(ANKARA) - CHP’de tüzük değişikliklerinin ele alınacağı 20’nci Olağanüstü Kurultayı’nın açılış konuşmasını yapan Genel Başkanı Özgür Özel, "Sayın Ekrem İmamoğlu, bu çabalara karşı kendi duruşunu en kararlı, en net bir şekilde ifade etmiştir. Partinin genel başkanı sıfatıyla bütün il başkanlarımızın, ilçe başkanlarımızın, kurultay delegelerimizin huzurunda, 1 milyon 460 bin üyemizin hepsinin adına hep bir ağızdan ifade ediyorum ki Sayın İmamoğlu’nun tutumu partimizin tutumudur. CHP, Ekrem İmamoğlu’nun yanındadır. İstanbul’un sevgilisi, partimizin gözdesini kimsenin kem gözlerine emanet etmeyiz. Kimsenin insafına bırakmayız. Herkes haddini bilecek" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 20'nci Olağanüstü Kurultayı’nın açılışından yaptığı konuşmasını, parti tüzüğünde yapılacak değişikliklerle iligli değerlendirmelerde bulunarak sürdürdü. Özel, "Bütün delegelerinizin bilmesini istediğim bir süreç var. O da şu; tüzük yapmak anayasa yapmak gibi bir iştir. Ve eğer tüzüğü yapıyorsanız tüzüğü kendinize uyduramazsınız. Bu birisinin Anayasa'yı kendisine uydurması ya da lafı açık söyleyelim; her doğana değil Erdoğan'a Anayasa yapılmasından farklı olmaz. Tüzük bir ortak mutabakat örgütsel mutabakat işidir" diye konuştu.
"Dünyadaki 20'ye yakın tüzüğü, sosyal demokrat partilerin tüzüklerini inceleyen bize uygun yönlerini alan öneren bir taslağa sahip olduk" diyen Özel'in konuşmasında şunları kaydetti:
"81 il başkanının birer kişi görevlendirmesi gerekiyordu, 74'ü bizzat kendileri geldiler, emek verdiler. Yedi arkadaşımız kimi kurultay delegesi olmadıkları için kimi de kendilerinin ve ailelerinin özel sebeplerinden bu kadar uzun zaman ayıramayacakları için birer yardımcısını görevlendirdiler. Bu komisyon seçim ve hukuk işlerinden sorumlu genel başkan yardımcımız Gülçin Çiftçi'nin başkanlığını toplandı. Komisyona meclisten de iki arkadaşımız görevlendirilecekti. Bunlardan birinin bir önceki dönem seçim ve hukuk işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı Zeynel Emre olmasını ben talep ettim. Kendisi kabul etti ve halef selef bir arada oturdular. Zeynel kardeşimiz geçmişte de incelediği yurt dışı tüzükleri de dahil olmak üzere Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'yla birlikte görev yaptıklarında örgütlerden gelen bilgiler, edindiği raporlarla, kendi çalışmaları, akademik çalışmalarından oluşan müktesebatıyla birlikte tüzük komisyonumuza tüm aşamalarında fevkalade katkı yaptı. Bu sürece katkı koyan hem il başkanlarımıza, milletvekillerimize, parti meclis üyelerimize ve MYK üyelerimize bir kez daha huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
"Genel başkanlarımız eksik olmasınlar..."
Tüzük komisyonu çalışmalarını dün akşamüstü saatlerinde tamamladı. Orada da söyledim. Burada da söylemek istiyorum; bu tüzük ne Özgür Özel'in tüzüğüdür, içinde taahhütlerimiz, siyasi partiler kanununun yarattığı olanaksızlıklar mümkün olduğu kadar aşılıp ama pek çok noktada da o zorluklar yaşanıyor, dışında taahütlerimiz bu tüzüğün izine derç edilmiştir. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun taahhütleri tüzüğün içine konmuştur. Sayın Zeynel Emre bu sürece liderlik etmiştir. Ayrıca Sayın Genel Başkanımızı geçtiğimiz pazar günü Sayın Mansur Yavaş ve Ankara İl Başkanımızla birlikte ziyaret edip tüzük üzerinden ayrıntılı bilgilendirme tarafımdan yapılmış dün son hali kendisine mail olarak yollanmış, teyit alınmış ve üzerinde bir öneri düzeltilmesi gereken bir nokta varsa, kendisinin onu bana ileteceği de kendileri tarafından ifade edilmiştir. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu dışındaki önceki genel başkanlarımız eksik olmasınlar, Sayın Murat Karayalçın, Sayın Hikmet Çetin ve Sayın Altan Öymen, seçildiğim günden bugüne nereye birlikte gitmek partiye güç katacaksa, her davetimize icabet ettiler katkı sağladılar.
