(BURDUR) - Burdur'un Karamanlı ilçesinde çiftçiler, artan maliyetler ve üretim zorluklarına dikkat çekmek amacıyla traktör konvoyu oluşturarak eylem yaptı. CHP Burdur Milletvekili İzzet Akbulut, "Canlı hayvan ithalatı yerine yerli üreticiye destek verilmesi gerektiğini savunuyoruz. Süt ve hububat fiyatları konusunda üreticiler özel sektörün insafına bırakılmamalı" dedi. Üretici Özcan Şengül ise "Akaryakıt fiyatları tarımdan lojistiğe, marketten sofraya kadar herkesin üzerinde büyük bir yük oluşturuyor. Tohum, gübre, ilaç gibi masraflarımız yüzde 50 ila 90 oranında arttı. Bu durum bizi ekim yapamaz hale getirdi" şeklinde konuştu.
Burdur’da üreticiler ve çiftçiler, yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek için traktörler ile konvoy düzenleyerek basın açıklaması yaptı. Eyleme Karamanlı, Tefenni, Yeşilova ve Çavdır ilçelerinden çiftçiler ve CHP Burdur Milletvekili İzzet Akbulut, CHP Burdur İl Başkanı Kadir Koç, Çavdır Belediye Başkanı Ali Okan Yücel, CHP’li İl Genel Meclisi üyeleri ve vatandaşlar katıldı.
“Biz üretmek istiyoruz, bizim önümüze engel olmayın, destek olun”
CHP Burdur Milletvekili İzzet Akbulut, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Sizler bu ülkeye katma değer kazandırabilmek adına gecenizi, gündüzüne veriyorsunuz. Üretmek adına bir çoğunuzun eli nasır bağlıyor. Bu ülkeye faydalı olabilmek adına gece gündüz tarlalarda, ahırlarda bu ülkeye hizmet edebilmek adına belki bir çoğunuzun emeği yok sayılırcasına hizmet üretmeye çalışıyorsunuz. Bugün yaptığınız eylemi artık Türkiye’de çiftçinin, üreticinin sıkıntısını en yüksek şekilde duyurmak istiyorsunuz. Helal olsun sizlere. Az önce arkadaşımız bahsetti. Diyor ki, ‘et fiyatlarında sıkıntı var’. Et fiyatlarında mı sıkıntı var acaba yoksa etin maliyetinde mi sıkıntı var? O etin maliyetindeki girdi maliyetlerinin yüksekliğinde mi bir sıkıntı var? Israrla diyoruz ki canlı hayvan ithalatını bir kenara bırakın gelin yerli üreticiye destek verin. Daha geçen hafta 4 bin 100 baş hayvan ithal ettiler. Sütte sıkıntı var diyoruz, neyden dolayı sıkıntı var; aynı şekilde girdi maliyetlerinden, yem fiyatları çok pahalı. Adam ne yapsın o yem fiyatlarıyla mücadele edebilmek adına belli bir şekilde süt fiyatını belirlemek durumunda. Kendi mi belirliyor? Hayır. Ulusal Süt Konseyi, bir fiyat belirliyor. Peki arkasında duruyor mu? İşte en çok duyduğumuz sıkıntı da orada. 15 lira fiyat belirliyor, özel sektör üreticinin yanına 8-9-10 lirayla yaklaşabiliyor. Üreticiye ‘işine gelirse’ diyebiliyor. Üretici sütünü ne yapabilir ki? Ertesi güne saklama durumu da yok, sokağa dökecek hali de yok. En son çare o fiyatları kabul etmek durumunda kalıyor.
