Gündem

Eğitim Sen: "Tekrar yapan öğrencilerin MESEM'e yönlendirilmesi, sınıf ayrımcılığının MEB eliyle derinleştirilmesi anlamına gelmektedir"

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), son 10 gün içerisinde iki, 2024’ün yedi ayında toplam 42 çocuğun iş cinayetinde öldüğüne dikkat çekerek “Sınıf tekrarı yapan öğrencilerin Mesleki Eğitim Merkezi’ne (MESEM) yönlendirilmesi, onları eğitim sisteminden dışlayarak sınıf ayrımcılığının bizzat MEB eliyle derinleştirilmesi anlamına gelmektedir. Gençlerin geleceğini ucuz iş gücü yaratma uğruna heba etmek yerine, onları topluma katkı sağlayan bireyler olarak yetiştirmek öncelikli hedef olmalıdır” açıklamasını yaptı.

(ANKARA) - Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), son 10 gün içerisinde iki, 2024’ün yedi ayında toplam 42 çocuğun iş cinayetinde öldüğüne dikkat çekerek “Sınıf tekrarı yapan öğrencilerin Mesleki Eğitim Merkezi’ne (MESEM) yönlendirilmesi, onları eğitim sisteminden dışlayarak sınıf ayrımcılığının bizzat MEB eliyle derinleştirilmesi anlamına gelmektedir. Gençlerin geleceğini ucuz iş gücü yaratma uğruna heba etmek yerine, onları topluma katkı sağlayan bireyler olarak yetiştirmek öncelikli hedef olmalıdır” açıklamasını yaptı.

Eğitim-Sen, lise birinci sınıfta sınıf tekrarı yapan öğrencilerin Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) programlarına yönlendirilmesine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Son on gün içerisinde Ankara ve Konya’da meydana gelen iş kazalarında 2 MESEM öğrencisi, 2024 yılının ilk yedi ayında ise 42 çocuğun iş kazalarında yaşamını yitirdiği belirtilen açıklamada, “Rakamlar bu kadar vahimken Milli Eğitim Bakanlığı’nın MESEM’ler eliyle çocuk işçiliğini yasallaştırmaya çalışması, ekonomik ve toplumsal eşitsizlikleri derinleştirici bir etki yaratmaktadır” denildi. Açıklamada, şu değerlendirme yapıldı:

“Bu uygulama, çarpık anlayışın yansımasıdır"

"Özellikle, düşük gelirli yoksul ailelerin çocukları, kısa vadede iş bulma umuduyla bu merkezlere yönlendirilirken, daha iyi ekonomik koşullara sahip ailelerin çocuklarının akademik eğitime devam etmesi eğitimde uzun süredir yaşanan sınıfsal ayrışmayı pekiştirici niteliktedir.

Her öğrencinin, potansiyelini en iyi şekilde gerçekleştirebileceği bir eğitim sisteminde eğitimini sürdürme hakkı vardır. Ancak, sınıf tekrarı yapan öğrencilerin MESEM'e yönlendirilmesi, onları eğitim sisteminden dışlayarak sınıf ayrımcılığının bizzat MEB eliyle derinleştirilmesi anlamına gelmektedir. Bu uygulama, öğrencileri 'başarısız' olarak damgalayarak, akademik başarıyı tek ölçüt kabul eden bir çarpık anlayışın yansımasıdır. Oysa eğitim sadece akademik başarıdan ibaret değildir; öğrencilerin sosyal, duygusal ve bireysel yeteneklerini geliştirmeleri de bir o kadar önemlidir.

"MEB'in görevi, ucuz iş gücü talebi olan piyasaya yönlendirmek değil"

MEB’in görevi çocukların mağduriyetlerini fırsata çevirerek ucuz iş gücü talebi olan piyasaya yönlendirmek değil, her öğrencinin ihtiyaçlarına uygun somut çözümler üretmek ve eğitim politikaları geliştirmek olmalıdır. Gençlerin geleceğini ucuz iş gücü yaratma uğruna heba etmek yerine, onları topluma katkı sağlayan bireyler olarak yetiştirmek öncelikli hedef olmalıdır."