Yurt

Burdur’da işçilerden 'geçinemiyoruz' eylemi: "İşçinin, yoksulun dayanacak gücü kalmadı"

Burdur’da Türk-İş Konfederasyonu’na bağlı sendikalar, hayat pahalılığını protesto etti. Türk-İş Burdur İl Temsilcisi Mustafa Onay, "İşçinin, yoksulun dayanacak gücü kalmadı. Büyükşehirlerde ev kiraları ortalama 15 bin liranın üzerine çıktı. Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam gelmeye devam ediyor. Geçen ay elektrik fiyatına, bu ay da doğal gaza yüzde 38 zam geldi. Önümüzdeki ay okullar açılacak. Analar, babalar 'çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz' diyor" ifadelerini kullandı.

(BURDUR) - Burdur’da Türk-İş Konfederasyonu’na bağlı sendikalar, hayat pahalılığını protesto etti. Türk-İş Burdur İl Temsilcisi Mustafa Onay, "İşçinin, yoksulun dayanacak gücü kalmadı. Büyükşehirlerde ev kiraları ortalama 15 bin liranın üzerine çıktı. Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam gelmeye devam ediyor. Geçen ay elektrik fiyatına, bu ay da doğal gaza yüzde 38 zam geldi. Önümüzdeki ay okullar açılacak. Analar, babalar 'çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz' diyor" ifadelerini kullandı.

Burdur’da Türk-İş Konfederasyonu’na bağlı sendikalar, ekonomik sıkıntılara dikkat çekmek amacıyla eylem yaptı. Eylemde, 'Zordayız, geçinemiyoruz' sloganları atıldı.  Burdur Cumhuriyet Meydanı’ndaki eyleme CHP Burdur Milletvekili İzzet Akbulut, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, CHP Burdur İl Başkanı Kadir Koç, Türk-İş’e bağlı sendikalara üye işçiler ve vatandaşlar da katıldı.

"Her şeyin fiyatı artarken yoksulun geliri yerinde saydı"

Türk İş Burdur İl Temsilcisi Mustafa Onay, konuşmasında şunları söyledi:

"Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, güvencesiz çalıştırma ve kayıt dışı istihdam gibi sorunlar, başta işçiler olmak üzere, toplumun büyük bölümünün yaşam şartlarını ağırlaştırmaktadır. Yani mutlu bir azınlık dışında halkımız geçim sıkıntısıyla mücadele etmektedir. Bugün burada, yaşanan sorunlara dikkate çekmek ve bir an önce harekete geçilmesi için uyarıda bulunmak için toplandık. İşçinin, yoksulun dayanacak gücü kalmadı. Büyükşehirlerde ev kiraları ortalama 15 bin liranın üzerine çıktı. İnsanlar, yüksek kiralar sebebiyle, sağlıksız ortamlarda yaşamak zorunda kalıyor. Markete, pazara, temel tüketim ürünlerine, tepeden tırnağa her şeye her gün zam gelmeye devam ediyor. Geçen ay elektrik fiyatına, bu ay da doğal gaza yüzde 38 zam geldi. Önümüzdeki ay okullar açılacak. Eğitim masrafları altından kalkılamaz bir hal aldı. Analar, babalar 'çocuğumuzu okula nasıl göndereceğiz' diyor. İşçiler çocuklarının eğitim masraflarını şimdiden kara kara düşünüyor. Yılbaşından günümüze kadar iğneden ipliğe her şeyin fiyatı iki katına çıkarken, işçinin emeklinin, yoksulun geliri yerinde saydı.

"İşçiler enflasyonun nedeni değil, mağdurudur"

Açıklanan enflasyon oranlarının kabul edilebilir bir yanı yoktur. Yaşanan enflasyon ile açıklanan enflasyon arasında uçurum vardır. İşçilere, emeklilere yapılan düşük zamlar, her geçen gün yoksulu daha da yoksul hale getirmektedir. İşçinin alım gücü hızla düşmektedir. İşçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken işverenlerin payı her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde gelir adaleti hızla bozulmaktadır. Türkiye, gelir dağılımı eşitsizliğinde Avrupa’da birinci, dünyada 28. sıradadır.  Gerçek enflasyon oranları açıklanmazsa bu eşitsizlik daha da artacaktır. Enflasyonun yükselmesinde hiçbir sorumluluğu olmayan işçilerin enflasyonu düşürmek için de fedakârlık etmesi beklenmemelidir. Bu nedenle Tasarruf Tedbirleri Genelgesiyle çalışanın servis ve diğer haklarının kaldırılması kabul edilemez. Servis ve diğer haklar toplu iş sözleşmesi ile elde edilmiş kazanımlardır. Bunun genelgeyle ortadan kaldırılması, başta Anayasa’nın ilgili hükümleri olmak üzere, ILO normlarına ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Tasarruf, çalışanın servis ve diğer haklarının elinden alınarak değil kamuda ki israfın engellemesi ile sağlanmalıdır. İşçiler enflasyonun nedeni değil, mağdurudur. Enflasyonun bir an önce gerçek seviyesinde açıklanması için gerekli adımlar atılmalıdır. 

"Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz"

Emeğimizin karşılığı olan gelirimizin, enflasyon verilerine kurban edilmesine karşı açık bir tavır alıyoruz. Bir kez daha belirtiyoruz; hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, adaletsiz vergi sistemi, işsizlik, kayıt dışı istihdam, güvencesiz çalıştırma sorunları altında ezilmeyeceğiz, bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz, 696 sayılı KHK ile kadroya giren işçilerin kanundan doğan haklarını aramaya devam edeceğiz, KİT’lerde ve kamuda taşeron işçilik sona erene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz, örgütlenmenin önündeki engelleri tek tek aşacağız.”