Milliyet gazetesi yazarı Abdullah Karakuş'a konuşan Bakan Tunç, Can Atalay'ın tutukluluğu konusunda AYM ve Yargıtay arasında hem kanundan hem de Anayasa'dan kaynaklanan bir belirsizlik yaşandığını söyledi.

Tunç, “Süratle bu belirsizlikleri gidermemiz lazım. Anayasa Mahkemesi’nin yargılama usulleri ile ilgili kanunda değişiklik yapılabilir” dedi.

"Anayasa Mahkemesi’nin yapısı, Hakimler Savcılar Kurulu’nun yapısı ile ilgili düzenlemeler iyi niyetle yapıldı" diye konuşan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"(Düzenlemeler) Daha demokratik ve hukuk devletine uygun olsun diye yapıldı. AYM'de bireysel başvuru imkânı da 2010 yılında getirildi. Bu yapı ile bireysel başvurunun niteliği birbirleriyle uyuşmuyorsa haklı bir düzenleme yapılabilir."

MURAT BAKAN'DAN YERLİKAYA'YA: "TÜRKİYE SİLAH TİCARETİNDE DE SİLAH ROTASI HALİNE Mİ GELDİ?" MURAT BAKAN'DAN YERLİKAYA'YA: "TÜRKİYE SİLAH TİCARETİNDE DE SİLAH ROTASI HALİNE Mİ GELDİ?"

Tunç, ayrıca AYM ve Yargıtay arasındaki krizi "yorum farklılığı" sebebiyle yaşandığını, eğer yeni bir Anayasa yapılmazsa başka krizlerin de çıkabileceğini söyledi:

"Anayasa Mahkemesi ‘Benim kararım herkesi bağlar’ diyor. Yargıtay ise ‘Ben temyiz mahkemesiyim. Adliye mahkemelerinde verilen kararların son inceleme yeriyim. Kesin hükmü kaldırmanız mümkün olmaz’ diyor. Böyle ikili bir tartışma var.

"Burada hem kanundan kaynaklanan bir belirsizlik hem de anayasadan kaynaklanan bir durum söz konusu."

'Bizim hedefimiz Anayasa'nın tümden değişmesi'

Mevcut Anayasa'da 184 kez değişiklik yapıldığını söyleyen Tunç, "yamalı bohça" benzetmesi yaparak, değişikliklerin Anayasa'nın maddeleri arasındaki çelişkiyi artırdığını belirtti:

"Bizim hedefimiz anayasanın tümden değişmesi. Demokratik, sivil, hukuk devleti ilkesini koruyan temel hak ve özgürlükleri öne alan katılımcı ve kuşatıcı bir anayasaya bir kere ihtiyaç olduğu açık.

"Bir kesimin görüşünü alarak bir Anayasa yapmak mümkün değil. Toplumsal uzlaşmayı sağlamak lazım. Ama bu uzlaşmayı sağlarken herkesin istediği maddeler mota mod Anayasa'da yerini almayabilir. Yeni bir ihtiyaç varsa onlar da konuşulabilir."

'AYM dosyalara yetişemiyor'

Bakan Tunç ayrıca, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dikkat çektiği "AYM'nin dosya yükü" sorununa da değindi.

AYM'nin önünde bekleyen 130 bin dosya olduğunu belirten Tunç, 15 üye ile 130 bin dosyanın sonuçlandırılamayacağını söyledi:

"Vatandaşlarımız Avrupa mahkemelerine gitmeden kendi mahkemelerine başvurması için reform sayılacak uygulamayı başlattık. Anayasa Mahkemesi'nde 130 bin bireysel başvuru var. Buna bakacak üye sayısı 15. Zamanında ve sağlıklı sonuçlandırması mümkün mü? Burada bir reform ihtiyacı yok mu?"

Tunç ayrıca AYM'nin çalışma usullerine ilişkin bir denetim mekanizması olmadığını kaydetti:

"Anayasa Mahkemesi’nin çalışma usulleri iç tüzükle belirleniyor. Bunu da Anayasa Mahkemesi kendi yapıyor. Kendi yaptığı iç tüzükle o yargılamaları yapıyor. İç tüzükte istediği gibi değişiklik de yapıyor. Dolayısıyla bir denetim mekanizması da yok.

"Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı iç tüzüğe birisi iptal davası açamıyor. TBMM iç tüzüğü ile ilgili iptal davası açılabiliyor. Sadece iç tüzüğünü mahkeme kendisi değiştirebilir. Hukuk devletinde bu olabilir mi?"

Anayasa'nın 153. maddesinde, "Anayasa Mahkemesi'nin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz" deniyor. Aynı maddede, "Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar" ifadesi de yer alıyor.

TBMM'de Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) 264, Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) 50, Yeniden Refah Partisi'nin (YRP) 5, Hür Dava Partisi'nin (HÜDA PAR) 4, Demokratik Sol Parti'nin (DSP) 1 milletvekili var. Yani Cumhur İttifakı ortaklarının toplam sandalye sayısı 324.

Anayasa değişiklik teklifinin referanduma sunulmadan kabul edilebilmesi için 400, referanduma sunulabilmesi için 360 oy gerekiyor.

Ne olmuştu?

Avukat Can Atalay, 14 Mayıs'ta yapılan genel seçimlerde milletvekili seçildi. Ancak Gezi Parkı Davası'nda aldığı 18 yıl hapis cezası Yargıtay tarafından onandığı için tahliye edilmedi.

Atalay’ın avukatları, Anayasa'nın milletvekillerine yasama dokunulmazlığı getiren 83. maddesine dayanarak seçim sürecinin ardından müvekkillerinin tahliyesi ve hakkındaki yargılamanın durması istemiyle Yargıtay’a başvurdu. Yargıtay bu talebi reddetti.

Can Atalay, Yargıtay'ın kararı sonrası avukatları aracılığıyla AYM'ye bireysel başvuruda bulundu.

Atalay’ın tahliye ve hakkındaki yargılamanın durdurulması istemi ay başında görüşüldü, AYM başvuruyu Genel Kurul’a sevk etti.

Genel Kurul ise Can Atalay'ın seçilme hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönlerinden hak ihlali olduğuna karar verdi.

İstanbul 13. Ceza Mahkemesi'nin AYM kararını uygulayarak Atalay'ı serbest bırakması beklenirken, yerel mahkeme dosyada karar verme yetkisinin Yargıtay'da olduğunu belirterek dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne gönderdi.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 8 Kasım'da Can Atalay’ın mahkumiyet kararını onayan bir önceki kararın doğru olduğunu belirterek, AYM'nin ihlal kararına uymayı reddetti.

AYM'nin "Anayasa’yı ihlal ettiğini ve yetkisini aştığını" kaydeden Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay hakkında ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetti.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Yargıtay'ın kararını "darbe girişimi" olarak nitelendirdi; Cumhurbaşkanı Erdoğan ise önce "Anayasa Mahkemesi maalesef birçok yanlışları arka arkaya yapar hale geldi; Yargıtay'ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz, itilemez" dedi, daha sonra "Bu tartışmada taraf değil hakem konumundayız" diye konuştu.

Editör: Balcan Hande