"Bu tüzük ne benimdir ne Kemal Bey'indir, ne önceki genel başkanların ne il başkanlarının..."
Geçtiğimiz hafta bir toplantıda da tüzük hakkında ayrıntılı kendilerine bilgilendirmede bulunup çok kıymetli önerilerini alıp tüzük komisyonunu aktardık. Bu tüzük ne benimdir ne Kemal Bey'dir ne önceki genel başkanların ne il başkanlarının ne Zeynel Bey'in ne Gül Hanım'ın. Bu tüzük kapsayıcılığı bakımından bütün komisyon eliyle bu örgütümüzündür. ve ortaya çıkan metnin dün akşamüstü saatlerinde birçok karalama ki hepsinin boş olduğu ortaya çıktı. Birçok korku yayma, örgütümüz ve il başkanlarımız, şahitliktir ki korkulacak değil övünülecek bir metin ortaya çıktı. Tüzük komisyonunda oy birliğiyle kabul edilmiştir. Ben tüzük komisyonumuzun Türkiye'nin dört bir yanına iktidar partisinin tek umudu 'bunlar seçim yaparken yine birbirlerine binecekler bakın ondan sonra neler olacak. Bu millet bunlara devletin emanet edilmeyeceğini Congresium'da görürsünüz' diyenler dün akşam büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. Oy birliğiyle geçen tüzük bugün buradadır. Bu tüzük geçince hiç kimse kaybetmez, örgüt kazanır.
Bundan önce yürütülen demokratik tartışmaların birazdan oluşturulacak tüzük komisyonunda da burada yapılacak görüşmeler sırasında da bütün bir özgürlükle tartışılması ve Türkiye'ye örnek olacak bir müzakere sürecinden sonra bu salondan birilerinin beklentisinin aksine güle oynaya, el ele, hep beraber işin kolay tarafını başarmış, esas zor tarafına yani Türkiye'yi nasıl yöneteceğimizi belirlediğimiz program kurultayına adım atmak üzere bugün akşam bu salondan hep beraber omuz omuza çıkacağımızı biliyorum, umuyorum, bunun için sizlere güveniyorum, bu süreci her birinize ayrı ayrı emanet ediyorum.
"Milletvekili olmak isteyenler ön seçime girecekler, örgütten onay ve destek alacaklar"
Biz ekranları kapattığımızda içeride konuşurken, dışarıda birileri istismar etmesin diye bir kaç hususa değinip kamuoyunun merkanı tatmin etmek adına şunu söyleyim; yazıldı çizildi. Dönem sınırı bugünden başlıyormuş daha üç dönem milletvekillikleri mümkünmüş efendim beş dönem yapan daha sekiz dönem yapacakmış. Öyle bir şey yok. Bu komisyon dönemi sınırını iki seçim önceye çekmiştir. Bu komisyon mevcut milletvekiline bir dönem, önceki milletvekillerine iki dönem milletvekilliği yapılmış saymıştır. Bundan sonraki süreç için tüm milletvekillerine ki buradan açıkça söyleyelim kamuoyuyla tartışılan, yıpratılan, bu partiye dünya kadar emeği olan bu dönem ya da geçmiş dönemdeki değerli yöneticilerimizin hiçbiri için değil ama sadece bu partide buçuklu dönemlerle dönemleri hızla doldurulmuş genç yaştaki bir kaç arkadaşımız için belki bir dönem daha aday olma imkanı teklif edilmektedir. Takdir genel kurulun olacaktır. Ancak şunu yazalım dediler, çok ince bir davranış gösterdiler, dediler ki yazalım ve CHP parlamenter demokrasiye inanan güçlü parlamentoyu savunan bir partidir, Genel Başkanının milletvekili olması doğru bir durum değildir, partiyi güçsüzleştirir. Bunun için hiç olmazsa genel başkanlar için muafiyet maddesi yazmayı önerdiler. Teşekkür ettim. Reddettim. Ben 2015 yılında yapılan ön seçime kadar bir milletvekiliydim, çalışan bir milletvekiliydim, gayret eden bir milletvekiliydim. Bu gayretlerin Manisa'da oy kullanan 13 bin üyenin 11 bin 650'si tarafından takdir edilip, yüzde 86 ile tüm zamanların rekorunu kırdıktan sonra ben CHP'de grup başkanvekili de oldum, grup başkanı da oldum, bugün genel başkan da oldum. Bunun için CHP'nin genel başkanı, genel başkan yardımcıları ya da kamuoyunca bilinen isimleri bir şehre giderken elde bayrak saatlerce beklenen, dinlenen, güneş altında sabırla destek verilen isimleri, kendi memleketlerinden ya da herhangi bir seçim bölgesinden ön seçimde çıkma kaygıları varsa zaten o kişi de bitmiştir o parti de bitmiştir. Genel başkan dahil hepimiz ön seçime gireceğiz, milletvekili olmak isteyenler ön seçime girecekler, örgütten onay ve destek alacaklar.
