Gündemdeki olayları değerlendiren Cemil Çiçek, kayıtdışılığın Türkiye'nin hastalığı olduğunu belirtti, ekonominin yanı sıra din ve siyasette de kayıtdışılık olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek, siyaset, din ve ticaret alanındaki kayıt dışı ilişkileri değerlendirdi, Türkiye'nin kandırılmış insanlar ülkesi olduğunu belirtti. Karar yazarı Ahmet Taşgetiren'e konuşan Çiçek, gündemi işgal eden sosyal medya fenomenleri ve futbolcuların durumlarının Türkiye'nin hastalığı olan kayıtdışılıklardan kaynaklandığını ifade etti.

Ahmet Taşgetiren, "Kayıtdışılıklar dünyası" başlıklı yazısında Cemil Çiçek'in sözlerini şöyle aktardı:

"Cemil Çiçek, aslında bütün bunların ’Türkiye’nin hastalığı olan kayıt-dışılığın sonucu olduğunu’ ifade ediyor ve üç alanda kayıt-dışılık bulunduğunun altını çiziyor.

-Ekonomi alanı

Mansur Yavaş'tan 'Soruşturma' İle İlgili İlk Açıklama! Mansur Yavaş'tan 'Soruşturma' İle İlgili İlk Açıklama!

-Siyaset alanı

-Din alanı.

‘Ben bunları bugün söylemiyorum, diyor, 28 Şubat sürecinde ifade ettim. Şu an yaşananlar mesela, ekonomideki kayıt-dışılığın tipik görüntülerinden ibaret.’

Cemil Çiçek tabii olarak siyaseti çok iyi tanıyor. ’Görevleri olmadığı halde siyasete müdahale edenler’ ona göre kayıt – dışı siyasetin aktörleri. Askerin hükümete muhtıra vermesi, Yargı’nın yerindelik değerlendirmesi yapması, iş dünyasının siyaseti tanzime boyunması… kayıt – dışı siyasetin örnekleri…

Bir de kayıt-dışı din olgusu var Cemil Çiçek’e göre… Yüzyılın başında dini yapılanmalara karşı yürütülen baskı politikaları, bu vakıanın yer altına inmesine yol açtı, sonrasında da sağlıklı bir düzenleme yapılıp, bu hassas alan tanzim edilemedi. Şimdi de kimin ne yaptığı bilinmiyor. 28 Şubat günlerinde Ankara’nın İstanbul’un göbeğinde Aczmendilerin gösteriler yapması kayıtdışılığın geldiği boyutu gösteriyor.

Aynı şekilde Cemaatten paralel yapıya dönüşen, sonra da FETÖ diye nitelenen hareket kayıt-dışılığın tipik örneği ona göre. Yapının milyar dolarları yönettiği uluslararası kayıtlara geçmiş.

Yıllar önce dini motifler de kullanılarak, kimi zaman hocaların devrede olduğu bir yöntemle Avrupa’daki vatandaşlardan toplanan ve güya halka açık şirketlere ortaklık diye takdim edilen, toplanan paraların arkası kesilince de bataklar oluşturan sürecin akıbeti ne oldu?

Şu söz Cemil Çiçek’e ait:

‘Türkiye ticareten, dinen ve siyaseten kandırılmış insanlar ülkesidir.’

Cemil Çiçek, Meclis Kütüphanesinde 20 -25 kadar Siyasetname incelediğini belirtiyor ve şöyle diyor:

‘Kanuni Sultan Süleyman döneminden beri siyasetnameler yazılır, kimi şu tehlikelere düşmeyin, der, kimi şu hastalıktan kurtulmanın çaresi şudur, der. Siyasetnamelerde yazılan problemler aşağı yukarı 6-7 maddeden ibarettir. Bunların başında, adaletsizlik gelir, ardından rüşvet sayılır, ardından liyakatli insanların göreve getirilmemesi kaydedilir vs…’

‘Ama, diyor Cemil Çiçek, aradan 400 yıldan fazla zaman geçti biz hala aynı sorunları konuşuyoruz. Adaletsizlik var, rüşvet var, liyakati tartışıyoruz.’

Cemil Çiçek yaşanan sorunu ’Akıl baliğ olma sorunu’ olarak niteliyor.

Cemil Bey’e göre ’Hans Hasan’dan daha dürüst değil.’ Ama ‘Hans kuralların istisnasız bir şekilde ve acımasızca uygulanacağını bilerek yaşıyor, biz ise kuralların bir şekilde aşılabileceğini düşünerek…’

‘Aslında, diyor Cemil Çiçek, bizde de kural eksikliği yok. Ama kurallar kayıt-dışı yapılanmalar tarafından aşılıyor ve biz bu çarpıklığı asırlardır aşamıyoruz.’"

Editör: Balcan Hande