- 25 Şubat – 15 Mart Bursa
- 3-4 Mart Antalya ve Manavgat
- 1-11 Mart İstanbul
- 10 Mart İzmir
Baş Belası Ekibiyle Baş Başa
Baş Belası tiyatro oyununa Trump sahnesinde konuk olduğumuz; Melis İşiten, Sergen Deveci ve Ceyhun Fersoy, oyunları hakkında hem bizleri hem de okuyucuları bilgilendirdi. Evli bir çiftin evlil...
Baş Belası tiyatro oyununa Trump sahnesinde konuk olduğumuz; Melis İşiten, Sergen Deveci ve Ceyhun Fersoy, oyunları hakkında hem bizleri hem de okuyucuları bilgilendirdi. Evli bir çiftin evliliklerinin kötü gitmesi ve tesadüf sonucu ortaya çıkan bir misafir... İki saat süren keyifli bir oyunculukla zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.
Oyununuzu güncelliyor musunuz?
M: Güncelleme değil ama revize ediyoruz. Bu eskiden oynanmış bir metindi biz de revize ederek bugüne getirdik. Şimdi de günlük akışta, gündem ile ilgili belirtmek istediğimiz fikirlerimizi gün içerisinde konuşup karar verip sahnede uyguluyoruz.
C: Olay bittikten sonra devam ettirmiyoruz. Mesela Tarkan’ın şarkısı, onuncu oyunumuzda bunu yapmayız herhalde. Çünkü konu dinlenmiş olacak üzerinden zaman geçmiş olacak.
S: Tabi ki, gündemle alakalı sahneden gündeme dokunmak hatta bazen taraf belirtmek. Kendimi tenzih ediyorum diğer arkadaşlardan ama bazen sahneden konuşmak keyifli oluyor. O yüzden arkadaşlarım buna izin verdiği için şanslıyız.
Kaçıncı kez oynuyorsunuz bu oyunu?
M: 10-11 maksimum. Yeni başladık aslında bir yıldır pek oynayamadık.
C: Baş Belası aslında baya eski bir oyun. Eray Yasin Işık’ın 15-16 senelik bir oyun. Ünlü ve ödüllü bir oyun. Biz ilk okuduğumuzda dört kişilik bir oyundu. Baya revize olması gerekiyordu çünkü eski şakalar felan vardı. Eray bir kampa girdi sonra ve üç kişilik bu hale getirdi. Tabi burada Serkan Üstüner, hocamızın da büyük katkıları var.
Peki bu oyun uyarlama bir oyun mu yoksa orijinal bir metin mi?
-Orijinal bir metin.
Turne döneminiz?
M: Bizim turne dönemsel gibi değil, her ay birkaç kere gidiyoruz. Direkt turneye çıkıp 10-12 gün gibi değil. Mesela dün İzmir’den geldik. Hafta içi Bursa’da haftaya da Antalya’da olacağız. Bir İstanbul bir şehir dışı gibi dağılımlı oynuyoruz.
C: Tolga Güleryüz’ün jest tiyatrosu, oyunlarına ve oyuncularına o kadar çok güveniyor ki... Doğru insanları doğru karakterlerle buluşturuyor.
Bir oyunu bir yıl içerisinde kaç defa oynuyorsunuz?
M: Oyuna başlarken ne kadar süreceğini bilemiyoruz. En az 3-5 sezon oynamak istiyoruz.
C: Ne kadar oynayabilirsek.
Başka projelerinizle tiyatro nasıl aynı anda yürüyor?
M: En büyük avantajımız programımızın aylar öncesinden belli olması. Dolayısıyla iki programı buna göre ayarlayabiliyoruz. Sergen’in Stand-up gösterisi, Ceyhun’un da dizisi var, onlar şekillendirebiliyor.
Sizi bir araya getiren ne?
C: Bizi bir araya getiren, Tolga ile bir gün oturduk bu oyun geldi. Okuduk sonra Eray’a dedim ki çok revize edilmesi lazım. Ben de Melise dedim, Suit’te beraber oynuyoruz hiç değilse turneleri de beraber ayarlarız ne dersin? Olabilir dedi ama sonra pandemi girdi araya 6 ay kadar rafa kalktı oyun. Sonra Sergen’e mi çıtlattık o ilk başta hayır dedi. Sonra ‘Sen varsan her yere gelirim’ dedi.
S: İlk başta inanmadım. Ceyhun Fersoy ile çalışma fikri keyifliydi daha önce çalışmadık ama sevdiğimiz ve örnek aldığımız, oyunculuğunu bildiğimiz biri. O yüzden onunla yola çıkmak keyifliydi. Şaka bir yana gerçekten deneyimli bir insan ve bunu aktarmasını da biliyor.