"Cinsiyet kotasını yüzde 50 olarak yazıyoruz"
Bir maddeyi hepinize emanet etmek istiyorum. O da gençlik ve kadın kotasıdır. Bu konuyu bizzat açıklamayı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kadına seçme ve seçilme hakkını sağlayana kadar gösterdiği gayreti kendime vasiyet bilerek bu maddeden ben bahsetmek istiyorum. Bugün yüzde 33 kadın kotası vardır. Uygulamada sorunlar vardır ancak bunun uygulanması noktasında partimizin hem önceki kadın kolları genel başkanının hem mevcut kadın kolları genel başkanının Türkiye kadın hareketiyle birlikte kadın örgütlerimizin tam desteğiyle eşit temsil noktasında ortaya koydukları yoğun bir emek, önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'bir kadın devrimi yapacağız. Eşit temsil getiriyorum' diye ortaya koyduğu örnek bir irade ve benim de sahiplendiğim net bir tutum var. Ancak örgütün zorluklarını, sürecin zorluklarını bilerek kadın kotasını tüzüğümüzde yüzde 50 eşit temsil olarak ve adına artık zaten yazdığı gibi gibi kadın değil cinsiyet kotası diyerek, ümit ederiz ki bir gün bu kota erkekleri de koruyacak ve bu cinsiyet kotasını yüzde 50 olarak yazıyoruz. Ancak yürürlülük maddesinde bunun il kurultayda 35, bugün 33, bir sonrakinde 40, bir sonrakinde 45 ve bir sonrakinde 50 olacak şekilde bir geçiş süreci tarih ediyoruz.
"Kadın ve gençlik kotasını sizlere emanet ediyorum"
Ayrıca gençlik kotası bugüne kadar 35 yaşına kadar yüzde 20 uygulanmışken bir araya bunu ikiye bölme ve 10-10 uygulama tartışmaları vardı. Çünkü hep gençlik kotası 28-29 yaşındaki arkadaşlarımıza uygulanıyor maalesef 20'li yaşlarının ortalarında ve daha öncesinde olan arkadaşlarımız yer bulamıyordu. Şimdi bu kotayı 18-25 yaş için 10, 25-40 yaş için şu anda 10, ilk kongrede 15 bir sonrasında 20 kota uygulayarak söz verilen bir devrimi hep birlikte gerçekleştirmeyi istiyoruz. Bu madde bugün için hemen sonuç doğuracak bir madde değildir. Bu madde uygulandıkça kadınları partiye çekecek. Yer buldukça daha fazlasını getirecek ve her aşamanın sonunda eşit temsilin yerleştiği bir madde olacaktır. CHP, rakiplerinden kadına duyduğu saygıyla pozitif ayrışmak durumundadır. Gençlere açtığı alanla pozitif ayrışmak durumundadır. Kadın ve gençlik kotasını sizlere emanet ediyorum.
''Mevcut genel başkan imza toplayamaz''
Genel başkanlar yüzde 5 imza ile aday oluyorlar. Kamuoyunda çok tartışıldı bu. İl başkanları da yüzde 10 ile. Bu yüzde 15’e çıkarıyormuşuz. Bunu yazıp, çizdiler. Televizyon kanallarında tartıştılar. İlk günden beri düşüncem oydu. Önerdim taslakta yer aldı. Genel başkanın imza toplaması, genel başkanlarımızın haberi olmaksızın, etrafında onları onlardan çok sevenler tarafından, örgüt ve delege üzerine bir baskıya sonrada toplanan imzalardan az oy alınınca parti delegesinin ahlakını sorgulamaya dönüşecek kadar hadsiz bir sürece dönüştü. Önerimi kabul ettiler, teşekkür ediyorum. Mevcut genel başkan imza toplayamaz, toplayamaz. Talebi halinde adaydır. 60 Parti Meclisi üyesi olan, 130 milletvekili olan genel başkan, 60 imza toplayacağım diye bin 300 delegeyi imza verme süreciyle muhatap etmek yerine, mevcut genel başkan talebi halinde adaydır. Diğer adaylar yüzde 5 imza toplarlar. Delegemizin, örgütümüzün üzerindeki imza toplama baskısını iki kıymetli adayın, iki temsilcisini memleketinde ağırlayıp da 'ona mı versem, buna da mı versem, ona vermiştim mahcup olmuştum' tartışmaları...
