıda devletin varlığından bahsedemezsiniz. Devlet hukuka saygılı olmak zorundadır. Bireyin hak ve hukukunu gözetmek devletin varlık sebebidir. Yurttaşının hak ve hukukunu gözetemeyen bir devlet,  devlet olma vasfından da uzaktır.  Devlet halk için vardır. Halkın huzur ve refahından devlet sorumludur. Yurttaşın devletine aidiyet bağının güçlenmesi ancak ve ancak hak ve hukukunun devleti tarafından korunuyor olmasına bağlıdır. Bu sağlanamıyorsa, adalet kavramı yok edilmiş ise, yurttaş çaresiz bırakılmış ise ortada bir devlet de yoktur. Devlet yoksa kaos vardır. Kaosun olduğu bir ortamda hiçbir güvenliğiniz de yoktur.

“Hukuku araçsallaştıran bir anlayış devlet üzerinde hakimdir”

Devleti mafyadan ayıran en önemli unsur devletin hukuk kuralları içinde hareket etme mecburiyetidir. Hukuk kurallarına uymayan ve hukuk tanımaz bir anlayışı halkına dikte etmeye çalışan bir devletin de mafyadan farkı olmaz. Maalesef adil olmayan bir düzende ve kaotik bir ortamda yaşıyoruz. Halkımız adalete olan inancını yitirdi. Adalet dağıtmakla görevli olanlar adalet dağıtamaz duruma geldi. Bu olumsuzlukların sebebi ise; hukuk devleti kavramına inanmayan, hukuku araçsallaştıran bir anlayışın devlet üzerindeki hakimiyetidir. Hukuk devleti anlayışından uzaklaşan yöneticilerin olduğu bir devlet düzeninde kişi hak ve hürriyetlerinden, insan haklarından, demokrasiden ve adaletten bahsedemezsiniz. Hukukun işlemediği ya da işletilmediği bir düzende hiçbir yurttaşın ne can güvenliğinden, ne de hukuk güvenliğinden bahsedebiliriz.”