C: Sergen provalara başlarken, hızlı konuşma tekniği yapıyordu. Serkan hoca dedi ki; ben anlamıyorum bu çocuğu. Sergen’de sonra dedi ki; ben anlatabiliyorum ama siz anlamıyorsunuz. Bana iki oyun müsaade verin halledeceğim. Sonra da gerçekten halletti ama ben Sergen’i çok beğeniyorum, onun komedisini ve işlerini. Gerçekten biz birbirimizi anlıyoruz, ekip bu yüzden kurulur.
Oyunlarda doğaçlama yapıyor musunuz?
M: Sergen ile Ceyhun yapıyor genelde.
C: Sen de güzel yapıyorsun pas atıyorsun bize.
Sizi karakterlerde ne besliyor?
M: Benim adıma hani bir sihir var diyemem zaten üçümüzde sahnede tiyatroda olmayı çok seven insanlarız. Oyun geldiği zaman ilk önce karaktere heyecanlanacak mıyız? Metin güzel mi? Arkasında durabilecek miyiz? Kiminle oynuyoruz? gibi denklemleri birleşince ve de inandığın bir iş olunca gerisi geliyor. Çünkü yorucu bir iş, hep neşeli ve yüksek olmak zorundayız o yüzden seviyor olmak çok büyük şansımız. Sevmediğim bir oyun içerisinde olmak çok zor olurdu herhalde, hiç başıma gelmedi.
Suit devam ediyor mu?
C: Evet 4. sezondayız.
İkisini aynı anda götürmek zor olmuyor mu?
C: Zaten yapımcımız Tolga Güleryüz olduğu için sorun olmuyor. Bir ay 4 kere bir ay 3 kere oynuyoruz. Onun dengesini ona bırakıyoruz. Hatta üçüncü oyunda gelecek bilmiyorum nasıl çıkacağız içinden.
Suits eşinizle oynadığınız bir oyun nasıl gidiyor?
C: Çok güzel. Herhalde 250 küsür kere oynadık. Oyunun ikinci temsiliydi sanırım, ben döndüm ekibe dedim ki; bu oyunu biz ne zaman istersek bitiririz, o kadar önü açıktı ki oyunun. Aynı şekilde Baş Belası içinde 3 sezon garanti artık 3’ten sonrası bize kalmış.
Bir oyunu oynamaktan neden vazgeçiyorsunuz?
C: Artık oynarken sıkılmaya başlarsan ve sahneye mutsuz çıkarsan vazgeçiyorsun. Her anlamda, kavgalı olursun gitmek istemezsin ayakların geri geri gider. Benim maalesef böyle bir tecrübem oldu. Ayaklarım evden çıkarken geri geri gidiyordu. Mutlu değildim. Oyuncu için en kötü şey de sahnede bunu dile getirmese de jestiyle mimikleriyle durumu belli etmesi. O yüzden ben affımı istedim, size zarar veriyorum dedim.
Bir gün tiyatroda mutsuz olacağınızı düşünüyor musunuz?
C: Tabi ki de.
M: Bence oyunla alakalı bir şey olabilir, tiyatroya küsülmez.
S: Olabilir, insan tiyatroya küsebilir yani genel olarak sahneye. Heyecan vermeyebilir bir süreden sonra.
Sergen Bey, siz tiyatrodan ziyade farklı bir alanda da çalıştığınız için böyle düşünüyor olabilir misiniz?
S: İkisi de sahne olduğu için bağımsız düşünemiyorum. İkisi de seyirciyi etkilemek üzere bir performans olduğu için. Stand-up için kendin gibisin derler ama orada bir postmoderne girmek zorundasın. Kimse sizin doğal halinizi merak etmiyor. Senin jestini mimiğini çok değerli oluyor.
Ama sizin Youtube’da ki programınızı izlediğimde Sergen olarak tanıyorum, Melis’i ise oynadığı karakter olarak görüyorum...
S: Ama beni de programda ki Sergen olarak tanıyorsunuz, gerçekte o kırıcı bir insan değilim ama orada format gereği kim olursa karşı geliyorum. Belki sorulmaması gereken şeyleri daha rahat sorabiliyorum. Normal hayatta hiç taklit yapmam mesela. O yüzden ikisini de birbirinden ayrıştırmıyorum. Bir tanesi anlatıma dayalı bir gösteri bir tanesi de durum komedisi.
Bir tiyatro sanatçısının sahneye küseceğine inanmıyorum belki ara verebilir…
C: Ben ara vermeyi de inanmıyorum. Ben şu anda öyle bir şey hissetmediğim için ama büyük konuşmayayım belki üç sene sonra derim ama şu an kendimi öyle bir kalıba sokmuyorum.
Turne programınızı öğrenebilir miyiz?
Yorumlar