"Haksız süreci tarihe gömüyoruz"
Genel başkanlarımızı bu işe muhtaç, kurultay delegelerimizi sanki gayriahlaki tutum takınacak kişiler gibi gösteren bu haksız süreci sonuna kadar tarihe gömüyoruz. Ayrıca il başkanları için olan yüzde 10 imza sürüyor. Ama divana yüzde 15’ten fazla imza teslim edemeyecekler. Yani 600 delegenin 500’ünün imzasını aldım, bitti bu iş havasıyla bir kongre yaşamayacağız.Daha çok adayımız olacak. Adaylıkların önündeki tüm engelleri kaldıracağız. Yarından itibaren iktidar programına evrilecek parti programımızın değişim çalışmalarına başlayacağız. Programımızı, toplumun değişen beklentilerine, dünyada değişen koşullara göre yenilemek durumundayız. Parti programımız şekillenirken, demokrasi ve adalet, sosyal refah, kapsayıcı kalkınma, dış politika, ulusal güvenlik konu başlıklarında büyük masalarda, ana başlıklarda katkınızı bekliyor olacağız. 81 başlık altında bu millet bizden ne bekliyor? İktidarımızda ne görmek, ne görmek istemiyor? Çok sayıda heyetimizle acılı insanların, yokluk ve sefalet içindeki umutsuz insanların sadece geçtiğimiz seçim sonucuyla değil, gelecek seçime doğru yürüyüşümüzle de umudu olacağız. Bunu sağlamak için yol haritasına fevkalade önem veriyorum.
"En zengin yüzde 20, bütün varlıkların yüzde 80'ini alıyor"
Bu ülkede en zengin yüzde 20, bütün varlıkların yüzde 80’ini, en yoksul yüzde 20, yüzde 0,5’ini alıyor. Hepinizin sesini duyuyoruz. Kimsenin kalitesinden memnun olmadığı eğitim sistemi, en çok da bu iktidara oy veren anneleri üzüyor. Öğretmenlerin beş ayrı kategoriye ayrılmasını da eğitimde fırsat eşitliğinin yok sayılmasını da, asgari ücretin altına denk maaşlara mahkum edilen özel okul öğretmenlerinin feryatlarını da biliyoruz ve görüyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında eğitim maratonlarıyla konuşuyoruz. Tüm sorunları biliyoruz. Var bir çaresi.
"Kayyum uygulamalarını sonuna kadar kınıyorum"
31 Mart seçimlerinden henüz 5 ay geçmemişken Hakkari Belediyesi’ne kayyum atayanların ülkenin demokrasisine ne yapmaya çalıştığını biliyoruz. Ben CHP’nin genel başkanı olarak, Manisalılar belediye başkanı seçebiliyorken, Osmaniyeliler belediye başkanı seçebiliyorken, Hakkarililerin belediye başkanı seçememesini, kayyum uygulamalarını sonuna kadar kınıyorum. Bundan sonra da ilkinde olduğu gibi her denemede sonuna kadar karşı olacağımıza ve mücadeleyi yükselteceğimize buradan söz veriyorum."Partimizin gözdesini kimsenin kem gözlerine emanet etmeyiz"
Birileri tamamen kendilerine aparat ettikleri yargı eliyle siyaseti dizayn etmeye çalışıyorlar. Bu konuda geçtiğimiz haftalarda iki önemli gelişme yaşadık. Birisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’mız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun uzun süredir bekletilen, karara bağlanmayan dosyası üzerinden maksatlı, çirkin bilgi sızdırmalarıyla Türkiye’deki siyaseti dizayn etme çabalarıdır. Sayın Ekrem İmamoğlu, bu çabalara karşı kendi duruşunu en kararlı, en net bir şekilde ifade etmiştir. Partinin genel başkanı sıfatıyla bütün il başkanlarımızın, ilçe başkanlarımızın, kurultay delegelerimizin huzurunda, 1 milyon 460 bin üyemizin hepsinin adına hep bir ağızdan ifade ediyorum ki Sayın İmamoğlu’nun tutumu partimizin tutumudur. CHP, Ekrem İmamoğlu’nun yanındadır. İstanbul’un sevgilisi, partimizin gözdesini kimsenin kem gözlerine emanet etmeyiz. Kimsenin insafına bırakmayız. Herkes haddini bilecek.
