HABER: ESRA TOKAT

(ANKARA) - Anayasa Hukuku Araştırmaları Derneği (ANAYASA-DER) Başkanı Prof. İbrahim Özden Kaboğlu, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Can Atalay hakkındaki kararına ilişkin, "Bundan sonraki sürecin AYM’nin bu kararının TBMM’de okunması ve Can Atalay’ın ant içerek görevine başlaması şeklinde olması gerekiyor” dedi.

Kaboğlu, ANKA Haber Ajansı'na, AYM'nin, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Gezi Parkı davası nedeniyle verilen hapis cezasının gerekçe gösterilerek vekilliğinin düşürülmesine karşı yaptığı itiraza ilişkin bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanan kararını değerlendirdi.

Narin'in Adli Tıp Raporu Tamamlandı! Narin'in Adli Tıp Raporu Tamamlandı!

Anayasa Mahkemesi'nin, bütün bu süreci özetleyerek ortada Anayasal açıdan geçerli bir kararın olmadığı sonucuna vardığını belirten Kaboğlu, " Buna biz Anayasa hukukunda ‘yokluk’ diyoruz. Ama AYM daha nazikçe bir deyim kullanarak ‘karar verilmesine yer olmadığına’ demiş, çünkü ‘üzerinde karar verilebilecek bir hukuki işlem bulunmamaktadır’ diyor. Yani AYM’nin kararının özü, TBMM’de 30 Ocak 2024 günü okunan kararın okunmaması gerektiği, Anayasal açıdan da okunmasının mümkün olmadığı haliyle bunun da hukuki bir sonuç doğurmadığını ortaya koyuyor. AYM bunun 'yok hükmünde' olması nedeniyle üzerinde karar verebileceğimiz bir hukuki işlem bulunmamaktadır sonucuna varıyor." ifadelerini kullandı.

"AYM'nin 'ihlal' kararına İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi uymak zorundaydı"

AYM kararlarının gerekçelerinin bağlayıcı olmadığına dair yorumların önemsenmemesi gerektiğini ve kararın siyasal bir tartışmaya malzeme edilemeyecek kadar net olduğunu belirten Kaboğlu, şunları kaydetti:

“Bu sorun AYM’nin vermiş olduğu karara uyulmamasından kaynaklanıyor. AYM’nin 27 Ekim 2023’te verdiği karardır bu. Bu karara uyulmamasından kaynaklı olarak zincirleme bir biçimde gelen süreç TBMM’nin Yargıtay’ın Anayasa’ya uygun olmayan, Anayasal çerçevede doğmamış olan kararını okutması ile sonuçlanıyor. Oysa Anayasamıza göre AYM ihlal kararı vermiştir. Bu 'ihlal' kararına İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi uymak zorundaydı. Ama bunlar uymadığı için kendi kararlarını TBMM’ye gönderdiler. Ancak kendi kararları kesinleşmiş değildi. Çünkü o kararlar üzerinde AYM’nin denetimi vardı ve AYM de iptal kararı vermişti. Dolayısıyla TBMM, Yargıtay’ın vermiş olduğu kararı okutamaz. AYM’nin kararı olarak ise ilgili mahkemelerin işlem tesis etmesi gerekirdi.” 

"AYM'nin kararı Meclis'te okutulmalı"

Kaboğlu, değerlendirmesine şöyle devam etti:

“Burada son yaklaşık olarak 9 aydır tanık olduğumuz Türkiye’de yaşanan anayasal bilgi kirliliğine yeniden düşmememiz gerekir. Bu bilgi kirliliğine alet olmamak için siyasal tartışmalar değil Anayasa’yı ve Anayasa maddelerini okumamız gerek. Bu Anayasa maddelerini okuduğumuz zaman sorunun Anayasa Mahkemesi kararından kaynaklanmadığını, AYM kararının ihlal edilmesinden kaynaklandığını görüyoruz. Bu ihlal ise yargı, yasama ve saray çevresi olan yürütme organı tarafından yapıldı. Bundan sonraki süreç AYM’nin bu kararının TBMM’de okunması ve Can Atalay’ın ant içerek görevine başlaması şeklinde olması gerekiyor.”

Kaynak: anka