İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu.

Dervişoğlu, Türkiye'nin tarihin en ağır krizlerinden birini yaşadığını belirterek, "Başta iktidar mahfilleri olmak üzere, siyaset kurumu ise asli sorumluluklarından vareste tüm bu yaşananlara uzak, sarayda hazırlanmış gündemlerin peşinde savruluyor. Müştereken, 'Normalleşme' adını verdikleri süreci başlattıklarından beri, neticesinin nerelere varacağı konusunda saray entrikalarına kapılmaya meyilli muhalefet unsurlarını her fırsatta uyardık. 'Bu girdiğiniz yol yol değildir, dert edinilen iyilik, güzellik, normalleşme, yumuşama değildir. Tek dert, saraydaki zatı koltuğunda tutmaktır' dedik. Bu meselenin en vahim kısmı ise şudur. Seçim kazanmak için Türkiye'den vazgeçmiş bir zihniyet, millete karşı sorumluluklarından kendini arındırmıştır ve artık yok saymaya cüret edemeyeceği hiçbir ahlaki ve hukuki değer kalmamıştır" ifadelerini kullandı.

'BU OYUNDA PİYON OLMAYACAĞIZ'

İYİ Parti'nin normalleşme ile ilgili sürece katılmayacağını belirten Dervişoğlu açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:

Seçim kazanmak için her yolun mübah görüldüğü bir oyuna davet edilenler, kabul ettiğiniz davet ve sonuçları ortadadır. Elinde tuttuğu, en küçük birimine kadar gasbettiği devlet kurumlarına sahip bir yapı karşısında, aklınız sıra siyaset oyunu oynayacağınızı zannettiniz. Siz o sözde siyaset oyununu yine oynarsınız? Belli ki teşnesiniz; lakin açıktır ki oynadığınız oyunun tek bir sonucu vardır, Türksüz ve Cumhuriyetsiz bir Türkiye.

Milletin arkasından çevirmeye cüret ettiğiniz bu oyunda, İYİ Partililer, İYİ Parti'ye gönül veren cesur ve yiğit insanlar, bu oyunda kurucu da oyuncu da piyon da olmayacağız. Dost, düşman bunu böyle bilmek mecburiyetindedir. Bizim safımız bellidir. Bu oyununuzu bozduğumuz gibi bundan sonraki oyunlarınızı da bozacak olanlarız.

Bir sözüm de ana muhalefet partisi genel başkanına; anlaşılan odur ki sizi oturduğunuz kumar masasından koparacak bir şey kalmadığını gördünüz. O kumar masasının bahsinin Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti olduğundan bihabersiniz. Yanınızda meydan okunan şeyin ne olduğundan bile habersizsiniz; ayrıca ilgisizsiniz de. Üzerinize giydirilen kostümle ve söylemek zorunda kaldığınız sufleyle orada arz-ı endam ediyorsunuz.

Siz orada bir hukuksuzluğa itiraz etmiyorsunuz. Siz orada, bir millete ve onun Cumhuriyetine meydan okunan bir ihanet kürsüsünü, en hafif tabirle susarak onaylıyorsunuz" değerlendirmesinde bulundu.

'MUHALEFET TUZAĞA DÜŞÜYOR'

Yapay tartışmaların içerisinde olmayacağız. Ortada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı adayı yapılması ile ilgili bir plan var. Bu planın, düşünceden eyleme geçirilmesinin şartları bellidir. Ya bir anayasal düzenleme yapacaksınız ya da şartları olgunlaştırıp Sayın Erdoğan'ın yeniden aday olabilmesinin önünü açmak üzere TBMM'den erken seçim kararı çıkartacaksınız.

İktidar açısından değerlendirildiğinde, Meclis aritmetiği bakımından bu mümkün değildir. Zira bütün bunların yapılabilmesi için en azından 5'te 3'lük bir nitelikli çoğunluğa yani 360 milletvekiline ihtiyaç vardır. İşte tam bu noktada muhalefetin de tanzimi gerekiyor. Kamuoyunun gündemine taşınan yapay tartışmaların özünde, iktidara alan açacak sosyal ve siyasi zemini oluşturma arzusu ve hedefi yatıyor.

Üzülerek görüyorum ki muhalefet de bu tuzağa düşüyor. Muhalefet partilerine çağrımdır; gerginlik üzerinden iktidarın değirmenine su taşıyacak söylem ve eylemlerden uzak durulmalıdır. Tek amacı Tayyip Erdoğan'ın ömrünün sonuna kadar cumhurbaşkanı kalmasını sağlayacak yeni anayasa düzenlemelerine kapılar kapatılmalıdır.

BAHÇELİ'YE ÇOK SERT YANIT!

Yine çıktı Meclis kürsüsüne, sözünün arkasındaymış ve ısrarlıymış. Bebek katili, Meclis kürsüsünden konuşmalıymış. Sanki adam Aşağı Ayrancı'da oturuyor. Ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış bir terör suçlusu, Meclis kürsüsünden nasıl konuşacak Sayın Devlet Bahçeli?

Dilinin altında bir bakla vardı, onu çıkardı. Bütün amacının Recep Tayyip Erdoğan'ı yeniden aday ve cumhurbaşkanı olmasını teminden ibaret olduğu itiraf etti. Ben Sayın Devlet Bahçeli'yi çok iyi tanırım. Ben kendime bir ihtisas alanı yaratmayayım, bu millet de tanıyor. O bir şey söylediğinde, özneler ile yüklemlerin yeri karışır. Biz buna defalarca şahit olduk. Şimdi bana gerçekleri söyle, öbür baklayı bir çıkar da görelim. Sen Abdullah Öcalan denilen teröristbaşının TBMM'ye gelip konuşmasını mı istiyorsun, yoksa serbest bırakılmasını mı istiyorsun arkadaş? Yeni bir af planına kapı mı aralıyorsun? 'TBMM ile İmralı'nın ne farkı varmış' lafa bakar mısınız? 'İmralı, Türk toprağı değil miymiş?'

Kulis: Bir Bakan Gidiyor, İkincisi Sırada! Kulis: Bir Bakan Gidiyor, İkincisi Sırada!

İmralı, Türk toprağı olduğu için Türk düşmanı o müptezeli hapse tıktık, ölene kadar da orada kalacak. Ne söylediğinin bilincinde misin? Buradan bir kere daha sesleniyorum, sen istersen gidip İmralı'da grup toplantısı yapabilirsin, bu saatten sonra bu yakışır.'

Editör: Balcan Hande