Basın Örgütlerinden "Sosyal Medya" Kanun Teklifine Tepki
“SEÇİM ÖNCESİ BU MECRAYI DA SUSTURMA GİRİŞİMİ”
DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren de kanunda “muğlak” ifadeler olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:
“İçine iktidarın her zaman yaptığı gibi birtakım yemler konulmuş. İnternet medyasında çalışanlara basın kartı verilecek, Basın İlan Kurumu tarafından ilan verilecek gibi. Bunların bizim için hiçbir anlamı yok. Zaten basın kartı epeydir büyük bir keyfiyetle dağıtılıyor. Sarayın içinde oluşturulan İletişim Başkanlığı kimin gazeteci olup, kimin gazeteci olmadığına karar vermek istiyor. Kendince muhalif gördüğü gazetecilerin kartlarını iptal edebiliyor ya da hiç vermiyor. Zaten bu koşullarda gazetecilik yapılıyor. Basın İlan Kurumu ise zaten Birgün, Evrensel gibi gazetelere büyük bir baskı uyguluyor, kendini mahkeme yerine koyuyor. İlan keserek, üstüne cezalar vererek baskı altına almaya çalışıyor. Üstelik daha bugün ortaya çıkan bir şey var. Bazı televizyon kanallarına ana muhalefet liderini konuşmasını canlı yayınladı diye ceza verilmek isteniyor. Türkiye’de basın özgürlüğü bu durumda. İnternet medyasıyla ilgili yapılmak istenen bu düzenleme açıkçası seçimler öncesi bu mecrayı da susturma girişimi olarak bu tasarıyı böyle değerlendiriyoruz.”
"İKTİDAR AĞIRLIKLI HALE GETİRİLİYOR"
Çağdaş Gazeteciler Derneği adına açıklama yapan Yönetim Kurulu Üyesi Yıldız Yazıcıoğlu, kanun teklifinde yazılı medya açısından da riskler bulunduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
“Basın İlan Kurumu’nun yapısına ilave edilecek yeni üyelerle kurumun hali hazırda iktidar ağırlıklı yapısı daha da iktidar ağırlıklı hale getiriliyor. Orada medya kuruluşlarının temsili anlamındaki sıkıntılar da devam ediyor. Bu ne anlama geliyor? Basın İlan Kurumu aracılığıyla verilen cezalandırma süreçlerinin de devam edeceği anlamına geliyor. Teklifin gerekçesinde olumlu bir iş yapıyormuş gibi sunulan, Basın İlan Kurumu’nun ceza kararlarına karşı açılacak davalarda artık yetkili tek bir mahkemenin olacağı yönündeki hüküm de risk teşkil ediyor. Niye, o mahkeme Ankara’daki en üst asliye ceza olacak görülüyor. Bu da adrese teslim bir takım yargılamalar yapılabileceği şüphesini uyandırıyor. Çünkü diğer mahkemelerin itiraz mekanizmalarından yararlanmak mümkün olmayacak.”
Yazıcıoğlu, yasa teklifindeki her maddede “mayınlı içerikler” olduğunu kaydederek, “İnternet medyasını yasal zemine kavuşturmak anlamında olumlu bir gelişme gibi sunulmakla birlikte, aslında internet medyasını yasal zemine kavuştururken internet haberciliğini tamamen cendere altına alıyor” dedi.
Yazıcıoğlu, teklifteki maddeleri anlatarak, yasa teklifinde “yeni bir suç icadı” olduğunu belirtti. Yazıcıoğlu, teklifin 29’uncu maddesine dikkat çekerek, “Halka yanıltıcı bilgi yaymak gibi bir suç tanımı yapılıyor. Suç tanımlamasının gerekçesine baktığımızda da oldukça muallak ifadeler kullanılıyor” diye itirazlarını sıraladı.
Yazıcıoğlu, söz konusu hüküm nedeniyle yargılanan gazetecilerin başına gelebilecekler konusunda uyarıda bulunarak, “Meslektaşlarımız açısından ciddi endişe duymamıza yol açıyor” dedi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ise şu açıklamayı yaptı:
“Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin uzun süredir üzerinde çalıştığı ‘Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ 26 Mayıs 2022 Perşembe günü TBMM Başkanlığı’na sunulmuştur. Kanun teklifi genel olarak bakıldığında seçim arifesinde haberi halktan saklamak için hazırlanmıştır. Halkın haber alma ve bilgilenme hakkını engelleyecektir. Yasalaştığı takdirde yeni suçlar oluşturacak, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü üzerinde var olan sansürü artıracak, birçok eşitsizliğe neden olacaktır. Tasarı gereklilik, ölçülülük ve amaca uygunluk gibi yönlerden ifade özgürlüğüne aykırıdır. Tasarının öngördüğü yöntemlerin, aşırı sansür sonucunu doğuracağı, bundan dolayı da ifade özgürlüğüne yönelik bir tehlike oluşturacağı ortadadır. İktidarı demokrasinin yeşermesi için haberi halktan saklamak amacını taşıyan bu yasa tasarısını geri çekmeye çağırıyoruz.”
Bunlar da ilginizi çekebilir