Gündem

Eğitim-İş Genel Başkanı Özbay: Toplum Olarak Geleceğimizi Bir Sınava Bağlamış Durumdayız

“BAŞVURU SAYISINDAKİ ARTIŞIN SEBEBİ, YKS’DE BARAJ PUANLARININ KALDIRILMASI” Başvuru sayısındaki rekor artışın temel sebebi, YKS’de baraj puanlarının kaldırılmasıdır. Ancak barajın düşürülmesi, eğitimde sorunları çözmeye değil gizlemeye alışmış bir zihniyetin ürünüdür. 2002 yılında 76 olan üniversite sayımız şu anda 207’dir. Niteliksiz, kampüssüz apartman üniversiteleri türemiş, üniversite sayısı giderek artmış ancak nitelik azalmıştır. Bu orantısız sayı artışı bir kontenjan balonuna yol açmış, üniversiteleri bu göstermelik hamleyle doldurmayı hedeflemişlerdir. Burada sorulması gereken asıl soru geçtiğimiz yıllarda barajı geçemeyen öğrenci sayısının neden fazla olduğudur. İktidarın ısrarla sormak istemediği bu sorunun cevabı, eğitim sisteminin yetersizliğini gözler önüne serecektir. Barajı düşürerek yapılan kamuflajdır, sorunları daha az görünür yapmaktan öteye geçmemiştir. “ÜNİVERSİTE SINAVLARI UMUT TACİRLİĞİ HALİNE GETİRİLDİ” Başvuruları ayrıntılı incelediğimizde, halihazırda bir yükseköğretim programına yerleşmiş ya da mezun olmuş yüzbinlerce adayın yeniden sınava girmesi, öğrencilerin okuduğu ya da mezun olduğu bölümden memnun olmadığını, dolayısıyla üniversite sınavlarının ve üniversite öğreniminin artık umut tacirliği haline getirildiğini göstermektedir. Sınava girenlerin önemli bir kısmının 30 yaş üstünde olmasını ise insanların akademik anlamda kendilerini geliştirme ihtiyacı olarak değerlendirmek isterdik. Ancak bu durum ülkede yaşanan derin ekonomik kriz nedeniyle insanların nasıl umutsuz ve karamsar olduklarını göstermesi açısından çarpıcıdır. İş bulma kaygısı, kıdem alma vb. sebeplerle birçok kişi, kendilerine iş imkânı açacak alandan ilgisi/yeteneği olsun olmasın üniversite diploması almak istemektedir. “ÜNİVERSİTE EĞİTİMİ, DAHA İYİ BİR İŞ İMKÂNI ELDE ETMEK İÇİN UMUT KAPISI OLARAK GÖRÜLÜYOR” İnsanlar üniversite eğitimini, daha iyi bir iş imkânı elde etmek ve böylece yaşamlarını garanti altına almak için umut kapısı olarak görmektedir. Gelecek kaygısı, üniversite eğitimi ve istihdam arasında bir ilişki kurulmasına neden olmuştur. Ülke olarak geleceğe umutla bakamıyoruz. Ekonomik kriz, işsizlik, adaletsizlik ve liyakatsizlik toplumsal kaygı düzeyini daha da arttırmıştır. Birçok gencimiz ülkeyi terk etmeyi düşünürken, yetişkinler ise mevcut durumlarının bugünlerine yetmediğini görmekte gelecek için daha da kaygılanmaktadır. Sonuç olarak, umutsuzluk içinde ‘belki bir diploma başka bir kapı açar’ düşüncesiyle toplum olarak bütün geleceğimizi bir sınava bağlamış durumdayız.”