"Üreticiyi özel sektörün eline bırakmamak gerekiyor"
İşte hububat fiyatlarından bahsedildi. Yanımızda hemen benzin istasyonu var. Biz Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’a en son seçimde oraya gönderdiğimizde orada mazot fiyatları 17- 18 liraydı. Sen hububata yüzde 10 zam yapıyorken sen bunun 45 lira olduğunu hiç mi görmüyorsun. O mazot fiyatlarından dolayı hububata yüzde 10’luk zam ayıptır, yazıktır, günahtır. Bu anlamda üreticiyi özel sektörün eline bırakmamak gerekiyor. Muhakkak ki devletimizin en zor zamanında maliyetin en çok yükseldiği zamanda üreticiyi zarar ettirmeyecek bir şekilde özel sektör gelecekse bu fiyatların üstünde bir fiyat belirleyip devlet garantisinde üretime devam etmeniz gerekiyor. Bu anlamda devlet yetkililerine Burdur’dan üreticilerle sesleniyoruz ki; biz üretmek istiyoruz, bizim önümüze engel olmayın, destek olun, bu ülkeyi şaha kaldıralım diyoruz."
“Çiftçi, üretici her geçen gün toprağa küsmekte”
Karamanlı üretici Özcan Şengül, konuşmasında ise şu ifadeleri kullandı:
“Temel girdimiz olan mazot bizim en büyük yüklerimizden bir tanesi. Akaryakıt fiyatlarını sadece çiftçinin kullandığını, çiftçinin üstüne yük olduğunu düşünmeyin akaryakıt fiyatları tarımdan lojistiğe, lojistikten fırına, fırından markete, marketten sofraya uzanan vatandaşın üzerinde büyük bir yük olan bir faturadır. Bu faturanın bedelini vatandaş A’dan Z’ye tarımla ilgili alakalı olmadan fazlasıyla ödemektedir. Biz üreticilerin talepleri yetkililerin bizlerin bu taleplerini görmeleri, duymaları bunları bir şekilde düzenlemeleri, belki de ÖTV indirimi yapmaları. Artık onların ilgili problemleri bunu biz en büyük sebeplerimizden en büyük krizlerimizden birinin olduğunu düşünmekteyiz. Akaryakıt fiyatları ocak 2023 yılında 22 TL olarak satışa sunulmaktaydı. Şubat ayı 2004 yılında ise yüzde 90’a olan bir artış ile 42 TL’ye ulaşmıştır. Bunların yanında bizim tabii ki tohum, gübre, ilaç gibi masraflarımız var. Tohum, gübre, ilaç gibi masraflarımız yüzde 50 ila 90’a oran artışlar göstererek biz çiftçilerin önünde kocaman bir dağ oldu, bizlere engel oldu. Bizleri ekim, üretim yapamaz hale getirdi. Bir diğer sorunumuz toprak mahsulleri, sağ olsun Toprak Mahsulleri Ofisi fiyat belirlemede yetkili rolü oynayamıyor, fiyat belirlemede geç kalıyor, bizleri fabrikacı ve tüccarın kucağına itmeye çalışıyor. Geç kalmış fiyat politikasıyla enflasyonu çiftçinin üzerine yıkarak market fiyatlarını uygun tutmaya çalışıyorlar. Ama maalesef bilmiyorlar ki çiftçi kardeşlerimiz, üretici kardeşlerimiz her geçen gün toprağa küsmekte her geçen gün kendi kendine farklı çıkış yolları aramaktadır. Biz üreticiler olarak tabii ki demiyoruz ki buğday, arpa, tane, mısır bunun benzeri nohut diyebiliriz fasulye diyebiliriz, bölgesel olarak fındık diyebiliriz, çay diyebiliriz. Kimse bunlara afaki afiş fiyatlar olmasını talep etmiyor. Hiçbir kardeşimden hiçbir arkadaşımdan hiçbir yöneticimizden ben bunu duymadım. Buğday fiyatının 15 TL olmasını talep etmediğimiz gibi bizim sadece talebimiz emeğimizin karşılığı, alın terimizin hakkıdır bunu bugün burada inşallah alacağız. Girdi kalemleri arasında da bizlerin taleplerinden bir tanesi şu; hasat yılı boyunca tohum, gübre, akaryakıt gibi temel ihtiyaçlarımız olan ürünlerin fiyatlarının sabit fiyat garantisi altında çiftçilerin hizmetine sunulmasını talep ediyoruz. Yoksa biz her geçen gün toprağa küsmeye devam edeceğiz.”
Üreticiler ve çiftçiler basın açıklamasının ardından sorunsuz bir şekilde bölgeden ayrıldı.