"Böyle bir partile muhatapsınız"
Ayrıca önceki genel başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na açılan bir dava ile kendisine siyasi yasak getirilmeye hatta kendisi, hapisle tehdit edilmeye çalışılıyor. Burada kendilerine, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir şehit cenazesinde kurdukları kumpasla üzerine yollanan vahşi güruh endisini linç etmeye çalışırken nasıl durduğunu, Şavşat’ta PKK kurşunu bir askerimizi şehit, birini kör ederken o kirpi geldiğinde araçtan kirpiye geçerken ki duruşunu, ayrıca Meclis’te uğradığı saldırılardan, sosyal medyada kendisine yapılan her türlü linç girişime karşı 13 yıl boyunca takındığı tutumu... Kemal Bey’den örnekler yetmediyse, Ecevit’e ‘Bu mitingi yapma, suikaste uğrayacaksın’ denilince ‘Ölmek için en uygun yer’ diyerek otobüsün üstüne çıkışını, yine Sayın Deniz Baykal ve Altan Öymen’in birilerinin dizleri titrerken, tutuldukları cezaevlerindeki duruşunu, İsmet Paşa’nın ‘Namuslular da namuzsuzlar kadar cesaretli olmazsa, bu memleket aydınlığa çıkmaz’ sözünü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülkeyi kurtarmak için kendi canını ortaya koyup, ‘Ya istiklal ya ölüm’ deyişini hatırlatmak isterim. Böyle bir partiyle muhatapsınız.
"Bu güç sizin arkanızda olan para babalarına, yandaş müteahhitlere benzemez"
Belediye başkanlarımızın ellerini kollarını bağlıyorsunuz. 300 müfettiş yolluyorsunuz. Her türlü haksızlığı yapıyorsunuz. Yalova’da yaptınız, elimizden aldınız. Millet emaneti geri bize verdi. Nerede bir haksızlık yaptıysanız, örneğin Türkiye’de en fazla oyu aldığımız yer, geçen sene kayyum atadıkları Urla’dır. Millet bu tip işlere karşı nasıl cevap vereceğini bilmektedir. O yüzden büyükşehir ve belediye başkanımıza nasıl bir kumpas kurmaya kalkarsanız kalkın, ya da önceki genel başkanımızı tehdit etmeye kalkarsanız kalkın, CHP bir bütün olarak, kurumsal olarak onların arkasındadır. Bu güç sizin arkanızda olan para babalarına, yandaş müteahhitlere ya da iktidardasınız diye size methiye düzenlere benzemez. Bizi bir arada tutan ne ihaledir, ne tayindir, terfidir. Bu salonu bir arada tutan vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisidir. Bu salonu böyle tanıyın.
"Sizin bunu yaptıracak siyasi ahlakınız olabilir ama..."
Ne kadar CHP’ye engel olmaya çalışırsanız çalışın. Borç batağında bıraktığınız belediyelerin bütün borçlarını bize yıkmaya, asla yazılı bile yollamadığınız borçlar için haciz uygulamaya, yurt dışından bulduğumuz kredileri durdurup, deprem için kentsel dönüşüm için bile engel olmaya, tıkanmış trafik için yapılacak metroya mani olmaya sizin yüzünüz tutabilir. Sizin bunu yaptıracak siyasi ahlakınız olabilir ama bu milletin buna verecek bir cevabı var.
"Ayağa kalkın ve partiyi iktidar yapın''
Cumhuriyet'in ikinci yüzyılının ilk seçiminde bu anlayışla hep birlikte iktidar yapacağız. Bu yürüyüşümüzde durmayan zamlarla ezilen çiftçinin var bir çaresi. Hayat pahalılığından bunalmış annelerin var bir çaresi. Geçim derdi çeken emeklinin var bir çaresi. Geleceğe umutla bakamayan gençlerin var bir çaresi. Türkiye’nin her bir derdinin var bir çaresi, onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi diyerek yapacağız. CHP tarihsel haklılık ve tutarlılığıyla, son girdiği seçimlerde aldığı sonuçla ve dün ve bugün dahil iki saygın araştırma şirketinin açıkladığı geçen ay ki sonuçları dahi aşan anket sonuçlarıyla CHP Türkiye’nin birinci partisidir. Ayağa kalkın ve bu partiyi iktidar yapın. Ben size güveniyorum ve inanıyorum. Her derdin var bir çaresi, onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi. Biz başaracağız ve Türkiye’nin önünü açacağız.''
(SON)